16 Ocak 2024 Salı

Sonuçları Değil, Sebepleri Konuşmak Lazım

Bu ülkede kadına şiddet olur, kadın cinayeti işlenir. Sonuç tartışılır. Nedense bir türlü şiddet ve cinayete sebep olan saikler üzerinde durulmaz. Halbuki kadına şiddet ve kadın cinayetleri giden yolların ortadan kaldırılması lazım.

Kadına şiddet ve kadın cinayetinde böyleyiz de terör konusunda nasılız? Maalesef aynıyız. Yani sebepleri değil, sonuçları tartışırız.

Ne zaman bir şehit haberi gelse meydanlara iner, miting yapar, terörü lanetler, protesto yürüyüşü yaparız. Şehitlerin kanı yerde kalmayacak deriz. Terör yuvalarına operasyon üzerine operasyon yaparız. 

Tamam, bunlar yapılsın. Terörle mücadele edilsin. 

Halbuki terör sözün bittiği yerdir. Vurarak, kırarak, Bağırıp çağırarak terör bitmez.

Hep aynı bildik yöntemleri kullanarak da terör bitmez. 

İnsanın akıl ve havsalası almıyor. Kırk yılı aşkın bir zaman bir ülkede terör devam eder mi? Bizim ülkemizde devam ediyor maalesef. Üstelik terörü azaltıp yok edemediğimiz gibi terör örgütü daha da büyüdü. Yarın Suriye'de bir devlet kurulur da bize komşu olursa hiç şaşırmam. Çünkü nicedir bunun çalışması yapılıyor.

Terörün nicedir sessizliğe bürünmesi de terör örgütünün tüm güçlerini Suriye'ye kaydırmasından ibarettir. Biz ise terörün sessizliğinden terörü bitirdik, şu kadar terörist kaldı, ayakkabı numaralarına varıncaya kadar teröristleri biliyoruz diye hava attık durduk.

Terör bir sonuçtur. Terörün akıttığı kan geri gelmez. Buna rağmen biz hep sonucu konuşuruz. Halbuki teröre giden yolları konuşmamız lazım. Çünkü terör örgütü mevcut örgüt yapısını koruyarak ve örgüte yeni ve taze eleman kazandırmak suretiyle hayatiyetine devam ediyor. Üstelik daha da büyüyor.

Bu konuda neler yapılabilir? Şu sorulara cevap bularak mesafe kat edebiliriz.

Terörü doğuran sebepler nelerdir? Terör örgütüne hangi toplumsal gruptan insanlar katılıyor? Niçin aynı bölge ve ırktan insanlar terör örgütüne katılıyor? Terör örgütüne katılanlar daha çok genç işsizlerden mi oluşuyor? Örgüte yeni eleman kazandırmak amacıyla terör örgütü gençlere neler vadediyor?

Devletin istihbaratı belli bölgelerde terör propagandası yaparken istihbarat bundan haberdar mı? Haberdar ise be gibi önlemler almaktadır?

Terör örgütüne hangi ülkeler destek veriyor?

Bu sorulara cevap bulabilir, bu cevaplara göre önlemler alabilirsek, terörü minimuma indirebiliriz.

Kısaca terörü doğuran alanlarda hiç boşluk bırakmamak lazım. Çünkü tabiat boşluk kabul etmez. Bizim boş bıraktığımız yer, kişi ve alanları birileri bir şekil doldurur. Ondan sonra da terörle uğraşır durur ve ömrümüzü bitiririz.

Takım ve Siyaset

Milletimizin içerisinde bir futbol takımı tutmayan yok gibidir. Varsa da bir elin parmaklarını geçmez. Hatta çoğunluğun tuttuğu iki takımı vardır. Biri yaşadığı şehrinin takımı. Diğeri de dört büyükler dediğimiz GS, FB, BJK ve Trabzon.

İki takım tutanların ekseriyetinin ilk takımı dört büyüklerdir. Çünkü dört büyükler her yıl şampiyonluğa oynar. Şehirlerinin takımı ise düşmemeye oynayan takımdır. Dört büyük dışındaki takımların pek bir istikrarı yok. Bir bakarsın üst sıralarda. Bir yıl orta sıralarda. Sonra bir bakmışsın düşme potasına girmiş. Bazı il takımları var ki asansör takım görevi yapar. Süper lige çıkar, ertesi yıl küme düşer. İner iner, çıkar.

Takım tutan futbolseverlerin, takımları şampiyon da olsa ligi ortada da tamamlasa ligden düşse de takımları hiç iyi oynamasa bile tuttukları takım değişmez. Çünkü takım tutma küçüklükten kalmadır. Kimi tuttuğu takımın fanatiğidir. Hiç maçını kaçırmaz kimi maç ve skor takip eder kimi destek için stadyuma gider kimi TV'den izler. Hangi şekil olursa olsun bu takım tutma, aşağı yukarı ölünceye kadar devam eder ve tutulan takım kolay kolay değiştirilmez.

Takım konusunda tutumumuz böyle iken buna benzer bir başka yönümüz daha var. O da siyasi parti tutma yönümüz. Bir ailede, ailenin fertleri farklı farklı takımları tutabiliyorken iş siyasi parti tutmaya gelince, ailecek bir partiye yöneliyoruz. Bir partiyi tutma geleneğimiz aileden çocuklarına tevarüs ediyor dense yeridir. Yedi kuşak solcu, sağcı, milliyetçi, İslamcı vs. Kısaca takım tutar gibi siyasi parti ve liderini tutuyoruz.

