20 Şubat 2025 Perşembe

Belli ki Kar Küs Bize

Tüm Konya merkez, dört gözle kar bekliyor.

Şu gün yağacak, bugün yağacak.

Yağdı yağacak, haydi yağ diyor.

Olmadı, yağdır Allah'ım diyor.

Beklenen kar bir türlü gelmiyor.

Kar yağmazsa şayet.

Susuzluk kapıda bu sene.

Barajlar boşaldı.

Yazın su kesintisi olur.

Bu sefer iyi geliyor.

Yüzler gülecek deniyor.

İstanbul'a giriş yapmış.

Bu demektir ki bize de gelecek.

Sabahtan akşama hava kapanıyor.

Soğuk soğuk rüzgar esiyor.

Başlıyor kar atıştırmaya.

Şimdi oldu. Dolduracak bu sefer deniyor.

Kar tatili bekleyen kesimin yüzü gülüyor.

Bir bakmışsın arkası kesiliyor.

Hepsi bu kadar mıydı? Olmadı şimdi deniyor.

Az sonra yine bir kar atıştırması.

Bir bastırıyor. Sonra kesiliyor.

Sabah kalkınca çatı ve arabaların üzerinde hafif beyaz bir şey görünüyor. Kara benziyor ama belli ki kırağı.

Kısaca çevreye, civara, uzaklara yağan kar, Konya merkeze yağmıyor. Ucunu bir gösteriyor. Sonra kesiliyor. Haliyle Konyalı kara hasret.

Belli ki kar Konya'ya küs.

Ara ara soğuktan mıdır, atıştırma mıdır bilinmez. Belli ki kar değil.

Belki de hiç beklemeyin. Size kar yok. Sadece karın ve renginin nasıl bir şey olduğunu unutmayasınız diye size böyle gösteriyorum deniyor.

Barışı nasıl sağlarız bilmem. Bildiğim bir şey varsa, kar Konya'ya, bize küs. 

Yokluktan Varlığa

Bir zamanlar bu ülkenin;

Çoğu şehrinde üniversite yoktu.

Çoğu yerinde havalimanı yoktu.

Hastanelerine MR yoktu.

Paletli ambulans da yoktu düz ambulans da.

Buzdolabı yoktu.

Traktörü yoktu.

Elektriği bile yoktu.

İnsanımız muma mahkumdu.

Emekliye bayram ikramiyesi yoktu.

İşçi, memur ve emekliye promosyon yoktu.

Doğal gaz çıkmazdı. Çıkarılsa da belli bir süre bedava yapılmazdı.

Yüksek hızlı tren yoktu. Olmayınca, tren biletleri bir süre bedava olmazdı.

65'lilere toplu taşıma ücretsiz değildi.

WC ücretleri bedava değildi.

Üniversiteye girişte baraj puanı getirilmişti. Her sınava giren üniversiteye giremezdi. Giremediği için üniversite özlemi çekerdi.

Şehir hastaneleri yoktu.

Müteşebbislere iş garantisi yoktu.

Kur garantili mevduat yoktu.

Yaşlılık ve dul maaşı yoktu.

Emekli sayımız azdı. Her birinin maaşı farklı farklıydı.

Muayene ücretini ve hastane masrafını karşılayamadığı için insanımız hastanede rehin alınırdı.

Muayene olamadığını, olduysa da ilaç bulamadığını hiç söylememe gerek yok.

Ameliyatlarda bıçak parası dışında hiçbir şey yoktu.

Taziyelerde belediyeler taziye yerine otobüs vermezdi. Etli ekmek yaptırmazdı.

Enkaz devralındı diyeceğim ama bu söz çok hafif kalır. Kısaca yoktu yok.

Öyle bir zaman geldi ki bu ülkeye sihirli bir el dokundu:

Her şehre üniversite açıldı. Hatta bazı şehirlere fazlası açıldı.

İlçelere iki yıllık bölümler açıldı.

Hemen hemen her şehre hava alanı yapıldı.

Hastanelerde MR geldi.

Ambulans zibil gibi oldu. Üzerine paletlisi geldi. Yurtdışından hasta getirilir oldu.

Buzdolabı geldiği gibi çift kapılısı var şimdi evlerde. Hem de No frost. İlaveten her evde derin dondurucu var.

Traktör arttı.

Elektriksiz ev yok. Sarı lambalardan kurtuldu. LED ampuller yaygın. Elektrik kesintisi zaten yok. Mumlar artık doğum günlerinin vazgeçilmezi oldu.

Emekliye ilaveten iki bayram ikramiyesi geldi. Promosyon verilir oldu.

