Ana içeriğe atla

Beni Hiç Dinlemeyen Siyasilere...

Malumunuz 24 Haziran seçimlerinden çıkar çıkmaz doğru dürüst sonuçları analiz etmeden ve dinlenmeden 2019 Mart'ında yapılacak mahalli seçimlere yoğunlaştık. Aday belirleme çalışmaları bitti ve partiler, adaylarını YSK’ya bildirdiler. İttifak şeklinde seçime girecek partiler bir belediye fazla kazanmak için 24 Haziran’ın ardından bir daha sahaya çıkacak ve meydanlar ısınacak.

Meydanlar ısınsın. Isınacak elbet! Çünkü seçim demek propaganda demektir. Yaptıklarını, yapacaklarını anlatmak demektir. Seçim varsa propaganda da olacaktır. Ama bu seçim sürecinde önceki dönemlerde yapılan yanlışlar yapılmasın istiyor ve seçime katılan siyasi partilerimize bazı öneriler sunmak istiyorum. Çünkü seçimin bir fazilet ve erdem yarışması olmasını, toplumda huzur ve barış ikliminin hâkim olmasını istiyorum. Toplumun huzuru kazanmaktan daha öncelikli olmalıdır. Bunun için yapacağımız propaganda sürecimiz toplumsal barışa katkı sunmalıdır.

Adaylar ve siyasi parti yetkilileri;
1.Meydan ve ekranlarda rakibini kötülemekten ziyade kendi yapacaklarını anlatmalıdır. Çünkü rakip kötülenerek hizmet yapılmaz ve seçim kazanılmaz. Bu şekil kazanılacak seçim de kimseye hayır etmez.
2.Millet ve memleketin menfaatini kendi çıkarının önüne koymalıdır.
3.Rakiplerine saygı ve nezaketi elden bırakmamalıdır, iftira atmamalıdır, algı oluşturmamalıdır, partisinin geçmiş hatalarını mevcut adaya yıkmamalıdır.
4.Oy oranımı koruyacağım veya üç-beş oy fazla oy alacağım diye seçmeni kutuplaştırma yoluna gitmemelidir.
5.Rakibiyle ilgili dezenformasyondan kaçınmalıdır. Seçmeni doğru bilgilendirmelidir.
6.Rakibini anlamaya çalışmalı, dil sürçmesi hatalarının üzerine gitmemeli ve onu tahrik etmemelidir.
7.Seçim sürecinde ve öncesinde yaptığı bir hata varsa öz eleştiri yaparak hatasıyla yüzleşmeli. Hatasını savunma yoluna gitmemelidir.
8.Oy getirir diye seçmene yapamayacaklarının sözünü vermemelidir.
9.Seçmene aba altından sopa göstererek rakibiyle korkutmamalıdır.
10.Kazanmak için her yolu mubah görmemelidir. Nabza göre şerbet vermemelidir.
11.Miting yapmamalı, bunun yerine ekrana çıkmalı veya halkın arasına katılmalıdır. Miting yapacaksa trafik akışını engellemeyecek şekilde bir ortam tercih edilmelidir.
12.Seçim sonuçları açıklanınca seçmeni eleştirmemeli, kazanan rakibini tebrik edip başarılar dilemeli. Kaybedince oylar çalındı vb. bahanelerin arkasına sığınmamalıdır.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde