4 Ocak 2024 Perşembe

Piyasa ENAG iken Maaşlar TÜİK Diyor

Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre 2023 Türkiye enflasyon oranı yüzde 127 iken bu oran TÜİK’te yüzde 65 bulundu.

Bir matematik bölümü olan istatistik 62 puan birden şaşar mı? Mevzubahis olan bu ülke ise şaşar ve normal kabul edilir. Buna alıştık. Daha doğrusu alıştırıldık.

TÜİK enflasyonuna göre ülke olarak çift haneli enflasyonu yaşıyoruz. ENAG’a göre ise üç haneli yani hiper enflasyonu yaşıyoruz.

Resmiyette TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisi baz alınsa da piyasa ENAG’ın açıkladığı enflasyonu yaşıyor. Bir örnek vermem gerekirse, 2020 Ocağının dördünde yaptığım paylaşıma göre daha önce Konya’da 1,10 kuruşa satılan 250 gram ekmek, 200 grama indirilerek 1,20 kuruştan satılmaya başlanmış. Bugün Konya’da 4 Ocak itibariyle 200 gram ekmek, 7.00 TL’dir. Yakında yeni bir fiyat ayarlaması daha yapılırsa hiç şaşırmam. Aradan üç yıl geçmiş. 1,10 TL neresi, 7 lira neresi? Üç yılda enflasyon oranının yüksekliğini bu fark bile ortaya koyuyor. Ki ekmek zammı fırıncıların bir araya gelip yükselttiği bir ürün değil. İşin içinde belediye ve valilik onayı da gerekli. Siz serbest piyasada firmaların yaptığı ürünlere bu süreçte yaptığı zammı kıyaslayın.

Hasılı adı konmamış, farklı rakamların uçuştuğu bol rakamlı bir enflasyon hayatı yaşıyoruz.

Bu enflasyonlu süreçte en fazla mağdur olan kesim kimdir? Bu soruya verilecek cevabın işçi, memur ve emekli kesim olduğu aşikardır. Kısaca bordro mahkumları mağdur oluyor. Çünkü bu kesimin maaş artışları TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre belirleniyor. Verilen zam enflasyonun altında kalınca da altı ay sonra geriye dönük ödeme alıyor. Yani sabit gelirli altı ay boyunca enflasyonun altında kalıyor. Altı ay sonra yeni bir zam alıyor gibi enflasyon farkını alıyor. Bunun adı da işçi ve memurun enflasyona ezdirilmemesi oluyor. Kısaca sabit gelirli piyasada hiper enflasyonlu bir hayatı yaşıyor. Kağıt üzerindeki enflasyon verisinin farkını ise 6 ay gecikmeli alıyor. Yani ENAG enflasyonunu yaşıyor. TÜİK enflasyonuna göre zam ve enflasyon farkı ile yetiniyor.

İşletme, işyeri, küçük ve büyük esnaf ise enflasyondan etkilenmiyor. Bu kesim maliyetler arttıkça, sattığı ürünün etiketi değiştikçe değiştiriyor. Asgari ücrete zam mı geldi. Çalıştırdığı işçinin maliyetini ekliyor. Elektrik, su ve doğal gaza zam mı geldi. Etiketlere ekliyor. Hatta piyasanın bu oynaklığından ve puslu havasından hareketle maliyet artışlarını aynı anda eklediği gibi daha da fazlasına satabiliyor. Kısaca işletme ve işyerleri kazandıkları kârdan zarar bile etmiyor.

Burada etkilenen kesimin ne uzayıp ne de kısalan sabit gelirli olduğu aşikar. İşçi, memur ve emekli enflasyonun altında eziliyor. TÜİK verilerine göre zam ve enflasyon farkı alan sabit gelirlinin sesinin çıkmadığına bakmayın. Eli mahkum verileni almaya.

Yalnız işçi ve memur yetkililerden şunu istiyor. Yıllık TÜİK enflasyonu kadar her şeye tepeden tırnağa zam gelmesine dünden razı. Çünkü piyasa ENAG derken zam ve maaşların TÜİK olması hakkaniyetle bağdaşmaz.

Enflasyonda Dürüst Olmanın Yolu

Aralık 2023 enflasyon rakamları açıklandığına göre memurun 2024 Ocak ayında alacağı zam oranı belli oldu.

Buna göre memur ve memur emeklisi % 49,25 zam alacak. Bu zammın yüzde 15’i toplu sözleşmede memura taahhüt edilen zam. 29,78 oranındaki zam ise altı aylık enflasyon farkından kaynaklanan bir zam.

Ocak 2024 memur zammından dikkatimi çeken, yüzde otuza yakın bir enflasyon farkı. Güya hükümet 2023 Temmuzunda yüzde 6 zam vermişti. Enflasyon yüzde altıyı geçerse enflasyon farkını vereceğim demişti. Altı aylık enflasyon ise 7, 8, 10 değil, yüzde 37,57 çıkmış. Bu demektir ki yüzde altı aylık enflasyon öngörüsü zammın bir iki puan yukarısı değil, 30 puan birden şaşmış.

Otuz puan birden şaşma bu ülkede bir politika haline geldi. 2023 Ocak-Haziran enflasyonu da bundan farklı değildi. Memur, Temmuz ayında da taahhüt edilen zam oranından kat kat yüksek enflasyon farkı almıştı.

Verilen zam oranından kat kat yüksek enflasyon farkı;

Ya bu işi bilmediğimizin göstergesi.

Ya 6 ay sonramızı göremediğimizin göstergesi.

Ya da çıkacak enflasyonu bilmelerine rağmen düşük zam vererek memurun hakkını altı ay gecikmeli vermek politikası güdülüyor.

Sanırım hepsi doğru da en doğrusu da en son madde olsa gerek. Altı ay sonrasını göremeyen kişilerin, iki-üç yıllık planları ne derece isabet eder, varın siz düşünün.

Burada memur zammı enflasyonun altında kaldı. İşçi ve memur bu enflasyonun altında kaldı falan demeyeceğim. Çünkü işin burasında değilim.

Benim garibime giden, plansızlığımızın paçamızdan akması. Bunu da geçtim. Memurun hakkı olan enflasyon farkını ne kadar geç verirsem hesabı yapmak hiç hoş değil. Sonra da işçi ve memurumuzu bugüne kadar enflasyona ezdirmedik, yine ezdirmeyeceğiz demeleri ayrı bir garabet. Gözünün içine baka baka bunu söylemek bir devlet politikasına yaraşmaz.

Gördüğünüz gibi birileri enflasyonu tutturma konusunda plansız ve öngörüsüz olabilir. Yalnız bu demek değildir ki her alanda plansızlar. Memura enflasyon öngörüsünü gösterip bu hedefe göre zam yapanlar, memurun enflasyon farkını altı ay öteleme planları tıkırında işliyor.

Böyle yapacaklarına, enflasyonla mücadele yapıyoruz. Bu mücadele için memur ve işçilerimiz dahil herkes taşın altına elini koyacak. Kimseye zam yapmayacağız ya da zam yapıp enflasyon farkı vermeyeceğiz. Bu süreçte işçi ve memur enflasyona ezilecek ama bunu ileride telafi edeceğiz deseler, işçi ve memuruna karşı daha dürüst davranmış olurlar.

İşçi ve memura dürüst davranacaklarsa bunun yolu, verilen zam enflasyonun altında kaldığı andan itibaren eşel mobil sistemini uygulamaktır. Yani enflasyon farkını ödemek için bir altı ay beklemek değil, enflasyon oranı zam oranını geçtiği ayın, izleyen ayında işçi ve memura enflasyon farkını ödemektir. Bunu yapmayacaksanız bari işçi ve memuru enflasyona ezdirmedik demeyin. Çünkü böyle diyerek gülünç duruma düşüyorsunuz.

Bir diğer husus TÜİK’in enflasyonuyla ENAG’ın enflasyon ölçümünde uçurum var. TÜİK enflasyonu % 65 iken ENAG’ınki % 127’dir. Şayet TÜİK’inki doğru ise ENAG hakkında vatandaşı yanıltmaktan işlem yapın.

Her ne olursa olsun, bu ülkeye karşı dürüst olun dürüst.

Enflasyon Şampiyonu Ülke

2023 Aralık ayı enflasyon rakamları açıklandıktan sonra  diğer ülkelerle Türkiye enflasyonunu kıyaslayan bir liste sosyal medyada paylaşıldı. Kıyasın aslı var veya yok bilmiyorum. Daha doğrusu sosyal medya paylaşımlarına temkinli yaklaşıyorum. Çünkü bu platformlar çoğu zaman bir konuda algı oluşturmak için kullanılıyor. Eğer bu paylaşımın aslı yoksa kamuoyunu yanlış yönlendirdiklerinden dolayı servis edenler hakkında işlem başlatılması gerekir. En azından ilgili kurum ya da kuruluşların, bu paylaşımın gerçekliği yoktur. Diğer ülkelerin enflasyon oranlarının doğrusu şu demelidir. Şayet paylaşımın adlı varsa oturup bir düşünmek gerekir. 

Önce listeye bir bakalım. Bu paylaşıma göre Türkiye enflasyonunun yıllık bazda 64,8 olduğunu hepimiz zaten biliyoruz. Çünkü TÜİK'in açıkladığı oran bu. ENAG ise 127,21 çıkarmış. Kamuoyu ENAG'ın rakamlarını doğru kabul etse de geçerli olan TÜİK'in rakamı. 

Listede yer verilen 20 ülkenin (Rusya, Hindistan, Bulgaristan, Ukrayna, Norveç, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya, Kanada, Amerika, İspanya, Yunanistan, Japonya, Hollanda, Belçika, İsviçre, Portekiz, İtalya, Çin) enflasyonuna bakalım. Hepsi toplanmış. 20 ülkenin toplam enflasyonu 63,9 çıkmış. Ülke olarak 20 ülkenin toplam enflasyonuna 0.9 puan fark atmışız.

20 ülkeyi geçtim. 2 senedir savaş yapan Rusya ile Ukrayna'nın enflasyonu dikkatimi çekti. Rusya 7,5 oranla 20 ülkenin başında yer alırken, Ukrayna ise 5,1 oranla 4. sırada yer alıyor. 

Rusya'nın enflasyonda başı çekmesi anlaşılır. Çünkü iki yıldır savaş yapıyor. Ukrayna hakeza. Ülkesi savaş mahalli. 

Normal şartlarda bu iki ülkenin enflasyonunun fırlaması lazım. Ama gel gör ki ikisinin toplamı 12,6 görünüyor.

Bizim ülkeye ne oluyor? Rusya'yı da Ukrayna'yı da diğer geriye kalan 18 ülkeyi de sollayıp geçmiş. Üstüne hepsinin toplamına fark atmış. Gören de Türkiye bir savaş hali yaşıyor sanır. Hoş, savaş hali yalatan ülkelerin enflasyonu da ortada.

Bu durumda ya bizim ülkede bir sorun var ya da diğer ülkelerde bir sorun var. 20 ülkenin hepsi yanlış yapamayacağına göre sorun bizim ülkemizde görünüyor.

Sorunu görsek gam yemeyeceğim. En azından niye böyle olduk diye oturup bir düşünürüz. Bu yüksek enflasyonu düşürmek için çaba gösteririz. Böyle yapmadık. Kaç yıldır;

"Yanı başımızda Rusya-Ukrayna savaşı var" dedik. "Covid 19'un etkileri. Tüm dünyada böyle" dedik. "Tüm dünyada küresel bir kriz var" dedik. "Biz yine başka ülkelere göre iyiyiz. Bizde en azından ürün var" dedik. "Avrupa'daki ürün fiyatlarını TL'ye çevirerek bizde yine ucuz" dedik. "Dış güçler ekonomimize operasyon çekiyor" dedik. "Biz pandemide esnafa yardım ettik" dedik. "Biz enerjiyi dışarıdan alıyoruz" dedik...

Hasılı dedik oğlu dedik. Hem de milletin gözünün içine baka baka. 

Sanki pandemi bir bizde vardı? Sanki pandemide bir biz yardım ettik?  Sanki enerjiyi dışarıdan ithal eden bir ülke biziz? Sanki küresel ekonomi bir bizi vurdu?

Hülasa, tablo ortada. Enflasyon şampiyonuz. Başkası, bizim bu zam şampiyonluğumuza bakarak nasıl yaşadığımıza şaşırıyordur. Üstelik gereksiz yere arkasına sığındığımız mazeret, gerekçe ve bahanelerimizle daha da bir rezil olduk.

Aslında bir konuda mazeret uydurmak, başka gerekçelerin arkasına sığınmak, gerçekleri örtmenin, kısaca yalanın bir başka versiyonudur.

Kimse kusura bakmasın, 20 ülkeye fark attığımız bu yüksek enflasyon; beceriksizliğimizin, zamanında tedbir almayışımızın, nasla oynamamızın, yanlış politikamızın, bu yanlış politikada ısrar edişimizin, problemi yok kabul edişimizin, üç beş oy uğruna seçim ekonomisi uygulamamızın, olur olmaz her şeye müdahale edişimizin, emaneti ehline vermeyişimizin, ekonomide macera aramamızın, ben yaptım oldu dememizin, Merkez Bankası rezervlerini bir hiç uğruna çarçur etmemizin bir sonucudur.

Ezcümle deyin ki ağzımıza yüzümüze bulaştırdık. Kabulümüzdür. Çünkü bu da bir erdemdir.