19 Mart 2025 Çarşamba

Entrika Bizim İşimiz

Orta Asya'dan gelip Anadolu'nun kapılarına dayanmışız. Gemileri yakıp gelmişiz oradan. Çünkü susuzluk başa belaydı.

Burası bize yurt olur demişiz.

Yalnız onca medeniyete beşiklik eden bu toprakların sahibi vardı: Bizans.

Bir deprem ülkesi olsa da susuzluktan kırılmaktan iyiydi.

Bunun için Bizans'la savaşmamız gerekirdi. Üflesen giderdi zaten. Çünkü adı üzerinde entrika ve oyunları boldu Bizans'ın.

Asker doğan bir millete Bizans dayanır mıydı? Çekip aldık Anadolu topraklarını Bizans'ın elinden.

Yurt edindik Anadolu topraklarını. Adeta hazır mirasa konduk.

Her şey iyi, hoştu. Yalnız üzerine konduğumuz bu toprakların oyunları vardı. Aman neyse ne dedik. Bizans'ı aldık, oyunlarını almayız, olur biter dedik.

1071'den beri bu toprakların sahibi de hakimi de biziz.

Yalnız olup bitenleri gördükçe endişe yersiz değilmiş. Meğerse farkına varmadan Bizans'ın toprakları ile birlikte her türlü entrika ve oyunlarını da almışız. Kısaca Bizans gitmiş ama oyunları bize tevarüs etmiş.

O zamandan beri bu topraklarda hiç entrika ve ayak oyunları bitmedi.

Birbirimizi yiyoruz durmadan.

Birbirimize had bildiriyoruz.

Mağdur oluyoruz. Sonra bir bakmışsın mağrur olmuşuz.

İncinmişiz ama incitmeyi öğrenmişiz.

Başkasına değil, birbirimize oynadığımız ayak oyunları ile 1071'den beri yıkılmadık, dimdik ayaktayız.

Bizans oyunlarını oynaya oynaya her birimiz bu konuda çok tecrübe edindik.

Bu tecrübeyi uygulamaya koymak için gücü ele geçirmek yeterliydi.

Güç bize geçmişse kim tutardı bizi.

Ayak oyunlarına dair tüm hünerlerimizi bir bir devreye sokuyoruz.

Maşa kullanmayı da iyi biliyoruz.

Kurumları harekete geçiriyoruz.

Algılar oluşturuyoruz.

Belden aşağı vuruyoruz.

Rakibi çökertmek için her şeyi mubah görüyoruz.

Sonuç aldıkça peşi sıra öldürücü yumruğu hazırlıyoruz.

Kısaca bu ayak oyunları bu Bizans oyunları bu belden aşağı vurmalar bizde varken kim bizimle başa çıkabilir?

Düşünüyorum da iyi ki Bizans'tan sadece topraklarını almamışız. Bizans'ın oyununu da almışız. Değilse yol yordam bilmez, rakiplerimize nasıl had bildirebilirdik?

Ey Bizans! Belki devlet olarak kalmadın. Tarihteki yerini aldın. Ama gözün arkada kalmasın. Bıraktığın oyun ve entrikalar bizim elimizde aynen devam ediyor. Çok da geliştirdik kendimizi. Bil ki boynuz kulağı geçti. Bugün gelip baksan, bizi görsen, emanetime bizden iyi sahip çıkmışsınız, sizi tebrik ederim derdin.

Sağ olasın, var olasın Bizans. Biz bu topraklarda oldukça, emanetiniz emanetimizdir. Oyunların oyunumuz, entrikaların entrikamızdır. Gözün arkada kalmasın.

Ha unutmadan söyleyeyim. Sizin adınıza baktı ki bu işi çok iyi yapıyoruz. Bana ihtiyaç yok deyip şeytan da terk etti bizi. Zira biz bize yeteriz, biz bizi yok ederiz. Şeytanın da gözü arkada kalmasın. 

18 Mart 2025 Salı

Tanıdık Senaryo

Bir tek su uyur, düşman uyumaz bilirdim. Görüyorum ki bir de devlet uyumuyor. Her şeyi arşivliyormuş. Sanırsın ki devlet uyudu. Değilmiş meğer. Sadece zamanı varmış bazı şeyleri arşivlerden çıkarmak için. Uyur taklidi yapıyormuş.

Tüm olup bitenlerden anlıyorum ki devlet bizden çok merhametli. Kişinin diplomasını kurumlar eliyle iptal ettirirken üniversite diplomasıyla yetiniyor. Bir de bu iptali çok önceden yapıyor ki mağdur olanlar ya da kendini mağdur sayanlar tedbirini alsın. Süresi içinde herkese açık olan üniversiteyi okusun diye.