Tuttuğu takım iyi oynasa da kötü oynasa da insanımızın küçüklüğünden kalma bu tutkusu anlaşılabilir ama takım tutar gibi siyasi parti tutmak olacak şey değil. Biri adı üzerinde oyun. Siyasi parti ise ülke yönetimini teslim etmek demektir. Bir parti güven veriyor, ülkeye hizmet ediyorsa insanımız aynı siyasi çizgisini devam ettirsin. Yok, desteklenen parti ağzına yüzüne bulaştırıyorsa bu benim partimdir, başka partiye ölsem oy vermem demek anlaşılır gibi değil. Halbuki asıl olan iyi hizmet edecek olanı iktidara taşımak ve iktidarda tutmaktır. Beceremeyeni indirmek, güven vermeyeni, alternatif olamayanı terk etmektir.

Son yıllarda takım tutar gibi siyasi parti tutma ve destekleme biraz değişmeye başladı. Yedi göbek sağcı, İslamcı ve milliyetçi sola oy veriyorken, solcu, laik ve seküler olanlar ise sağ, İslamcı ve milliyetçi partilere yönelmeye başladı. Aslında bu durum siyasi partilere ayağınızı denk alın. Benim oyumu, benim şehrimi çantada keklik görme demektir.

Fakat gel gör ki bir partiyi tuttuğu ve desteklediği halde başka partiye yönelenler son yıllarda hiç olmadığı kadar ayıplanır oldu. Kim siyasi çizgisini değiştiriyorsa mahallesi tarafından dönek olarak görülüyor, ayıplanıyor, dışlanıyor, yoldan çıkmış kabul ediliyor, mesafe konuyor, düşman gibi görülüyor.

İsteniyor ki herkes aileden ne ise o siyasi yelpazede yer alsın. Yani kendi partilerini desteklemeye devam etsin. Gerekirse ülkeyi batırsın. Hiç problem değil onlar için.

Burada şunu da söylemek lazım. Daha önce başka yelpazede olanlar siyasi partilerini bırakıp başka siyasi partiyi desteklemeye başlayınca, bunlar ayıplanmadığı gibi hidayete etmiş muamelesi görüyor. Dünkü düşman mahallenin çocukları bir bakmışsın kanka oluvermiş.

Kısaca takım tutar gibi siyasi parti tutma anlayışımızdan, kendimizi buna mecbur hissetmekten vazgeçmemiz lazım. Siyasi partiler başarı için zıt kutuplarla bir araya gelebiliyorsa seçmen niçin farklı partilere yönelmesin, öyle değil mi? Demokrasinin gelişmesi, siyasi partilerin kendilerine çekidüzen vermesi için seçmenlerin zıt partiler arasında gezinmesinde yarar görüyorum.

13 Ocak 2024 Cumartesi

Terör Biterse Ne Olur?

Bitmedi gitti şu terör. Bu ülkede terör biterse, şehit cenazeleri gelmese, şehit ateşi evlere düşmese ne iyi olur değil mi?

Hem iyi olur hem olmaz.

Niçin?

İyi olur. Çünkü millet önüne bakar. Kimsenin canı yanmaz.

İyi olmaz sözünüzü anlamadım.

İyi olmaz. Çünkü bu ülkede terör olursa herkes kendi gerçek gündemine dönecek. Bu da birilerinin işine gelmez.

Niçin? Herkesin gündemi ne ki?

Herkesin gündemi ekonomidir, enflasyondur, hayat pahalılığıdır, geçim derdidir.

Terör olmazsa halk kendi gündemine yönelecek. Ne olacak benim bu halim. Bu gidişat nereye diyecek. Tencere, tava, mutfak diyecek.

Yine desin. Diyor da zaten.

Demeye diyor ama işin içine terör girince ekonomi ikinci plana itilir. Terörle mücadele ön plana çıkar. Geçim derdinin yerini terör korkusu alır. Teröre öncelik verilir. Seçimlerde tencere, tava değil, terör etkili olur. Sayesinde saflar sıklaştırılır. Milliyetçi oylar tavan yapar. Teröre destek verenlerle terörle mücadele edenler arasında bir seçim olur. Sonuçta sandıkta kazananlar da terörle mücadele edenler olur.

Ya geçim derdi?

Geçim derdi ötelenir. Çünkü terör kadar sandıkta etkili olmaz.

Bu dediklerinde samimi misin?

Hiç olmadığı kadar.

Hayret!

Terörün her seçim öncesi azmasının sebebini hiç düşündün mü?

Hayır, düşünmedim.

Sahi niçin seçim öncesi terör örgütü harekete geçer?

Terör seçim sonuçlarını etkilesin diye. Terör sesini duyurdukça reklamını yapar, gücünü gösterir. Beni unutmayım, ben buradayım. Ben bir gücüm mesajı verir. İç siyaset de bundan beslenir ve etkilenir.

Bildik oyun sahnede diyorsun.

Aynen öyle. Bu, bugüne kadar hep böyle olmuştur. Unutma ki terörle seçmen terbiye edilir her daim.