12 Ağustos 2025 Salı

e-Devlet Kapısı Beni Korkutuyor

Bugünlerde e-Devlet Kapısı'dan e posta adresime bir bildirim gelse, mesajı açarken korkuyorum. Çünkü ne zaman açtım ise aracıma düzenlenen trafik cezası ile karşılaştım.

Bu arada e-Devlet Kapısı'nın hızına da hayran kaldım. Ne zaman radara yakalansam ya da EDES hız sınırını aşsam, daha aracımı park etmeden e postama ceza düşüyor.

Bugünlerde iki defa ceza yedim. Biri hemen, diğeri ise bir gün gecikmeli geldi. Bu bir gün gecikme de gecikme sayılmaz.

Bir de bana yıllar yılı hantal bir devletimiz var diye devleti kötülediler durdular. Devlet kendini o kadar geliştirmiş ki gördüğüm kadarıyla hantallığından eser kalmamış. Çünkü e-Devlet’in hızı demek, devletin hızı demektir.

Devletin işleyiş hızı her alanda mı böyle bilmiyorum ama ceza hızı müthiş. Mesaj hemen geldiğine göre acı haber tez yayılır sözü e-devlet için söylenmiş olmalı.

Maşallah ne hız limitinden ödün veriyor ne radar koymaktan vazgeçiyor ne insafa geliyor ne de cezayı geciktiriyor.

Durum bu iken arabaya binmekten, mesaj kutuma gelen e-Devlet bildiriminden endişelenmeyeyim de ne yapayım?

Aha e-Devlet Kapısı'dan bir mesaj daha. Arabaya da binmedim, yine ne cezası diyerek korka korka mesaj kutuma gittim. Endişem yersizmiş. Çünkü gelen mesaj, e-Devlet Kapısı'ndaki yenilikleri yani hizmetleri haber veriyordu. Şükür be! Bu sefer ucuz atlattım dedim. Kafamdaki e-Devlet Kapısı ön yargısı da gitmiş oldu. Çünkü bana göre e-Devlet Kapısı demek yeni ceza yedin demekti. Artık yeni bir trafik cezasına kadar e-Devlet Kapısı'ndan gelen mesajın yeni bir hizmet duyurusu olabileceğini iyi niyetle düşüneceğim. Bu iyi niyetim yeni bir trafik cezası daha yiyinceye kadar devam edecek.

Devletin trafik cezalarını tebliğdeki hızının sahte diplomalarda da kendini göstermesini bekliyorum. Kim sahte bir diplomaya ya da belgeye yeltenirse, o kişinin e posta adresine, “Yaptığın iş ve aldığın belge sahtedir. Herhangi bir yerde kullanamazsın. Adli soruşturma saklı olmak kaydıyla yaptığınız bu sahtecilikten dolayı adınıza şu kadar para cezası düzenlenmiştir. İki hafta içinde bu cezayı ödediğiniz takdirde % 25 indiriminden yararlanabilirsin” türünden bir mesaj göndermelidir. Bu ceza tebliğini de e-Devlet Kapısı aracılığıyla yapmalıdır. Yani alavere ve dalavereye yelteneni suçüstü yakalamalıdır. Sadece şikayet üzere hareket etmemelidir. Hiçbir şey yapanın yanına kâr kalmamalı.

Devlet, araçlara ceza yazma ve bunu tebliğ etmedeki hızını diğer alanlarda göstermezse, ben buna yine hantal devlet demeye devam ederim.
Bir diğer husus, ekonomiyi düzeltme konusunda trafik cezalarına bel bağlayan devlet, eğer basında yazılıp çizildiği gibi ise sahte diploma alanlara ve düzenleyenlere de zamanında ceza yazsaydı, inanın devlet şu ana kadar hem temizlenir hem de ekonomik yönden belini doğrulturdu. Çünkü görünen o ki bu sektörde çok para dönüyor. Hepsi de kayıt dışı. Devlet bunu da vergilendirmeli ki her şey kayıt içi olsun. Çünkü vergilendirilmemiş kazanç kutsal değildir.

e-Devlet, iyilerin güvenilir kapısı, kötülerin korkulu rüyası olsun. 

Haset Etmenin Gereği Yok

Sınava müracaat şartlarını zorlaştırırsanız,

Sınav ücretini yüklü miktarda alırsanız,

Parası var, yok demeden sınava müracaat için süre belirlerseniz,

Sınav başlamadan önce kapıları kapatırsanız,

Sınav salonuna girerken adayları tepeden tırnağa kontrol ederseniz, adayın kolye, küpesine ve saatine varıncaya kadar çıkarırsanız,

Sınav salonunda biri başkan, diğer gözetmen ile sınav boyunca izlerseniz,

Sınav sorularını zorlaştırırsanız,

Adayın sağa, sola bakmasını engellerseniz,

Sınavda kopya çekmesine izin vermezseniz,

Adayları her yönüyle sıktıkça sıkarsanız,

Adayın istediği fakülteye girmesine zorluk üstüne zorluk çıkarırsanız,

Adayın düşündüğü, aklından geçirdiği hatta aklından bile geçirmediği her yolu tıkarsanız ve adeta nefes aldırmazsanız,

Diploma olmadan ve emsal adaylarla yarışmadan şu işe giremezsin derseniz,

İş başvurusu yaptığı her bir yer, şu diploma olmadan olmaz derseniz... 

Söyleyin, bu aday ne yapsın? İstediği yerde nasıl çalışsın?

Mecburen gidip bir diploma olacak. Ha asıl ha sahte, ne fark eder. Gidip alacak bir yerden. İstedikleri diplomanın hediyesini de bulup buluşturup verecek.

Böyle zorluklarda bizim insanımız yardımseverdir. Mutlaka bir yolunu bulur, o boşluktan girer. Yeni sektörler ortaya çıkar.

Bu sektöre müracaat eden de hediyesini vermek suretiyle diplomasına kavuşacak.

Diplomayla birlikte önü açılacak. İstediği işe girecek.

İşe girince ev bark sahibi olacak, çoluk çocuğa karışacak.

Bence büyütmeyin bu sahte diploma işini. Çok görmeyin insanımızdan bunu. Bırakın bir diploma sahibi olsunlar. Ama gerçek ama sahte. Ne fark eder. Zaten sahtesi gerçeği gibi hazırlanıyorsa, şikayet olmadan sahteliği tespit edilemiyorsa, bunun için kıyamet koparmanın ne alemi var. Lütfen biraz insaflı olun. Biz niçin okuduk, dirsek çürüttük, biz de sahtesini alaydık hazımsızlığı göstermeyin. Hasettir sizin bu yaptığınız. Bırakın, işini çıkaran çıkarsın. Uzanamadığınız peynire bayat demeyi bırakın. Çok gülünç oluyorsunuz çok...

Not: Hiç olmadığı kadar ciddi olduğum yazılarımdan biri ile karşı karşıyasınız. Bilesiniz ki işte bu ciddiyetime hep hayran olmuşumdur. 

Küçük İlçe Belediyelerinin Hizmetleri

Sosyal medya üzerinden vefat ve taziye mesajı yayımlamak.

Haftada kaç semt pazarı kuruluyorsa, belediye hoparlöründen pazar duası yaptırmak.

Pazar esnafını tezgahın başında ziyaret etmek. Her biri ile tokalaşmak ve hayırlı ve bol kazançlar dilemek.

Vakit ve cuma namazlarını ilçeye bağlı köy, mahalle ve ilçe merkezi camilerinde kılmak. Cami cemaatinden önce namazdan çıkmak. Caminin önünde durarak cami cemaati ile tek tek tokalaşmak. Cemaate düşen, mahalle camimize hoş geldin demek, başkanın da hoş bulduk, Allah kabul etsin deyip, hal hatır sorması.

Ara ara mahallede bulunan çay bahçesine giderek hemşerileriyle çay içmek.

Senede en az bir defa değişen kaymakama hoş geldine gitmek.

Senede en az bir bazen iki defa değişen kaymakama veda yemeği vermek.

Öğretmenler gününde öğretmenlere yemek ikram etmek.

İlçe milli eğitim ve kaymakamlığın düzenlediği yarışmalarda ilk üçe giren öğrencilere, üzerinde belediye başkanlarının isminin yazılı olduğu hediyeler almak. İkinciye hediyesini vermek.

Belirli gün ve haftalarda, milli bayramlarda, çelenk sunma programlarında protokolde yerini almak. Ses düzenini kurmak ve ayarlamak.

Kaymakamla arası iyiyse birlikte, değilse bir başına okulları ziyaret ederek öğrencilere hediyeler vermek.

Namaz vakitleri dahil her bir hizmeti yerine getirmek için makam aracını kullanmak. Bundandır ki 7/24 yanında koruma ve makam şoförü bulundurmak.

Hasta ve kurum ziyareti yapmak. Bunu fotoğraf karesiyle ölümsüzleştirmek.

Yaşlılar haftasında yaşlıları ziyaret etmek. Onlara başımızın tacısın, Allah sağlık ve uzun ömürler versin duası etmek. 

Hemşerilerin düğün merasimlerine katılmak. Bir düğünden diğer düğüne katılarak bu mutlu günlerinde onların sevincine ortak olmak.

Anlaşamadığın daire amirlerinin ayağını kaydırmak. Yerlerine söz verdiğin kişilerin atanmasını sağlamak.

İlçene bağlı olduğun büyükşehir ve bakanlıklar tarafından yapılan ve bağışlanan her bir hizmet için teşekkür paylaşımı yapmak.

Hayatın boyunca hiç olmadığı kadar kişiyle tokalaşmak, sarılmak, onlara hal hatır sormak ve hep gülücükler dağıtmak.

Özel arabana binmediğin kadar binmek, özel aracınla her yere gitmediğin yere gitmek, makam aracını her bir yere sürmek.

Tüm bu hizmetleri ve daha fazlasını tek tek fotoğraflatmak ve videoya aldırmak.

Sosyal medyayı iyi ve aktif kullanmak.

Yapılan her bir hizmeti ölümsüzleştirmek için her birini sosyal medyada paylaşmak...

Gördüğünüz gibi küçük de olsa ilçe belediyeciliği ve bu ilçelerde belediye başkanlığı zor. Çünkü bunun için vizyon gerek, efor için güç ve takat gerek. Öyle ya bu kadar hizmete, hizmetten hizmete koşmaya hangi birimizin vücudu dayanır. Şayet belediye başkanlığı düşünüyorsanız, bu yazdıklarımı dikkate almanızda fayda var. Sonra bana zamanında kimse bir şey demedi deyip pişmanlık duymayın. Aha yazdım.