16 Eylül 2025 Salı

Cadde Meram

Bir arkadaş bir ara Cadde Meram'ı niye yazı konusu edinmiyorsun? Bir de burayı yaz dedi. Nasip, belki bir gün yazarım dedim.

Yazayım yazmasına da Cadde Meram hakkında ne yazacaktım. Hakkında olumlu mu yazmalıydım, olumsuz mu? Arkadaşa, bura hakkında ne düşünüyorsun da demedim.

Bu isteğin üzerinden epey geçti. Bugüne kadar kalem oynatmadım. Bugün nasip oldu.

Cadde Meram'ın yerini bilmeyenler için kısaca bilgi vereyim:

Meram Yeniyol yolundan Meram bağlarına doğru giderken, Konya'nın Battıçıktı diye nam salmış ilk yapılan alt geçidi geçtikten sonra ilk ışıkları geçince cadde üzerinde yapılmış AVM'ye Cadde Meram deniyor.

Bu mevki sadece bu alışveriş merkezinden ibaret değil. Cadde önlü, arkalı, yan yana ağırlıklı olarak kafelerden oluşuyor.

Bir iki defa öğün savmak bahanesiyle bu çarşıya girmişliğim var. Karnımı doyurup çıktım. Çarşıda ne var, hangi sektörler var diye alıcı gözle bakmadım. Evimin yakınlığı dolayısıyla karın doyurmak bahanesiyle gittiğim lokanta da kapandığı için başka da gitmedim.

Çarşının içine girmesem de yürüyüş yapmak için akşamları önünden, Çarşamba pazarı dönüşü zaman zaman Cadde Meram'ın arka sokağından geçerim. Elimde pazar arabasıyla geçebilirsem tabi. Çünkü cadde ya da sokak sağlı sollu park edilmiş araçlarla dolu. Yolun geniş kaldırımı da yok. Mecburen tek taraflı bir aracın geçtiği yoldan yürümek zorundasın. Arkadan araç geldikçe sağa sola çekilmek ya da beklemek gerekiyor.

Bir zamanların tenha ve sessiz bilinen bu mevkii, Cadde Meram'la birlikte hem araç hem de insan yönünden çok hareketli. Bu bölgede sabahtan akşama ve geç vakte kadar ne insan ne de araç yoğunluğu eksiliyor. Haliyle gürültü de eksik olmuyor.

Bir zamanlar ailelerin oturduğu bu bölgede ikamet etmek bir hayli zor olsa gerek. Çünkü cadde önlü, arkalı genelde hizmet sektörüne dönük işletmelerle dolu. Bu muhitte oturan birinin, aracına park yeri bulması kolay değil. Çünkü buralar başka yerden gelen müşterilerin park edilmiş araçlarıyla dolu. Bir müşteri aracını çekse, oraya hemen bir başkası park ediyor. Park ederken trafik duruyor, parktan çıkarken trafik duruyor.

Cadde Meram’a gelmek için Meram Yeniyol'u kullananlar ise ışıktan kalkar kalkmaz sağa dönmek için yolun trafiğini zaman zaman kilitliyor. İki şeritli akan trafik tek şeride düşüyor. Sadece sağa dönenler değil, arka taraftan ana caddeye çıkanlar da trafiği aksatıyor.

Cadde Meram'daki insan yoğunluğunu görünce, görünen o ki bu bölgedeki işletmeler bir ihtiyacı gideriyor.

Yalnız bir ihtiyacı gidermek için sessiz sakin ve havası temiz bir muhiti çarşı merkezine döndürmek de doğru değil. Pekala bu ihtiyacın giderilmesi için meskûn mahallin dışında başka bir yer düşünülebilirdi. Mesela bunun için eski Meram son durak bölgesi daha uygun olurdu. Çünkü burada bol miktarda kafe var. Üstelik meskûn mahal yok.

Hasılı Cadde Meram, 41 Evler diye bilinen mevkiinin dokusunu bozdu. Öyle zannediyorum, bu bölgede oturanların ağzının tadını kaçırdı. İşinden evine dinlenmek için gelen, ev yerine çarşıya gelir oldu. Bol miktarda girip çıkan her araç bol miktarda egzoz dumanı bırakıyor. Mahalleli de oksijen ve temiz hava yerine egzoz soluyor. Hizmet sektöründe pişen yemeklerin kokusu da mahalleye yayılıyor.

Cadde Meram çevresinde oturanlara, sabırlar temenni etmekten başka elimden bir şey gelmiyor.