Ya bir de ilk, orta veya lise diplomasını iptal etse, bu durumda insanımız ne yapardı? Ana, baba olduktan sonra bir de ilkokul çocuklarının arasında okumak vardı. Yani uzun iş.

Tüm bu olup bitenlerden edindiğim tecrübe şudur ki:

Devlete ve devlet ricaline meydan okumayacaksın.

Kimsenin özellikle etkili ve yetkili kişilerin suyunu bulandırmayacaksın.

Aşık atacaksan, kiminle aşık atacağını iyi bileceksin.

Kimsenin tavuğuna kış demeyeceksin.

Uslu çocuk olacaksın.

Söz dinleyeceksin.

Gözünü yukarılara dikmeyeceksin.

Yerini ve haddini iyi bileceksin.

Üniversite okurken kazandığın üniversiteye razı olacaksın. Yatay geçişle başka üniversiteye geçmeye kalkmayacaksın.

Etim ne budum ne diyeceksin.

Dağdan gelip bayırdakini kovmaya kalkmayacaksın.

Herkesin okuduğu şiiri okumaya kalkmayacaksın.

Böyle yapmayıp da bir yerlere çomak sokmaya kalkarsan, bil ki devletin o şefkatli tokadı karşısında muhtar bile olamayacak duruma düşersin.

Düşünce de bir süre yanında kimseyi bulamazsın.

Sonra mağdur sayılıp önün açılırmış, tüm makamlar önüne serilirmiş. Bu kadarını bilmem.

Yalnız bilmen gereken bir şey var. Hazırlanan senaryonun dışına çıkmayacaksın. Sabredeceksin. Ben bu senaryoyu bir yerden hatırlıyorum diyeceksin. Çünkü bu tür senaryoların sonu hep mutlu biter.

Yeter ki sabretmesini bilesin.

Sana biçilen senaryoya razı gelmezsen, bir kaşık suda boğarlar. Bu durumda seni ben bile kurtaramam.

Ben de Yatay Geçiş Yapmıştım

Dostlar!

Bir düşüncedir aldı beni.

Moralim bozuk.

Benim moralim bozuk olmasın da kimin morali bozuk olsun.

Derdin ne derseniz?

Şu diploma iptali iyi olmadı. Zira bu iptal şu ya da bu şekilde beni de ilgilendiriyor. Çünkü 1988 yılında ben de Erciyes Üniversitesinden Selçuk Üniversitesine yatay geçişle gelmiştim.

Devlet 90 yıllarındaki yatay geçişleri didik didik incelediğine göre öyle zannediyorum, 90 öncesi diplomaları da inceleyecek.

Acaba bu incelemede benim yatay geçişte de bir usulsüzlük tespit edilebilir mi?

Eğer öyle olursa bilin ki yandım demektir. Çünkü 91 yılında aldığım ve 34 yıldır kullandığım diplomam çöpe gidecek demektir.

Diyelim ki eğitim ve öğretimin düze çıkması ve eğitimin şahlanması için bu tür yanlışlıklardan kurtulmamız gerekiyor. Bunun için değer diyelim.

Yalnız diplomam iptal edilince görevimi yapamayacağım. Buna da şeriatın kestiği parmak acımaz diyelim.

Ya benden, bu diplomadan yediğim ekmeğim parası yasal faizi ile birlikte istenirse işte o zaman ben ne yapacağım? Kendimi satsam ödeyemem devlete olan borcumu.

Devlete borçlu da gitmek istemiyorum.

Çocuklarımın hepsi bir araya gelse onlar da bu borcu ödeyemez.

Büyük ihtimalle çocuklarım reddi mirasa başvururlar. Yani borcumu üstlenmezler.

Bu şekil diplomasız ve borçlu ölürsem, eş dost bunun devlete borcu vardı. Bunun cenaze namazı kılınmaz derse bilin ki cenazem ortada kalır.

Bir de yıllar yılı sahte diploma ile öğretmenlik yapmış diye ardımdan konuşacaklar.

Ya bir de devlet "Bunun okuttuğu ve verdiği notları da iptal edeceğim” derse, okuttuğum öğrenciler de mağdur olacak.

Çocuklarım sahte diplomalı bir babanın evladı oldukları için milletin yüzüne bakamayacak. Hele bir de başkalarının babası gibi miras bırakacağı yerde bizim babamız bize borç bıraktı derlerse mezarda da rahat yatamam.

Gördüğünüz gibi durum bildiğiniz gibi değil. Çok vahim çok. Çünkü bunun zararı sadece beni değil, herkesi etkileyecek.