14 Ekim 2025 Salı

Sağ Olun Milliler

2026 Dünya Kupası Avrupa elemelerinde, belleklerde iz bırakan İspanya mağlubiyetinin ardından, deplasmanda Bulgaristan'ı, sahamızda da Gürcistan'ı güzel bir oyun ve net bir skorla yenen millilerimiz, milletçe yüzümüzü güldürdü.

İkidir galibiyeti güzel bir oyunla süslediler. Adeta her biri iki maçtır yıldızlaştılar. 2026 Dünya kupasında biz de varız dediler.

Futbolcularımızın her biri bir makinenin dişlileri gibi kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getirdiler.

Toplamda 11 yıldız vardı sahada. Kenarda taktik veren, efendiliğiyle göz dolduran teknik direktör de güneş görünümü veriyor. Maçın başından sonuna kadar 12. adam görevini üstlenen seyirciye de ay olmak düşer.

Hasılı, millilerimiz cumartesinin ardından salı gecesi de göğsümüzü kabarttı. Yaşattıkları sevinçle içimiz içimize sığmadı.

Zira susamıştık böyle oyuna ve skorlara. 

Harikaydı hepsi. Özellikle ilk yarı oynadıkları oyunla. 

Ne kadar teşekkür etsek az kendilerine.

Hepsi harika çocuklar olarak belleklerimizde yerini alacak. 

Emeklerine sağlık.

Helal olsun hepsine. 

Yedikleri, içtikleri, kazandıkları helal olsun. 

Ayakta alkışlıyorum hepsini. 

Hep böyle olsunlar. 

Her maça, üzerine koyarak çıksınlar. 

Yenilirken bile böyle oynasınlar. 

Nazarımızda efsane olsunlar.

Haydi göreyim sizi harika çocuklar... 

Gazze Harap Olduktan Sonra

7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail- Gazze savaşı iki yılın ardından ateşkesle sonuçlandı.

Bu zaman zarfında 20’i çocuk olmak üzere 67 binden fazla Gazzeli öldü.

170 bin yaralı var.

Gazze’nin yüzde 80’i yıkıldı, oturulamaz durumda.

Hamas’ın önemli liderleri öldürüldü.

İki yıl boyunca 2,5 milyona yakın Gazzeli açlığa ve ölüme terk edildi.

Gazzeli bombalar içerisinde yaşadı, eğer buna yaşamak denirse.

Ateşkese rağmen İsrail yine beş Gazzeliyi öldürdü.

Ateşkes maddelerine bakıyorum. Gazzelinin lehine eme yarar doğru dürüst madde yok.

Tek sevincimiz Gazzeli bir nebze de olsa nefes alacak. İsrail’in izin verdiği oranda dışarıdan gıda desteği alabilecek.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) özel temsilcisi, “Gazze’de kaldırılmayı bekleyen moloz miktarının 55 milyon ton olduğunu, Gazze’nin yeniden imarı için tahminen 70 milyar ABD dolarına ihtiyaç duyulacağını” açıkladı.

Kısaca iki yılın ardından Gazze yerle bir. Ateşkes devam ederse, Gazze’nin yeniden imar edileceğinin kaç yıl süreceğini düşünmek lazım.

Gazze’nin yeniden imarı da öyle zannediyorum, başka ülkeler ve yardımlarla olacak.

En çok zoruma giden de her şey Gazzelinin aleyhine. Maalesef şu an ki hali iki yıl öncesinden daha kötü. Çünkü iki yıl öncesinde en azından Gazzelinin başını sokacağı bir evi vardı.

Gazzeli hiçbir şey kazanmadığına göre iki yıldır bu savaş niye devam etti? Gazze baştan sona harap olduktan sonra ve İsrail bedel ödemeden ben bu ateşkes anlaşmasını ne yapayım?

Ateşkes anlaşmasının maddelerinden birinin, “Gazze’nin yeniden imar işini İsrail üstlenecektir” olmasını isterdim. Çünkü Gazze’yi yerle bir eden İsrail.

Üstelik İsrail Başbakanı Netenyahu’nun savaş suçu işlediğine dair Uluslararası Ceza Mahkemesinin tutuklama kararı var. Hoş, bu karar da uygulanmıyor. Bu karara istinaden İsrail, öldürdüğü her Gazzeli için tazminata mahkum edilmesi gerekirdi.

Heyhat ki heyhat... Ben de çok şey istiyorum saf saf. Öyle ya her şey güçlünün lehine olur. Garibanın bu dünyada yüzü gülmez ve söz hakkı olmaz. Dünyanın adaleti bu maalesef. Çünkü güçlülerin adaleti hakim. Onlar ne kadar adalet bahşederlerse onunla yetinmek zorunda mazlumlar. İçine tüküreyim böylesi adaletin ben.

Hava da Benim, Duyarlılık da

Bazen şöyle düşünüyorum. Paraya kıyayım. İyi bir cep telefonu alayım. Markası da İPhone olsun.

Oldu olacak, bakkal ya da markete gireyim. Bir de Marlbroo alayım. Cebime koyayım. 

Sonra çarşıya, eş dostun yanına gideyim. 

Onların yanında o değilden cep telefonunu çıkarayım. 

Gören desin ki "Ooo, hayırlı olsun. Kaça aldın". 
Onlara bir servet ödedim diyeyim. 

Bu arada havası başka oluyor. 

Bu kadar hava yeterli mi? Oldu olacak. Biraz daha hava olsun. Sonra fazla havanın ne zararı olacak? Öyle değil mi? 

Az sonra elimi yine cebe atayım. Marlboro'yı çıkarayım. Yakabilir miyim diyeyim. Olur dediler. Bu onayı aldıktan sonra içen var mı diye şöyle uzatayım. 

Hem içelim hem de efkarlanalım. Ardından "Ulan şu gavurların ne telefonunu kullanmak ne de sigarasını içmek lazım. Ama adı üzerinde gavur ama bir şeyin en iyisini yapıyorlar. Sayelerinde ciğerlerimiz bayram ediyor. 

Az sonra ziyaret ettiğim kişi ne içersiniz desin. Az önce çay içtik ya diyeyim. O da çayın dışında başka bir şey içebiliriz desin. Ne var içecek diyeyim. İstediğin her şey var. Hatta Kola bile var. İkram edebilirim desin. 

Kola'yı duyunca, yoo, o kadar da değil. Kola içmem. Çünkü Kola'yı boykot ediyorum diyeyim. 

O da bana dünyanın parasını vererek ABD'nin telefonunu alıyor ve kullanıyorsun. En pahalı sigaradan biri olan sigarasını içiyorsun. İş Kola'ya gelince, boykot ediyorum de. Bu ne yaman çelişki böyle desin. 

Ben de tarafımı da belli etmeyeyim mi diyerek taşı gediğine koyayım. Onun ağzının payını vereyim. 

Sonra da "Sen İsrail tarafını tutuyorsun" diyerek müsaade alıp çıkayım. Bir daha da Kola duyarlılığı göstermeyen bu kişiyi ziyarete gelmeyeyim. 

Ne dersiniz bilmem ama bu konuda hâlâ düşünce safhasındayım. Yapar mıyım, yapmaz mıyım? Yaparsam ne zaman yaparım bilmem. Böyle yapınca millet nasıl karşılar, bunu da bilmem. Şu var ki hava atmak kadar duyarlı olmak da var. Bu da hayatın bir cilvesi.