15 Eylül 2025 Pazartesi

Teşekkürler 12 Dev Adam

EuroBasket 2025'te A grubunda 5'te 5 yaparak grubunu lider tamamlayan, son 16 turunda İsveç'i, çeyrek finalde Polonya'yı, yarı finalde de Yunanistan'ı yenerek Almanya ile final oynayan Basketbol Milli Takımımız, Alman Milli Takımına 87-83 yenilerek şampiyonayı ikinci tamamladı ve ülkemize gümüş madalyayı kazandırmış oldu.

İkidir böyle. 2001 yılında da yine Avrupa ikincisi olmuştu gururumuz 12 Dev Adam.

İkincilik de bir başarı. Ama gönlümüz şampiyon olmada idi. O yüzden buruk bir sevinç yaşıyoruz.

Halbuki millet olarak ekranların karşısına oturmuştuk. Onca ayrışmaya rağmen yek vücut olmuştuk. Bu sefer olsun istedik ama olmayınca olmadı.

İçimiz buruk olsa da 12 Dev Adam gururumuz oldu.

Aldıkları helali hoş olsun. Zira fazlasıyla verdiler.

Tebrikler onlara. Zira hak ettiler.

Teşekkürler onlara. Çünkü bizim için ter döktüler.

Aynı teşekkür ve tebriki Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası finalinde İtalya’ya yenilerek ikinci olan A Milli Kadın Voleybol Takımımız hak etti. Filenin Sultanları olduklarını bir kez daha göstermiş oldular.

Basketbol ve Voleybol Milli Takımımızın bu küçümsenemez başarısı ve sarf ettikleri eforu diğer spor dallarında da görmek istiyoruz. Özellikle futbol alanında ne kulüplerimiz ne de milli takımda bir başarı durumu söz konusu. Şampiyonlar Liginde yokuz, Avrupa Liginde yokuz. Milli Takım da tel tel dökülüyor.

Futbolda gözle görülür bir başarı gösteremediğimiz gibi makul bile yenilmiyoruz. Rezil oluyoruz. Bunun en son örneği de Futbol Milli Takımımızın sahasında İspanya’dan 6 gol yemesi. İspanya biraz daha yüklense maçın 10-0 bitmemesi hiçten değildi.

Futbol Milli Takımın İspanya karşısında tel tel dökülmesi ve bu kadar gol yemesi, 80’li yıllarda İngiltere’den yediğimiz 8-0’lı maçları hatırlattı.

Görünen o ki voleybol ve basketbol dallarında üzerine koyarak bugüne gelinirken futbolda gerisin geri gidiyoruz.

Başımızı öne eğdiren 6-0’lık bu skor ümit ediyorum ki yol kazası olsun. Değilse, bu milli takım bizi utandırmaya devam eder.

13 Eylül 2025 Cumartesi

Kayyum Dönemi

Eskiden, akşamında herhangi bir konu konuşulurken haydi yatalım artık. Sabah ola hayır ola" temennisinde bulunulurdu. Sabahında da insanlar karşılaştığında "Sabahı şerifleriniz hayırlı olsun" derdi. Çünkü her türlü hayrın sabahla birlikte olması istenirdi.

Nicedir sabahlarımız pek hayır olmuyor. Çünkü yeni bir haberle güne uyanıyoruz. Ya birileri erkenden gözaltına alınıyor ya bir belediyeye kayyum atanıyor ya bir il başkanlığına kayyum görevlendirmesi yapılıyor ya da TMSF tarafından holdinglerin, şirketlerin, dernek veya vakıfların mal varlığına el konularak başına kayyum ataması yapılıyor.

Şimdi de tüm gözler 15 Eylülde açıklanacak bir mahkeme kararına çevrildi. Mahkeme kararına göre bir partinin genel merkezine de kayyum atanma durumu söz konusu.

Antrparantez şunu söyleyeyim. Suç varsa elbette suç işleyen cezasını çekecek. Kötü yönetim varsa elbette müdahale edilecek. Bu kısım devletin ve yargının işi.

Burada kayyum atamaları doğru ya da yanlış değerlendirmesinde bulunmayacağım. Benim burada niyetim bir durum tespiti yapmak.

Kayyum ataması, olağanüstü durumlarda çok nadir işletilmesi gerekirken son yıllarda kayyum ataması o kadar çok yapılır oldu ki adeta vakayiadiyeden oldu. Bu yüzden yazımın başlığını da "Kayyum Dönemi" koydum.

Yakın ve uzak tarihin bazı yılları bizde dönemle anılır. Tarih derslerinde Osmanlıyı işlerken dönemlere "Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme, yıkılış" gibi isimlendirmeler yaparız. Hakeza Fetret Devri, Lale Devri deriz. Fatih Sultan Mehmet devri, Köprülüler dönemi gibi.

Bizde de son yıllarda kayyum atama o kadar yaygınlaştı ki ileride tarihçiler bu dönemi ele alırken bu döneme herhalde kayyumlar devri ya da kayyumlar dönemi der diye düşünüyorum.

Bence herhangi bir şirket, holding, vakıf, dernek, siyasi parti ya da belediye başkanlığına kayyum atamaktan ziyade başka yollar bulmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kayyum atama konusunda bu hızla gidilirse demokrasi ile yönetilen ülkemizi iyi günler bekliyor olmayacaktır.

Elbette kayyum ataması yapılan yerlerde görev yapan üst düzey kişiler suç işleyebilir. İşlenen suça karşı devletin eli armut toplamayacak. Devlet elbette müdahale edecek. Yalnız bunun çözümü kayyum atamak değil. Aksine kayyum ataması sorunu derinleştirir.

Her ne kadar TDK kayyıma hukuki anlamda, "Belli bir malın veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse; kayyum" şeklinde tarif etse de halk nezdinde bunun adı çökmedir, el koymadır, başkasına ait olan mal, yer ve makamı elinden almaktır.

Kayyum görevlendirmesi yerine bir partide bir belediyede bir holdingde kötü yönetim varsa, suçun bireyselliği çerçevesinde, suç işleyenlere el çektirilir. Hakkında işlem başlatılır. Buraların yönetim kurulunda olan insanlara "Yöneticiniz/başkanınız şu suçtan dolayı el çektirildi. Yerine yeni yönetici seçiniz” denebilir. Kişilerin kötü yönetiminden dolayı kurumsal özelliği olan yerlere ceza kesilmemeli.

Mesela bir belediye başkanı görevden el çektirilirse, o belediye, belediye başkanından ibaret değildir. Belediye meclisi kendi içinde birini başkan seçebilmeli. Olmadı. Seçim yenilenmeli.

Aynı şekilde bir holdinge kayyum ataması yerine, yönetimde olanlar içlerinden yönetici seçebilmeli.

İstenirse bunun yolu bulunabilir. Kayyum atarken de genelde vali, vali yardımcısı ya da kaymakamları görevlendiriyoruz. Kayyum bir koltukta iki karpuz taşınmaz misali hem mülki amirliği hem de belediye başkanlığını yönetiyor. Madem bu şekilde oluyorsa bu durumda bir il ya da ilçede ya belediye başkanı olsun ya da vali. İki ayrı makama ne gerek var? Hazır terör de bittiğine göre bir tehlike de söz konusu değil. Bir ile seçilen kişi o ilin tüm iş ve işleyişinden sorumlu olsun.

Bu kayyum ataması, seçilmişi atanmışa değişmek anlamına da gelir. Demokrasilerde tasvip göreceğini düşünmüyorum.

Holdinglere kayyum ataması da olacak şey değil. Şirket ve holdinglere bu şekil kayyum atamasını gören bir zengin ya da iş adamı niye şirket veya holding kursun da elindeki malı heba etsin. Bunun yerine parasını faizde değerlendirir. Tarla, bağ, çubuk, bina türünden gayrimenkule yatırım yapar. Paraya para demez, başı ağrımaz, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmaz. Hiçbir risk altına girmeden gül gibi yaşayıp gider.

Yol yakınken bu kayyumlar dönemine bir nokta koymak ve bu macerayı terk etmek gerek.

Not: Kayyum ya da kayyım. Her ne kadar halk arasında kayyum kullanımı yaygın olsa da TDK, kayyım denmesini tercih ediyor. Sözlüğe kayyum yazınca kayyım sözcüğüne yönlendiriyor. Kayyımı tarif ederken de kayyıma kayyum denir yazıyor. Madem kayyım ya da kayyum ikisi de oluyorsa, halk hep kayyum demeyi tercih ediyorsa, TDK neyin kafasını taşıyor? Kayyum desin. Halk da yok kayyum, hayır kayyım tartışması yapmasın. Acaba TDK’ye de kayyum atamak nasıl olur? Bence hiç fena olmaz. Çünkü halk çoğu kelimeyi ne şekil kullanıyorsa, TDK hep tersi kelimeyi tercih yoluna gidiyor. Anlamadım gitti.