07/05/2016 tarihinde “Dokunulmazlara dokunulsun” başlıklı
bir yazı kaleme almıştım. Çünkü
aylardır ülkenin
gündeminde dokunulmazlıklar meselesi var. Bununla yatıp bununla kalkıyoruz.
Hatta ülkemizin baş belası terörün bile önüne
geçti gündem olarak. Nihayet TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla
ilgili ilk oylama Salı günü yapıldı. İlk turda 348 evet oyu çıktı. İkinci tur
oylama ben bu yazıyı yazmaya oturduğumda halihazırda
yapılmamıştı. Siz bu yazıyı okumaya başladığınızda –ki benim yazı eskimiş
olacak- herhangi bir aksilik olmaz ise
ikinci tur oylama yapılmış olacak.
Dokunulmazlıklar kaldırılır mı, kaldırılmaz mı,
kaldırılacaksa 367 nitelikli çoğunlukla mı kaldırılacak yoksa referanduma mı
gidilecek bu durum dün itibariyle netleşmiş olacaktı. Kaldırılır ya da
kaldırılmaz. Bu meclisin bileceği bir iş. Benim değinmek istediğim husus neyi,
kime oylatıyoruz? Doğru mu bu tür oylama? Bu konudaki düşüncemi bugün size
diyalog şeklinde sunmak istiyorum:
-Neyin oylaması yapıldı dün mecliste?
-Dokunulmazların dokunulmazlığına dokunulsun mu
dokunulmasın mı oylaması.
-Kim dokunulmaz?
-Vekiller.
-Bu, kendi elinle kendi ipini çek demektir.
-Yani?
-Çok komik bir uygulama.
-Ne demek istiyorsun?
-Suçluya seni yargılayalım mı yoksa yargılamayalım mı
sorusunu sormak gibidir.
-Nasıl olmalı sence bu oylama?
-Vekile değil asıla sormalı bu soruyu.
-Bu şekilde olursa ne sakıncası olur?
-Sence normal ise bu uygulama, bundan sonra her suç işleyen
zanlıları bir arada toplayalım. İşlediğiniz yanınıza kar mı kalsın, yoksa sizi
yargılayalım mı ya da sizi hakim karşısına çıkarmamız konusunda bize izin verir
misin diyelim?
-Olur mu öyle şey?
-İşte ben de olmaz diyorum.
-Haydi sadede gel artık.
-Dokunulmazlık kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandırılmalı.
Her türlü söz kürsüde söylenmeli. Savunduğu fikrin kanun olarak çıkması için
elinden geleni yapmalı. Savunduğu yasalaşıncaya kadar mevcut hukuka uymalı.
Dışarıda asıl vatandaşa suç olan vekile de suç olmalı. Vatandaş yargılanıyorsa
vekil de suç işlediğinde yargılanmalı. Burası yol geçen hanı olmamalı. Polisin
ve yargının nefesini arkasında hissetmeli. Bana suç olan ona da suç olmalıdır. Suçlu
korunmamalı. Adalet de budur. Sonra gördüğümüz gibi meclis suç makinası
gibidir. Devamlı suç üretiyor. Ne kadar suç ve suçlu varsa orada. Oraya gidenin
sarığı beyaz olmalıdır, zira sarık leke götürmez. Onlar osurur ise biz ne
yaparız?
-El hak doğrudur.
-Meclis doğru yargılamanın yollarını belirlemeli, yanlı
davranmamalı, siyaseten yargılama ve had bildirme olmamalı. Mahkemenin, zanlıyı
beklerken "Şimdi elime geçti" diyerek ağzının suyu akmamalı. Suç
işleyen kızı Fatıma da olsa cezasını vermeli, suçlunun onurunu ayaklar altına
almamalı. Kestiği parmak acıtmamalı. Kararları maşeri vicdanda makes bulmalı.
Karşılarına çıkan zanlılar, hakim ve savcıları bir
zamanların efsane hakemi İtalyan Hakem Collina veya yurt dışında maç yöneten
Cüneyt Çakır gibi görmeli. Suç işlemeyenin hukukunu korumalı. Adil olmalı
adil... 17.05.2016
* 21.05.2016 tarihinde Anadolu'da Bugün Gazetesinde yayımlanmıştır.
* 21.05.2016 tarihinde Anadolu'da Bugün Gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder