9 Ocak 2024 Salı

Seçim Sathı Mailine Girilirken *

Türkiye 2024 Mart mahalli seçimlerine hazırlanıyor. Daha doğrusu siyasiler hazırlanıyor. 

Bir beş yıl şehrini seçecek adaylar açıklanmaya başlandı. Seçime üç aydan daha az bir süre kalmasına rağmen adayları belli olmayan şehirler var.

Seçim startı verilmediğinden midir yoksa seçmen pek önemsemediğinden midir ya da seçmenin seçimden önce başka dert ve öncelikleri olduğundan mıdır, piyasada bir seçim havası yok. Halihazırda eskiye oranla bir gerilim de söz konusu değil. 

Umulur ki;

Gerilimsiz, stresi yüksek olmayan bir seçim olur.

İddialar, iftiralar, algılar, töhmetler, belde aşağı vurmalar havada uçuşmaz.

Centilmence bir seçim olur.

Adaylar eşit şartlarda yarışır.

Seçim hayat memat meselesine getirilmez.

İdeolojik değil, hizmet anlayışlı ve şehir yönetiminin ön plana çıkarıldığı bir propaganda dönemi geçirilir.

Din, milliyetçilik, Atatürk seçim malzemesi yapılmaz.

Önceki seçimlerde olduğu gibi beka meselesine indirgenmez.

Seçmeni ikna edenin kazanacağı bir seçim olur.

Dün camiye gitmeyen siyasi, seçim sathı mailine girildiği zaman soluğu camide almaz. Cemaatle namaza başlamaz.

Rakiplerine karşı edebi ve nezaketi elden bırakmaz. 

Seçimi kazanmak için her yolu mubah görmez.

Hiçbir aday uçuk kaçık vaatlerde bulunmaz. Makul, ülkenin ve şehrin yararına vaatlerde bulunur.

Seçim ekonomisi uygulanmaz.

Korku siyaseti yapılmaz.

İyi olanın, şehrin hayrına olan adayın kazanması temenni edilir.

Memleket için elzem olan şeylerin yerine getirilmesi seçim dolayısıyla ötelenmez.

Seviyeli bir rekabet ortamı olur.

Kazanan ve kaybedenden ziyade şehrin ve şehir insanının kazanması temenni edilir.

Adaylar ve siyasiler birbirini düşman gibi görmez.

Seçmen kutuplaştırılmaz.

Herkes seçim sonucuna ve seçmenin sandıkta verdiği karar ve tercihe saygı duyar.

Az mitingle, gürültüsüz, trafiği kilitlemeyen, çevreyi kirletmeyen, az masraflı, insanımızı rahatsız etmeyen sessiz bir seçim dönemi geçirilir. Kimsenin huzuru bozulmaz.

Sonuçta kazanan şehir, şehir insanı ve ülke olur.

*12/01/2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

8 Ocak 2024 Pazartesi

Gizemini Korumaya Devam Ediyor

Herkes onu 90'lı yıllarda iç işleri bakanı olduğunda tanıdı. Döneminde faili meçhuller ayyuka çıktı. Adı üzerinde faili meçhul kaldı. Çünkü faili meçhul demek bu işin faili ya da failleri bilinmeyecek demektir.

Bakanlığı döneminde 28 Şubat sürecine giderken cesur çıkışları askerler tarafından pek tasvip edilmedi. Yağlı kazığa oturtulmakla tehdit edildi.

Partisi koalisyondan düştükten ve ülke 28 Şubat sürecini ağır bir şekilde yaşadıktan sonra kendisini, ülkenin yıllar yılı teslim edileceği yenilikçi hareketin içinde buldu. Partinin kuruluş aşamasında bir süre bulundu. Sonra ben bu işte yokum diyerek yeni hareketin içinden ayrıldı. 

Soluğu milliyetçi bir partide aldı. O partinin genel başkan yardımcılığına kadar yükseldi. Vekillikler yaptı.

Sonra partisinde genel başkanlığa oynadı. İzin verilmeyince, bir grup arkadaşıyla ayrılarak ayrı bir parti kurdu.

Eşi hakkında ön plana çıkmış bir bilgi yok ise de devrimci biri olduğu belirtiliyor. Zaman zaman milliyetçi, muhafazakar, merkez sağcı olduğunu ifade etmekten kaçınmıyor. Ailesinde solcuların olduğunu bile söyledi. Demek istiyor ki ben dört eğilimim. Her dalda oynarım. Rolüm ne ise onu en güzel şekilde oynarım.

Son kurduğu partiye gelirsek, isteği olmayınca ben oynamıyorum dedi, küstü, köşesine çekildi. Partililer yalvar yakar onu tekrar partinin başında tuttular. Küsmeyi bırakıp partilerin arasına katıldı.

Partisi yeni olmasına rağmen ittifak içinde seçime girerek ilk seçimde yüzde 10 barajını aşacak kadar oy aldı.

2018 seçimlerinde tüm partiler ortak Cumhurbaşkanı adayında anlaşmışken son anda ben de adayım dedi. Partisinin aldığı oydan daha düşük oy aldı. Haliyle yenilikçi hareketin liderine yeni bir seçim kazandırdı.

2023 seçimlerinde ittifaka ait partiler bir aday üzerinde yoğunlaşırken olmaz deyip masayı devirdi. İki gün sonra tamam dediğiniz olsun diye tekrar geri geldi.

Masayı devirmesi partisine pahalıya patladı. Anketlerde yüzde 18'lerde görünen partisi yüzde dokuz civarında oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimini de en zayıf anında rakip bildiği aday kazandı. 

Şimdilerde ne mi yapıyor? Kendisine verilen rol, misyon ne ise onu yapıyor. Kendi eliyle kurduğu partisini dağıtmakla meşgul. İstifa eden edene. Ona göre bu istifalarda, partisine karşı bir operasyon yapılıyor. Operasyon var mı, yok mu bilinmez ama görünen o ki partisine operasyonu kendisi çekiyor. 

2024 mahalli seçimlere, ittifakı bozduğu için her ilde aday göstermeyi hedefliyor. Bu tavrı bile kime hizmet ettiğini, rolünün ne olduğunu ortaya koyuyor. 

Belli ki parti parti gezmesi, ittifaka girip çıkması, her ilde kendi adaylarıyla seçimlere hazırlanması, oynadığı oyunun bir parçası.

Partisini dağıtmaya ve yok etmeye çalışması da kendisine parti kurduran üst aklın, tamam görevini tamamladın. Artık misyonun bitti. Kurduğun partiyi bitir dediğine işaret ediyor. 

Bakalım, siyaset sahnesinde daha kendisinden ne göreceğiz? Partisi kalacak mı yoksa kendi eliyle intihar mı ettirecek? Bekleyip göreceğiz bu gizemli siyasetçinin gizemlerini. 

Kiralar Maaşı Geçmişse

Ağır bir enflasyonist dönemden geçtiğimiz herkesin malumu.

Bakmayın kimsenin pek dile getirmediğine. Çünkü kim hayat pahalılığından dert yansa savunmacı ve tuzu kuru kesim yaylım ateşine tutuyor. Bu yüzden aldığı yetmemesine rağmen kimse ekonomiye dair bir söz söylemiyor. Çünkü zaten başı belada iken kimse başına ikinci bir bela almak istemiyor. 

Kimileri bu enflasyonlu hayatta paraya para demezken ve köşe olurken özellikle evi kira olanlar, enflasyonun altında ezilmeyecek bir maaş almayanlar ve tek maaşlı çalışanlar zor durumda. Bir de emekli olup düşük emekli maaşı alanlar hakeza.

Evi olanlar ya da oturduğu evin kirası düşük olanlar belki bir şekil geçinebilirler ama uçuk kaçık fiyatlarla kirada oturanların bu dönemde geçinebilmesi mümkün değil.

Allah bu devirde kimseyi kiracı yapmasın. Çünkü elan Türkiye Cumhuriyetinin hiçbir döneminde görülmemiş bir kira sorunu var. Tarihte belki de ilk defa kiralar, çoğu kimsenin maaşını geçmiş durumda. 

Vatandaş bu kirayı ödeyebilmek için aldığı maaşının üzerine ilaveten vermesi gerekecek ya da bir evde karı, koca, çocuk kim varsa hepsi çalışmak zorunda kalacak. Üzerine ilave koyarak bu kirada ne kadar oturulur? Çünkü hazıra dağ dayanmaz. 

Kiraların önüne geçmek için devlet kira artış oranını belirliyor ama buna uyan kaç kişi? Bunun da çözüm olmadığı görülüyor. Hiçbir kiracı ev sahibiyle papaz olmak istemiyor. Ya yüksek kiraya tamam diyor ya da ev arayışına giriyor ama ev bulamıyor. Ev sahibiyle kira yüzünden mahkemelik planların sayısı az değil.

Kira artışını önüne geçmenin yolu, ihtiyaçtan fazla kiralık evin olması gerekir. Bu hayat pahalılığında yeni evler üretmek de mümkün değil. Çünkü konut maliyetleri cep yakıyor. Ucuz konut devri geçti.

Bu durumda geriye evi kira olanlara kira yardımı yapmak kalıyor. Sosyal devlet olmanın gereği olarak devlet maaşın üzerinde kirada oturanlara kira yardımı yapabilir. Şu durumda başka da yol yok görünüyor. 

 Devlet kira yardımının altından kalkamaz denirse ki kalkamaz. Bu durumda evi kira olan kişiler için devlet TOKİ vasıtasıyla konut üretmesi gerekir. Kiracı da kira öder gibi karşılığını kiracıdan alır. Böyle böyle kiracıların ev sahibi olması sağlanabilir.

Her ne yol olursa devlet kiralara bir çözüm bulmalıdır. Çünkü zorluklar vatandaşı, hayatı boyunca yapmayacağı yollara sürükleyebilir. Bunu da kimse istemez.