2001 yılında Adana merkezde bir Anadolu Lisesine nakil geldim. Okuldaki ders yüküm toplam 11 saat. Verilen ders programını elime bir aldım. Salı günü 7 saat, diğer günlerde birer saat ders verilmiş. Cuma günü biteceğim tek ders de cuma namazı saatine denk gelmiş.
Okul müdüründen imza karşılığı teslim aldığım ders programına göre derslerime girmeye başladım. Bir ara yolum programı yapan müdür başyardımcısının odasına düştü. Sayın hocam benim programım nasıl, istersen bir göz at, beğenecek misiniz bakalım dedim. Baktı. "Fıstık gibi program!" dedi. Anlaşılan sizin fıstık anlayışınızla benim fıstık anlayışım farklı dedim. Valla hocam kastım yok, program böyle çıkmış, seni severim dedi. Sayın hocam biliyorum kastınızın olmadığını. Ben de sizi sever sayarım. Kastınız olsa müdür başyardımcısı ile aram iyi değil, o yüzden programımı bozuk verdi derim. Üstelik bu programı diğer müdür yardımcısına gösterdim, ne dersin dedim. "Kasıt var" derim, dedi. Sonra program böyle yapmış olur mu? Nasıl komut verirseniz program ders programını öyle dağıtır. Haydi her şeyden geçtim. Ben cumaya nasıl gideceğim, dedim. Hocam, cumaya git dedi. İyi hocam cumaya gideyim ama zaten bir sınıfa haftada bir saat dersim var. Bu ders saatinde de cumaya gidersem bu dersi nasıl telafi edeceğim, dedim. Hocam en kısa zamanda değişiklik olursa cuma saatine ders vermeyeceğim dedi. Ders saatim az zaten. Ha cuma günümü boş bıraksan ne olur dedim. Boş gün verme prensibimiz yok dedi. Sma prensiplerinin arasında okulun Din Kültürü öğretmenine ders verme prensibin var dedim. Gülüştük.
Birkaç ay boyunca değişmeyen bu ders programına göre cuma namazına gittim. Nasıl mı? Bir önceki dersin teneffüs zili çalar çalmaz sınıfa giderek teneffüsü de alarak dersi işledim. Saat 12.00'ye kadar ders işledim. Ezanla beraber öğrencileri sınıfta bırakarak cumaya gittim. 45 dakikalık dersin en azından 30 dakikasını bu şekilde işledim.
Normal şartlarda kendi programım dışında bir başkasının ders programına bakmam. Ne moralim bozulsun ne de beni ilgilendiriyor. Ama ben öğretmenler odasında bomboş otururken bazı diğer öğretmenler geliyor okula. 4-5 saat dersine ardı arkası girip çekip gidiyor. Tüm suçum ders yükümün az olmasıydı. Ama dersi az ve okulun prensibi diye bir öğretmen de bir saatlik için okula getirtilmez. En azından salı günü yedi saat vereceğine her güne 2, bir gün de üç saat ders gelecek şekilde bir program yapılabilirdi.
Salı dışında diğer günlerde birer saat derse girdim. Bana hiçbir şey olmadı. Girip dersime, dersimi anlattım. Ne rapor ne sevk alma yoluna gittim. Kimseye ne kırıldım ne de üzüldüm. Bu benim ayıbım değildi. Gördüğünüz gibi bana bir şey olmadı, hala yaşamaktayım.