26/08/2016
günü gazetelerde yer alan habere göre: "KAYSERİ'de cuma namazı öncesi
caminin avizesinin cemaat üzerine düşmesi sonucu ilk belirlemelere göre 11 kişi
yaralandı." Buna biz görünmez kaza deriz. Kimin aklına gelirdi ki,
camideki avize cemaatin üzerine düşecek diye. Öncelikle Kayserililere ve
yaralananlara geçmiş olsun diyelim.
Yaralanan
sayısı sadece 11 kişi olduğuna göre cemaatin iyice dolmadığı vakit olsa gerek.
Avizenin caminin tam ortasında olabileceğini düşünürsek bu görünmez kaza bir de
cemaatin iyice dolduğu esnada olsa öyle zannediyorum yaralı sayısı daha fazla
olabilirdi. Bereket ölen kimse yok. Zaten bu üzücü olayın sevindirici yönü de
bu.
Bu
üzücü olayı bir başka açıdan ele almak istiyorum. Bir defa sade olması gereken
camilerimiz aşırı lüks. Oldum olası o görkemli ve güzel görünen, camiye ayrı
bir renk katan avizeler bir düşse ne olur diye düşünürdüm. Çünkü öyle büyük
avizeler var ki düşme riski her zaman için vardır. Büyük görüntüsüne göre ağır
da olmalı. Her ne kadar gözümüzü okşasa da bu tür avizelerin camilere
takılmasına çok sıcak bakmıyorum. Hem bir maliyettir, hem de bugün yaşanan gibi
tehlike arz ediyor. Çünkü bunlar insan yapımıdır. Bugün Kayseri'de düşen yarın
bir başka yerde düşebilir. Camilerin avize gibi görüntülerinden ziyade ibadet
yapmaya müsait genişlikte, sağlam, yazın serin, kışın sıcak tutabilecek ve
kültürümüze uygun bir mimaride yapılması esas olmalıdır.
Camileri
yaparken cami içindekilerin mikrofona ihtiyaç duymayacak şekilde ses akordunun
olmasına imkan verilmelidir. camileri mikrofon yığını haline getirmemelidir. İç düzenini yaparken
de görkemli avizelerden ziyade ışıklandırmasını da abartmamak lazım. 27/08/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder