Ana içeriğe atla

Kime Oy Vereceğim?

● Bir araba kiralayarak cadde ve sokakları sabahtan akşama dolaşan ve aracın içinden banttan yayın veren, parti müziği çalan ve seyyar pazarcı esnafa özenen ve bunu en fazla yapan ve beni en fazla rahatsız eden partiye, (Partilerin propaganda döneminde kaç cadde ve sokağı gezdiğini, kaç km yol kat ettiğini, ne kadar akar yakıt kullandığını, kiraladığı araca ne kadar para verdiğini  not etmesinde fayda var.)
● Cadde, sokak, bilbordlara, miting yerlerine en fazla parti bayrağı ve afiş asan ve çevreyi en fazla kirleten partiye,
● En fazla parti müziği yaptıran partiye,
● Uygulanabilirliği olsun veya olmasın, isterse absürt olsun en fazla seçim vaadinde bulunan partiye,
●Ne yapacaklarını anlatmaktan ziyade sürekli rakibini eleştiren partiye,
●Rakibiyle ilgili arşivleri karıştırarak gün yüzüne çıkaran, rakibine belden aşağı vuran partiye,
● Hangi ile giderse gitsin miting meydanında hep aynı cümle ve vaatleri konuşan, kendisini seçim boyunca hiç değiştirmeyen partiye,
● Miting meydanı kalabalık olsun diye köy, kasaba ve ilçelerden bedava otobüs kaldıran partiye,
● Seçim zamanı benimle kırk yıllık arkadaş gibi olan, seçimden sonra bir daha yanıma uğramayan partiye,
● Kazandığı zaman seçmeni öven, kaybettiği zaman seçmeni suçlayan partiye,
● Seçimi kaybettiği zaman bin bir mazeret üreten, ama kendisine toz kondurmayan ve çekip gitmeyen partiye,
● Seçimi kazanmak için her yolu mübah gören partiye,
● Seçmene ve rakiplerine tepeden bakan, kendini beğenmiş partiye...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde