Seçimle yatıp seçimle kalkan bir toplum olarak yeni bir seçime daha giriyoruz. Yaptığımız her seçimde genelde birbirimizi kırıp geçiriyor, hayat-memat meselesi haline getiriyor, toplumu gerdikçe geriyoruz. Her seçim önemli olmaya önemli. Ama bu işi yaparken farklılıklarımızı ortaya koyarak birleştirici, kucaklayıcı, bütünleştirici ve muhataplarımıza güven verecek şekilde bir sağduyunun hem siyasette hem de halk nezdinde artık yerleşmesinin zamanı geldi geçiyor.
Ben siyaseti bir erdem ve fazilet hareketi olarak görmek istiyorum. Birbirimizi kırarak, hakaret ederek, küçümseyerek, iftira atarak, yok kabul ederek bir yere varamayız. Bu şekilde yapılan bir siyaset, geriye kırılmış kalpler, incinmiş gönüller ve öfkeli gözler bırakır. Sadece yaralar. Başka da bir işe yaramaz.
Siyasetçilerimiz kendileri için oy deposu olarak gördükleri halkı kutuplaştırmaktan vazgeçmeli artık. Bunun için ilkeli bir siyaset yapmanın temellerini atmalılar, hakarete varmadan rakibini eleştirmeyi öğrenmeliler, siyasi rakiplerine saygılı olmayı bilmeliler. Hatta siyasete atılmadan centilmenlik nedir sorusuna cevap bulmalılar önce. Rakipleriyle mücadele ederken onların onurlarını her şeyin üstünde tutmayı öğrenmeliler. Belden aşağı vurmaktansa kaybetmeyi göze almalılar. Türkiye siyasetinin buna şiddetli bir şekilde ihtiyacı vardır.
Erdemli bir siyaset Türkiye’nin yerleşmiş siyasetine ters ve olması zor görünüyor. Ama toplumsal barış, birlik ve beraberliğimiz için buna ihtiyacımız var. Zor olan bu durumu siyasetin merkezine koymamız gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder