18 Kasım 2020 Çarşamba

Yeniden Başa Döndük *

Malumunuz 2020 Mart’ından beri koronavirüsten korunma amacıyla bir olağanüstü dönemi yaşamaya devam ediyoruz. Salgın yayılmasın diye Bilim Kurulu’nun önerisiyle devlet, bir dizi kısıtlamalara gitti. Hazirandan önce 25 gün civarında sokağa çıkma yasağı ile müşerref olduk. Salgını tetikleme riski bulunan birçok sektör kepenk kapattı. Haziran sonrası, geçtiğimiz “Kontrollü sosyal hayat”a rağmen birçok sektör salgından etkilenmeye devam ediyor. Okullar kademeli olarak açıldı, açılıyor derken vaka sayısının iyice artması sonucu birçok şeye yasak geldiği gibi yüz yüze eğitime de yasak geldi.

Burada, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından salı akşamı açıklanan yasakları tek tek yer vermeyeceğim. Konan kısıtlılıklara göz atınca; kasım ayında, biz yeniden yasaklarla tanıştığımız mart ayına yani başa döndük. Sekiz aydır o kadar zorluğa katlandık. Aşı bulundu, inşallah bu olağanüstü durum en kısa zamanda ortadan kalkar derken sil baştan, başa dönünce nedense aklıma bir borsa fıkrası geldi: (Fıkrada geçen mide bulandırıcı kelime ve ifadelerden dolayı okuyucularımdan özür dilerim.)

“Bir borsacı, yanına yetiştirmek üzere yeni bir çırak alır. Birlikte bir parka gezintiye çıkarlar. Usta borsacı, borsanın inceliklerini anlatır çırağına ve aralarında şu konuşma geçer:

 — Bak evladım! Borsayı iyi değerlendireceksin. Fırsatları lehine çevirmeyi bileceksin. Ayağına gelen fırsatları asla geri tepmeyeceksin.

— Tamam, ustam!

(Bu arada parkın girişine gelirler. Usta, yerde bir köpek pisliği görür ve talebesine)

— İşte fırsat ayağına geldi. Şu köpek pisliğini yala ve al bir milyarı benden.
— 
Ustam olur mu öyle şey, pislik yalanır mı?

— Niye yalanmasın? Zira borsa fırsatları değerlendirme yeridir. İşte sana fırsat!

(Çırak, çaresiz köpek pisliğini yalar. Karşılığında ustasının uzattığı bir milyarı cebine koyar. Ağzı batsa da iş yapmadan kazandığı para, hoşuna gider.)

Yürürlerken parkın çıkışına gelirler. Çırak hemen ustasına seslenir:

— Ustam, aha bir köpek pisliği daha! Madem fırsatları değerlendireceğiz. Haydi, bu pisliği yala ve al bir milyarı benden.

Ustası da pisliği yalar. Çırak, az önce kendisinin verdiği bir milyarı ustasına geri verir. Az daha yürürler. Çırak şaşkınlıkla:

— Ustam! Senin bir milyar sen de benim bir milyar da bende. Köpeğin pisliği de ağzımızda kaldı. Biz bu pisliği niye yedik ve ne anladık bu işten?
— Öyle deme!
Tamam, senin bir milyar sende, benimki de bende. Köpeğim pisliği de ağzımızda ama biz böyle yapmakla borsaya iki milyarlık işlem hacmi gerçekleştirdik.

Çırak bir şey anlamasa da anlamış görünür ve yollarına devam ederler.”

Sahi, biz yeniden kısıtlama ve yasakların olduğu ilk güne döneceksek o kadar zorluğu, kısıtlama ve yasağı niye yaşadık? Koronavirüs hastalığının, ölümlerin bir gerçek olduğunu kabul etmekle beraber bunun arkasında bir oyun oynandığını, biz hiç evlerimizden çıkmasak da çıkıp kurallara harfiyen uymuş olsak da virüsün yayılmaya devam edeceğini, ülkelerin ve bizlerin de ister gönüllü ister zorunlu bu oyunun birer figürü olduğumuzu bir kenara bırakıyorum. Çünkü bizi aşan şeyler bunlar. Bu durumda ne yapılır, bilmiyorum ama en azından bu salgını zamana yayarak hafif atlatabiliriz. Böylece ekonomimiz iyice felç olmaz. Bunun için de yetkililerin koyduğu kuralarla uymaktan başka çaremiz yok. İçimizdeki kural tanımayan sorumsuzlar! Bırakıverin artık şu aymazlığı. Unutmayın ki yeni gelen bu kısıtlamalar sizin eserinizdir.

*20/11/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

17 Kasım 2020 Salı

“Sahibinden” Siteleri Üzerine *

Bir araba veya gayrimenkul alım-satım veya kiralama işi yapacak olanların veya alım-satım/kiralama işi olmadığı halde araç veya evinin değerini öğrenmek isteyenlerin ilk uğrak yeri, “sahibinden.com” türü sitelerdir. Birçok alım ve satım işleri de bu siteler üzerinden yapılıyor. Çünkü hem aracın hem de gayrimenkulün piyasası buralarda atıyor. Bu açıdan bakıldığı zaman “sahibinden com” siteleri hem alan hem satan, hem kiraya veren hem de kiralayan bakımından önemli bir işlev görüyor. Günde belki de binlerce araç ve ev, bu siteler aracılığıyla el değiştiriyor veya kiralanıyor.

İnsanımızın alım ve satımlarını emlak ve galeri işi yapanlardan ziyade “sahibinden” sitelerini tercih etmesinde şu sebeplerin etkili olduğunu düşünüyorum:

-Alım ve satış işlerinin daha kolay ve hızlı olması,

-Oturduğu yerden daha fazla araç veya gayrimenkul çeşidini görebilmesi, farklı alternatifleri değerlendirebilmesi ve emsalleri arasında kıyas yapabilme imkanının olması,

-Her türlü alım ve satım işlerinde komisyonun olmaması vs.

İnsanımızın her türlü kolaylığının yanında alım-satım ve kiralama işinde bu siteleri tercih etmesinin en önemli nedeninin, galerici veya emlakçiye komisyon ödemek istemeyişinin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü daire kiralamalarda bir aylık bedelin emlakçiye ödenmesi, alım ve satım işlerinde de hem alanın hem de satanın komisyonculara % 2’lik bir komisyon ödemesi gerekiyor. Bu da önemli bir meblağ tutuyor.

“Sahibinden” siteleri hakkında bu kısa değerlendirmeden sonra bu sitelerde gördüğüm bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Sitelerin adı, adı üzerinde “sahibinden” olmasına rağmen bu sitelerde, “sahibinden” görünümlü galerici ve emlakçiler cirit atıyor. Hangi ilanı tıklasan genellikle karşına ya bir galerici çıkıyor ya da emlakçi. İlan versen bile seni müşteri yerine “Biz ilgilenelim” diye ilk önce ve ardı ardına komisyoncular arıyor. Güya komisyon vermeyeyim diye insanımız bu siteleri tercih ediyordu.

Burada yanlış anlaşılmasın, galerici ve emlakçilere ve bunların her türlü alım ve satım işlerinde aldıkları komisyonda gözüm yok. Zira galericilik ve emlakçilik denince akla komisyon gelir. Bunlar alıcıya ve satıcıya aracılık yapıyorlar, alıcı ve satıcı buluyorlar, onları bir araya getiriyorlar, gerekirse satılacak daireyi gösteriyorlar. Bir emek sarf ediyorlar. Bu işten ekmek yedikleri için elbette taraflardan komisyon da alacaklar. Zira bu işleri babalarının hayrına yapmıyorlar.

Burada galerici ve emlakçilere itirazım, bu sektörlerin “sahibinden” olan sitelerde ne işleri var? Çünkü bu siteler adı üzerinde ya “sahibinden kiralık” ya da “sahibinden satılık” ilanlarıyla dolu. “Sahibinden satılık” veya “sahibinden kiralık” ne demek? Alıcı ve satıcının her türlü alım ve satış işlemlerini aracısız ve komisyonsuz yapmaları demektir. Maalesef işler, hiç de adı üzerinde yazıldığı gibi değil. Çoğu “sahibinden” ilanının altından ya bir galerici ya da emlakçi çıkıyor.

Gerçekten “sahibinden.com” sitelerinde emlakçi ve galericilerin ne işi var? Bunlar galeri ve emlak ofislerinin yanında müşteriye daha kolay ulaşabilmek için “emlakciler.com” veya “galericiler.com” adıyla siteler kursalar, bunlara kim ne diyebilir? Alım, satım ve kiralama işlerinde vatandaş ister “emlakciler.com”, ister “galericiler.com”, ister “sahibinden.com” sitelerini tercih eder. Satıcı veya alıcı, hangi siteye girdiği zaman hangisine komisyon ödeyip ödemeyeceğini de böylece bilmiş ve evdeki hesabını çarşıya uydurmuş olur.

Hasılı, “sahibinden” sitelerinde “sahibinden” görünümlü emlakçi ve galerici görmek istemiyorum. Lütfen, her türlü alım ve satış işlemlerinizi, açacağınız siteler üzerinden yürütün. “Sahibinden” sitelerini de gerçek sahiplerine bırakın. İsteyen size gelsin, isteyen sahibine! Herkese hayırlı müşteriler…

*18/11/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

 

 

16 Kasım 2020 Pazartesi

Dualarımız Niçin Arapça? *

Dil, aramızda iletişimi sağlamak, muhatabımıza meramımızı anlatabilmek amacıyla Allah'ın bize bahşettiği bir organımızdır. Tanışalım diye farklı farklı ırk, topluluk ve milletler olarak yaratılmışız. Yabancı dil diye adlandırılan, değişik dillerde konuşmamızın bilimsel bir açıklaması olmasa da Allah'ın bir lütfü olsa gerek. Bu açıklamalar çerçevesinde düşündüğümüz zaman hiçbir dilin, ırkın ve lisanın diğerlerine bir üstünlüğü yoktur. Hepsi insanca yaşamamız, birbirimizle tanışmamız, tanışırken görgü ve göreneğimizi artırmamız için birer araçtır. 

Bu kısa açıklamadan sonra bana göre;

√ En iyi dil, dilin hakkını veren, yaratılış amacına uygun kullanılan dildir.

√ En iyi ırk ve insan, Allah'a karşı sorumluluğunu en güzel şekilde yerine getiren, insanlığın hayrına çalışan ve farkındalığını ortaya koyarak dünya ve hayata dair bir katma değer üreten ırk ve insandır.

√ En iyi lisan da birbirimizi kırmadan, dökmeden, arada tercüman olmadan anlaştığımız ve konuştuğumuz lisandır.

Bu yazdıklarımdan hareketle; nasıl ki herkesin dili, ırkı ve konuştuğu dil, kendisine ise benim dilim, ırkım ve konuştuğum Türkçe de bana aittir. İsterim ki derdimi, isteğimi, meramımı, duamı Türkçe yapabileyim. Bu isteğime zaten öyle diyebilirsiniz? Acaba öyle mi? Şimdi bazı örnekler vereceğim ki istisnalar kaideyi bozmamakla beraber hiç de öyle olmadığını göreceksiniz:

√ İbadet için camiye gidiyorum. Ezanı dinliyorum. Ezan bitince ezan duamı yapmaya başlıyorum. Bir taraftan da eda edeceğim namaza kalkmak için davranıyorum. Bu sefer ya imam ya müezzin ya da bir başka gönüllü “Allâhümme rabbe hâzihi…” diye ezan duasını okumaya başlıyor. Okunan bu ezan duasına tüm cemaat ellerini kaldırıp amin diyor.

√ Namaz kıldıktan sonra "Ayetel kürsi'yi okuyup tespih çekmeye başlıyorum. Ardından tespih çekmek için komut başlıyor.

√ Ne zaman bir nişan, nikah, düğün, gelin indirme ve güvey katma merasimi olsun, “amin” komutuyla başlayan dualar “Allâhümmec’al hâzel akde…” diye başlıyor. Biri, gözleri kapalı dua ediyor. Biz de onun her nefes alışında amin diyoruz.

√ Ne zaman bir cenaze merasimi olsa, okunan Kur’an veya indirilen hatimden sonra “amin” komutuyla eller havaya kalkar. Biri ezberinden bir şeyler okur, arada biz de amin diyoruz.

√ Umre ve hacca gidenlerden duyduğum kadarıyla, tavaf esnasında görevli hoca dualar ediyor, bizim hacılar ya amin diyor ya da hocanın okuduğu duayı tekrarlıyor.

Bu kadar örnek yeterli sanırım. Yaptığımız dua; ister ezan duası, ister tespihat, ister hatim duası, ister nikah/nişan olsun hepsi Arapça. Çoğumuz ne anlar Arapça'dan? Ne anlama geldiğini bilmeden amin diyoruz. Rab Teala, "Kulum! Benden bir şeyler istiyor ve kabulü için amin diyorsun. Ne istediğini biliyor musun" dese, ne cevap veririz? Merak ettiğim, bu dualar Arapça yapılmasa dualarımız kabul olmayacak mı?

Burada yanlış anlaşılmasın. Ne Arapça düşmanıyım ne de Türkçe hayranıyım. İsterim ki dualarımız hem dua yapan hem de duaya amin diyenler tarafından anlaşılacak şekilde Türkçe olsun. Çünkü dua, isteklerimizin yerine gelmesi ve dertlerimizin giderilmesi için Yüce Makama verilen bir nevi dilekçedir. Dilekçede yazılanlar bizzat dilekçenin sahibi tarafından ne anlama geldiği iyi bilinmelidir.

Aslında dualarımız Türkçe yapılabilir. Bunun önünde bir engel yok. Çoğunluk, duaların anladığımız dilden yapılması gerektiğini de savunuyor. Buna rağmen dualarımızı Arapça yapmaya devam ediyoruz. Çünkü daha önce Arapçasını ezberlediğimiz duayı okumak kolayımıza gidiyor. Türkçe dua için eski ezberleri bir tarafa bırakarak Türkçe dua için hazırlık yapmamız gerekiyor. Ezberimizde hazır dua varken yenisine hazırlanmak bir emek ister.

Bu konuyu açmışken duayla ilgili bir hususa daha değineceğim. Dualarımız niçin toplu yapılır? Tamam, nikah, hatim gibi dualar bir merasim esnasında yapıldığı için toplu yapılsın. Ezan duası gibi dualar niçin kişiye bırakılmaz? Bırakalım, kişi duasını içinden geldiği gibi kendi yapsın.

*21/11/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.