Öncesini bilmem ama 15 Temmuz'dan sonra bir başka ülkeye
özellikle AB ülkelerine sığınma talebinde bulunan sözüm ona askerlerimiz var.
Sayıları az olsa da bu durum beni üzüyor. Üzülmekle de kalmıyor, anlayamıyorum.
Hangimizi üzmez ki… Bir ülke ki bunları binlerce öğrenci adayı
içerisinden seçip ücretsiz bir şekilde okutsun; yeme, içme, barınma ve harçlığını
karşılasın. Her türlü imkanı ayaklarının altına sersin. Okul bitince de iş
bulma kaygısı taşımadan bunlara iş versin. Normal memurun aldığı maaştan daha
yüksek bir maaş bağlasın, lojman versin. Milletin evladı yirmi yaşına gelince vatani
görev diyerek işini, gücünü bırakıp askere gitsin. 12 ay boyunca evinden,
barkından, çoluk ve çocuğundan uzakta kalsın. Askerlik yaptığı müddetçe maaşı
çalışmasın. Bunlar ise askeriyenin içerisinde bizim çocuğumuza emir vererek
askerliğini maaşlı bir şekilde yapsın. Çoluğu-çocuğu iş ve okuluna giderken
sadece asker çocuklarına tahsis edilen okul servisiyle gidip gelsin, kendisine
de altında devletin aracı, emrinde ise bu milletin çocuğu meccanen şoförlük
yapsın. Tüm hayatı askeriyede emir vermek, oradan lojmanına geçmek, ardından
ordu evine gitmek, alışverişini ordu pazarında yapmak suretiyle halktan uzak
bir şekilde yaşasın. Kaldıkları her yer yine bizim çocuklarımız tarafından
korumaya alınsın. Hayatları boyunca bir eli yağda, diğeri balda olmak suretiyle
yaşamaya devam etsinler. Kimse bunlara ne yapıyorsunuz demesin. Vatandaş
elinden, emeğinden kısmak suretiyle güçlü bir ordumuz olsun diye bunlara silah,
tank, tüfek, uçak, helikopter vb araçları versin. Yaptıkları iş vatan
görevidir, görevleri kutsaldır. Bunlar Mehmetçik’tir, burası peygamber ocağıdır
desin…
Bu milletin askere bakış açısı bu şekildedir. Ama bunlar ne
yaptılar? Giydikleri elbisenin ve kendilerine tanınan her türlü imkanın karşılığını
ihanet ederek verdiler. Milletin kendilerine emanet ettiği elbiseye, silaha
ihanet ettiler. Türk askerinin elbisesini giymiş yabancının uşağı olduklarını
gösterdiler. Çünkü bu milletin üzerine bomba yağdırdılar, ülkeyi iç savaşa
sürüklemeye, başkasının emrine kul-köle yapmak için başaramayacakları bir
darbeye kalkıştılar. Bu tiplere “Besle kargayı oysun gözünü” denir, nankör
denir, çiğ süt emmiş denir, yediği çanağa pisleyen denir.
Haydi! Darbeye kalkıştılar, beceremediler. Olması gereken ya
vuruşarak geberir giderler, ya izzet ve şereflerinden intihar ederler, ya da pes edip teslim olur, gider içeride paşa paşa
yatarlar. Ama bunlar öyle yapmadılar. Gittiler kendilerine emir veren
efendilerinin ülkelerine sığındılar. Kimden kaçtı bunlar? Kendilerini hep el
üstünde tutan bir milletten. Yazık ki ne yazık! Ben askerin böylesini görmedim.
Askerin darbecisi olur. Bunu anlarım. Ama başka bir ülkeye sığınanı olmaz. Son
zamanlarda sığınanlarını görünce bunlarda hiç arlanma, utanma, şeref ve
haysiyet yok dedim kendi kendime. Nasıl mide varmış bunlarda?
Başka bir ülkenin bayrağı altında kişiliksiz ve onursuz bir
şekilde yaşayacaklar, eğer buna yaşama denirse. Lanet olsun bunlar gibi olan askerlere!
Bu mazlum milletin yedirdikleri burunlarından fitil fitil gelsin. Hep bir korku
içerisinde yaşasınlar. Geberip gitmesinler, sürünüp dursunlar. Bu ülkede el
üstünde tutulan bir beyefendi gibi yaşamaya zaten bu tipler layık değildir.
Efendilerinin emrinde emir almaya devam etsinler. Bunları asker diye alan,
bunları koruyan kişileri de Rabbim bildiği gibi yapsın. Ordumuzun içindeki bu
tür cibilliyetsizlerin kökü kurusun. Milletin emrinde olan askerlerimizin
sayısını çoğaltsın. 24/03/2017
* 01/04/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 01/04/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder