23 Nisan 2025 Çarşamba

Suda Belediye Desteği

Nisan ayında gelen su faturam 605,50 TL geldi. 33 günde 16 ton su kullanmışım.

Faturayı yüksek görünce bir önceki ayın tüketim miktarına ve fatura bedeline baktım. 27 günde 13 ton kullanmışım. Fatura bedeli de 458 lira gelmiş.

İkinci kademeye geçmiş olabilir miyim diye göz attım. Her iki ayda da ikinci kademeye geçmemişim. 

Nisan ayı itibariyle suya zam geldi mi bilmiyorum. Yalnız nisan ayında kullandığım sarfiyatın tonu 37,84 TL iken mart ayı sarfiyatın tonu ise 35,23 lira. Başka bir hesap yoksa öyle görünüyor ki suyun tonunda 2,61 TL bir fark ortaya çıkıyor.

Gelen yüksek su faturasının üzüntüsünü paylaşmak için faturayı edi, büdü ve tekne kazıntısından ibaret grubumuza gönderdim. Bilinçaltımda da fazla kullanmışsınız. Eserinizle gurur duyun demek vardı. Hiç oralı olan olmadı. Nice sonra içişleri bakanı, "çok fazla gelmiş. Her zamanki gibi kullandığımız" yazarak ne üzerine aldı ne de kimseyi suçladı. İçişleri bakanı üzerine almayınca belki halı saha maçına ve spora giderken bir banyo bir de dönüşte banyo yapan tekne kazıntısı sorumluluğu üzerine alan bir şeyler yazar dedim. Tek kelime yazmadı. Vay be, bu ne demedi. Eve girdikten sonra da bu ay çok gelmiş demedi. Belli ki baba olarak işin ne? Bir zahmet ödeyiver. Babalar bugünler için var diye düşündü.

Son kez bir umut faturaya bir kez daha göz attım. Acaba belediye de MEDAŞ ve Enerya'nın yaptığı gibi "Sayın abonemiz, bu ay kullandığınız su sarfiyatının bedeli şu kadar. Bunun şu kadarını belediyemiz karşılayacak. Sizin payınıza düşen pay bu kadar" şeklinde bir not yazarak belediye desteği vermiş olabilir mi dedim. Böyle bir nota rastlamadım. Haliyle sevincim kursağımda kaldı.

Halbuki devlette devamlılık esastır. Devlet nasıl ki elektrik ve doğal gazda yüzde 60-65 devlet desteği veriyorsa devletin bir kurumu olan belediye de bir "belediye desteği" verebilirdi. bu Böyle bir mesaj görmediğime göre belli ki belediyeler ayrı birer cumhuriyet.

Burada, yağış yok, barajlar boşaldı. Zaten susuzluk ve su kesintisi kapıda. Bunu düşüneceğine senin dert edindiğine bak denebilir. Haklısınız. Yalnız ben de bütçemi düşünmek zorundayım. 

Belediye de sudan tasarruf edin diye su fiyatlarını yüksek tutuyoruz diyebilir. Elbette kuraklıktan kaynaklı su sıkıntısından herkes gibi ben de bu endişeyi taşıyorum. Sudan tasarruf etmeye gelince, ne kadar özen göstersek de sudan tasarruf etmek mümkün değil. Çünkü su da tıpkı doğal gaz ve elektrik gibi ihtiyaç. Ne kadar ihtiyaç duyuluyorsa o kadar kullanılacak. 

Yine de bu su sarfiyatını aşağıya çekmek için düşünmeye başladım. Ama şu ana kadar aklıma bir şey gelmedi. 

Sakın ola. Sana yine az gelmiş. Bize şu kadar geldi demeyin. Kırarım. Çünkü hiç havamda değilim. Şunu derseniz, gönlümde ayrı bir yeriniz olur: "Bu fatura bedeli benden". 

22 Nisan 2025 Salı

Gökhan Özcan'dan

Gökhan Özcan, bildim bileli Yenişafak gazetesinde köşe yazarlığı yapmakta. Farklı bir üslubu var. Çizgisini hiç değiştirmedi. Kırmadan dökmeden yazmaya devam ediyor. Türkçemizi o kadar güzel kullanıyor ki her bir cümlesi vecize mesafesinde. Yazıları hep insan manzarasına dair gözlem ve tespitler olunca bugünden yarına eskiyecek ve gündemden düşecek yazılar değil.

Bu yazımda Gökhan Özcan’ın köşe yazılarından kısa kısa bazı alıntılara yer vereceğim.

"Çekirdek çitleyenlerin iş ciddiyeti bu ülkenin hiçbir önemli sektöründe yok!" 

"Birbirini hiç tanımayan insanların birbirleri hakkında ne kadar keskin kanaatleri var." 

Gerçekten vücut dili diye bir şey varsa, itiraf edelim ki o dil bütün gün dışarıda!”

“Eskiler, hallerinin kendilerine yakışıp yakışmadığıyla ilgiliydi, biz giysilerin yakışıp yakışmadığıyla ilgiliyiz daha çok!”

“Kendini aşırı ciddiye aldığı için kimsenin ciddiye almadığı ne çok insan var.”

"Büyüyünce ne olacaksın?” diye sordular. “Asırlardır aynı soru, siz büyükler kendinizi hiç geliştirmiyorsunuz!” diye çıkıştı onlara hiç de oralı olmayan çocuk!”

“İnsanlık elindeki son kafiyeyi de tükettiği için, mecburen serbest şiire geçilmiştir diye düşünüyorum.”

“Bugün artık pek çok insan etkileyici sözler söyleyebiliyor, nadir olan şey 'etki'nin kendisi.”

“Dünyanın en derin sözlerini suskunlar söyler, dinleyin görün!”

“Kameranın üzerimize çevrildiği her yerde kaçınılmaz olarak her şey bir kurgudur; insanlar orada en fazla 'gerçek insan'ı oynayabilirler.”

“Her şeyi olduğu gibi görebilmemiz için, herkesin bize bakmadığı bir yerden bakmamız gerekir.”

“Dünyada görmeyi arzu ettiğimiz değişimin kendisi olmazsak, değişim hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Hepimiz maalesef hep önce diğer kişinin değişmesini bekleriz. Eğer kendimizi değiştirebilirsek dünyayı da değiştirebiliriz; kendimizi değiştirmek, dilimizi ve iletişim yöntemlerimizi değiştirmekle başlar” diyor ‘Şiddetsiz İletişim’ kitabında Marshall B. Rosenberg.”

“Görünen o ki, herhangi bir maksada ulaşmak için imaj sahibi olanlar, bir gün vazgeçip geri dönseler de gerçek kimliklerini yerinde bulamıyor.”

“Tefekkürü hep mütefekkirlere bıraktığımız halde, her konuda fikir sahibi olmaktan vazgeçmiyoruz. Tefekkür her şeyden önce haddini bilmeyi öğretir insana, bu sebeple pek talibi yok bu devirde!”

“Allah rızası için günde en az bir vakit, insanlığını içine sığdıramayıp dışına taşıranlardan olmaya niyetlenen var mı?”

“Eskiden bir incitenler vardı, bir de incinenler vardı. Şimdi incinenlerin de incitmeyi öğrendiği bir zamandayız.”

21 Nisan 2025 Pazartesi

Merinos Halı'ya İtibar Suikastı mı Yapılıyor?

Ne zamandır Merinos Halı ile ilgili bu paylaşım sosyal medyada dolaşımda. Bazen paylaşımlara bir ara verilir, sonra yeniden paylaşımlar yapılır.

Genelde bu tür paylaşımları dindar, mütedeyyin, dini eğitim almış, dini hassasiyeti yüksek kişiler paylaşıyor. İçlerinde din görevlileri ve ilahiyat eğitimi almış kişiler de çoğunlukta.

Güya, Merinos Halı'nın sahibi, fabrikasında çalışan personelin cumaya bile gitmesine izin vermiyormuş. İşyerinde de mescit açılmasına izin vermemiş.

Merinos Halı ile ilgili iyice kabak tadı veren bu tür paylaşımların aslı astarı var mı diye o değilden sanal aleme göz gezdirdim.

Yaptığım araştırmada hem namaz yasağına dair hem de bırakın yasağı, fabrikada mescit olduğu gibi civar camilere cuma için işçi taşıyan servis konduğuna dair haberlere rastladım.

Aşağıda kısa kısa bu açıklamalara ve parantez içinde de kaynağına yer vereceğim.

"Merinos halının sahibi İbrahim Erdemoğlu, işçilerin ibadet hassasiyetine sağduyulu bir şekilde yaklaşarak, fabrikada 11 mescit açtı. Fabrikanın çeşitli bölümlerinde bulunan işçi sayılarına göre büyük ve küçük mescitler açan Erdemoğlu, ayrıca Cuma günleri işçilere özel olarak en yakın camiye servis kaldırıyor. İşçiler artık rahat bir şekilde vakit ve Cuma namazlarını kılabiliyor". (Yeni Akit, Risale Haber)

Dün Merinos Halı’nın sahibi, Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İbrahim Erdemoğlu’nun “Biz inançlı ve dini bütün insanlarız. Kesinlikle çalışanlarımıza namaz kılmayı yasaklamadık. Değil bir işçinin inançlarından ötürü ibadetini engellemek, dilini, dinini, mezhebini, ırkını, siyasi görüşüne hayatta ayrıcalık yapılmamıştır. Bir tane çalışanım da bize böyle bir saygısızlık yapıldı derse işletmenin tamamını kapatırım” şeklinde yapmış olduğu açıklama yine her türlü izahtan varestedir. (Adıyaman Ses)

Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu, kurumda cumaya gitmenin yasaklandığı ile ilgili olarak da şunları kaydediyor: “Merinos ülkemize camiler, okullar, yurtlar, sağlık ocakları yaptırmış bir kurumdur. Merinos kurumunda kesinlikle cuma namazına yasak koymamız söz konusu olamaz. Tüm çalışan arkadaşlarımızın cuma namazı ibadetlerini sağlıklı ifa edebilmeleri için fabrikamızdan servis konulmuştur. Tüm inançlara saygılıyız.” (Yenişafak)

Gaziantep'te 20 sivil toplum örgütü, işçilerine namaz yasağı koyduğu için Merinos Halı'nın merkez fabrikasının önünde basın açıklaması yaptı. (Habername)

Merinos Halı'ya dair dört kaynağa yer verdim. Verdiğim dört kaynak da 2010 yılına ait.

Üç tanesinde işçilerin cumaya gitmesinin engellenmesi bir tarafa, fabrikada mescitler açıldığından, civar camilere cuma için servis kaldırıldığından bahsederken bir haber sitesi cumaya yasak konduğundan bahsediyor.

Yıl 2025 olmasına rağmen 2010 yılında belki de bir yanlış anlaşılmadan kaynaklı haberlere, hala günümüzde sosyal medyada yer verilmesi ilginç. Üstelik Yenişafak hariç diğerleri küçük siteler. Merinos'a ait olumlu ve olumsuz haberler dijital ortamda varken araştırılmadan firmaya itibar suikastı yapılması ya cehalet ya da kasıt ve art niyetin bir göstergesidir.

Durum bu iken "bir fâsık size bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın" ayetini iyi bilenlerin, firmaya ait bu paylaşımları ne Müslümanlığa sığar ne de insanlığa. Bu konularda dikkatli olmak lazım. Önümüze düşen her şeyi doğru diye paylaşmayalım. Her gördüğümüzü ve önümüze düşeni paylaşmak bize günah olarak yeter.

Aslı astarı olmayan bu paylaşımları görünce şu anekdot aklıma geldi. Bir arkadaş bir vaizin FETÖ'cü şikayeti üzerine uzun süre açıkta kaldı. Sonunda mahkemeye çıktı. Hakim mahkemede "Bu arkadaşın FETÖ'cü olduğunu nereden biliyorsun" diye şikayetçiye sorar. Şikayetçi, "Ben bunun FETÖ'cü olduğunu duydum. Başka da hakkında bir şey bilmiyorum" deyince, şikayetçiye ne iş yaptığını sorar hakim. Vaizlik yaptığını öğrenince, "Sen Hucurat süresi 6.ayeti kürsüde nasıl açıklıyorsun? Ayıp bu yaptığın diyerek vaizi azarlar ve arkadaşın göreve iradesine hükmeder. Burada duyularla iftira atanın bir vaiz olduğu gerçekten düşündürücü değil mi? 

Gördüğüm ve anladığım kadarıyla Merinos Halı'ya ait paylaşımlar da birer duyumdan ibaret ve bu duyum 2010 yılından beri dolaşımda. Tek kelimeyle sözün bittiği noktadayız. Vah yazık bize. 

Not: İlgi gösterenler için alıntı yaptığım sitelerin adresini yazıyorum:

https://www.risalehaber.com/merinos-namaz-kilmak-isteyen-isciyi-duydu-124123h.htm

https://www.yenisafak.com/gundem/5-bin-calisana-patronluk-firsati-326099

https://adiyamanses.com.tr/rPJTepzi

https://www.habername.com/haber-gaziantepten-merinosa-sert-tepki-50201.htm