Doğal gaz çıkarıldı. Bir yıl boyunca sıcak su ve mutfak bedava oldu.

Yüksek hızlı tren geldi. Hangi şehre gelmişse bir süre bedava binildi.

65'lilere toplu taşıma ücretsiz oldu. Dün otobüse binmeye 65'liler otobüsten inmez oldu.

Pırıl pırıl WC'ler herkese ücretsiz oldu. Eskiden küçüğe ayrı, büyüğe ayrı tarife uygulanırdı.

Çocuklarımız yeterli puanı alamasa bile üniversite tercihi yapabiliyor ve okuyabiliyor. Dün okur yazar oranımız çok idi. Bugün üniversiteli mezunumuz daha çok.

Çoğu şehrimize şehir hastanesi açıldı. İnsanımız rahatça muayene olur oldu.

İş garantisi gelince, müteşebbisler kesenin ağzını açtı. Ülkeyi bir baştan öbür başa imar etti. Yol, otoban, köprü, havalimanı, şehir hastanesi yaptı. Haliyle ülke gelişti. Tüm bu hizmetler için devletin kesesinden bir kuruş çıkmadı.

Kur garantili mevduat verilince insanımız yastık altını üstüne çıkardı. Haliyle dövizin beli kırıldı.
Yaşlılık ve dul maaşı, hastaya bakım ücreti verildi. Yaşlı, dul olanlar başkasına muhtaçlıktan kurtuldu.

Emekli sayımız çoğaldı. Asgari emekli ücreti belirlenerek emekliler arasındaki ayrım kaldırıldı.

Hastanelerde muayene ücreti ödemeden rahat muayene olunur oldu. Bıçak parası tarih oldu. İlacı istediğin yerden alabiliyorsun.

Belediyeler taziyelere otobüs verdi. Etli ekmek götürdü.

Hasılı say say bitmez. İnsanın nereden nereye diyesi geliyor.

Tüm bunları yeni nesil bilmez. Yeni olmayan neslin bir kısmı da unuttu. Ama yine de hatırı sayılır unutmayan insanımız var. Öyle ya yapılan iyilik unutulur mu?

Bu arada bu yapılanların ve olanların bir kısmı öncesinde varmış. Sahipleniliyormuş. Elbette sahiplenilecek. Çünkü devlette devamlılık ve sahiplenme esastır. 

19 Şubat 2025 Çarşamba

İncinenler İncitmeyi Öğrendi

Gördüm, işittim, gözlemledim ve tecrübe edindim. Yaşarsam daha neler göreceğim hiç kestiremiyorum:

Bir zamanların;

Mağdurları mağrur oldu.

Müstazafları müstekbir oldu.

İncinenleri, incitir oldu.

Mazlumları zalim oldu.

Ayıplayanları ayıplanır oldu.

Eleştirenler eleştiriye gelmez oldu.

Hakaret edilenleri hakaret eder oldu.

Sesi kısık çıkanları, sesi gür çıkar oldu.

Dışlananları dışlar oldu.

İtilip kakılanları itip kakar oldu.

Had bildirilenleri had bildirir oldu.

Ne olur bizi bir dinleyin ve anlayın diye yalvar yakar olanları dinlemez ve anlamaz oldu.

Bahane ve gerekçe üretenler gibi mazeret üretir oldu.

Korku verenleri gibi korku verir oldu.

Çelişenler gibi çelişen oldu.

U dönüşü yapanlar gibi U dönüşü yapar oldu.

Zikzak çizenler gibi zikzak çizer oldu.

Her şeyi ağzına yüzüne bulaştıranlar gibi ağzına yüzüne bulaştırır oldu.

Köşeyi dönenleri gibi köşeyi döner oldu.

Ne oldum delileri gibi ne oldum budalası oldu.

Büyük laf edenler gibi büyük laf eder oldu...

Görünen o ki bir zamanların incinenleri, incine incine incitmeyi öğrendi ve bir zamanların incitenlerini öğretmeni kabul etti ve incitir oldu. İncitmeyi de gördüğüm kadarıyla seviyor.

Bu arada başta incitme olmak üzere her alanda boynuz kulağı geçti. Selefleri ellerine su dökemez. Bu konudaki rekorlarını kimse egale edemez.

Hasılı, bir zamanların dürüstlerinin dürüstlükleri yokluktanmış. Her şey imkan ele geçinceye kadarmış. Hepsi, birer kıskançlıkmış, hazımsızlıkmış. Siz çok demlendiniz. Biraz da biz demlenelim demekmiş.

Ne diyelim, ruhuna Fatiha!