23 Eylül 2023 Cumartesi

Evliliklerin Sözle Sona Erdirilmesi *

Yıl 2023. Günlerden cuma. Kenar semtlerden bir camide cuma kılıyorum. Görevli Mevlidi Nebi haftasına dair bir hutbe okudu. Bitiminde hutbeden inmeden, üzücü bir konuya değineceğini çünkü mahallemizde çoğaldı iyice dedi. Bir kişi nicedir yanına gelip derdini anlatıyormuş. Yok mu bunun bir çözümü diyormuş. Bu kişi üç defa hanımına boş ol demiş. Bu kişiyi müftülüğe gönderdiğini, derdini onlara anlat dediğini söyledi. Devamında bunun şakası yok. Aynı mekanda ardı arkasına üç defa boş ol denmişse, bu evliliğin bir bağının gidip ikisinin kaldığını, şayet farklı mekanlarda üç defa boş ol denmişse, bu evliliğin sona erdiğini, dikkatli olmak gerektiğini üstüne basa basa birkaç defa tekrarladı.

Namazdan sonra imamın boşanmaya dair sözleri aklına yatmayan bir münevverle lafladık. Böyle bir boşanma olur mu, bu adam hangi kafayı taşıyor dedi. Örfü, kültürü, fi tarihinde oluşturulmuş fıkha dair fetvayı, bugüne dair hiç geliştirmeden din diye anlatırsan bir evliliği böyle bitirirsin dedim. Bu nasıl bir din anlayışı ki evlenirken kadına evlenme beyanını soruyorsun. Evliliği bitirirken kanaatini sormuyorsun. Bir evlilik nasıl başlatılıyorsa, onu sona erdirmek de aynı yol ile olur. Üstelik boşanmalarda iki şahit şartı ayette geçiyor. Anayasa Mahkemesi, içeriğine gitmeden birçok Anayasa maddesini usulden bozar. Böyle bir boşanma geçerli olacaksa iki şahit olmadığı için bu boşanma sözünü usulden bozmak ve evliliği devam ettirmek gerek türünden bir şeyler söyledim.

İmamın hutbe dışında değindiği bu konuyu dinleyince bir arkadaşın bir zaman anlattığı benzer bir anekdot aklıma geldi. Yakın bir akrabası "boş ol, boş ol, boş ol" demiş eşine. Söyler söylemez pişmanlık duymuş. Evliliği nasıl devam ettiririm arayışına düşmüş. Kitapları karıştırmış. Hocalar ve müftülüklere giderek çalmadık kapı bırakmamış. Her biri siz boşandınız. Yeniden evlenebilmeniz için eşinizin herhangi bir baskı olmadan gönül rızasıyla bir başkasıyla evlenmesi, o evlilik sona erdikten sonra isterlerse tekrar nikah kıyabilirler denmiş. Birlikteliğe dinde çözüm bulamayınca ne kadın yeniden evlenmiş ne de erkek. Kadın çocuklarıyla birlikte aynı evde kalmış, koca da bir başka evde. Koca eşinin tüm ihtiyaçlarını ve geçimini günlük ve aylık sağlamış. Her gün evin ihtiyaçlarını kapıya kadar getirmiş, eve girmeden kapının önüne bırakıp gitmiş. Bu durum taraflar ölünceye kadar sürmüş.

Aklımda kaldığı kadarıyla durum böyle. Evliliği devam ettirme irade ve beyanına ve hayat boyu süren bir pişmanlığa rağmen geçmişte oluşturulan fıkıh ve onun yılmaz savunucuları, bir evliliğin devamına geçit vermemiş. Resmen evli olmalarına rağmen dinen boşanmış kabul edildikleri için geri kalan ömürlerini kağıt üzerinde evli ama ayrı geçirmişler.

İmamın değindiği ve arkadaşın akrabası üzerinden anlattığının benzeri bu toplumda kaç kişinin başına gelmiş, ne kadarının evliliği devam etmiş ne kadarı ayrılmak zorunda kalmıştır? Her birinizin çevresinde benzer acılı hikayeler vardır. Başka hikayeye gerek yok. Ama bu konuda şunu söylemek isterim:

Evlilik ve boşanmanın dini ve resmisi olmaz. Evlilik iki adayın bir ömür boyu birlikte yaşama iradesini ortaya koyduğu iki taraflı bir sözleşmedir. Gönül rızasına dayanan bu birlikteliği orta yerde kağıt ve kürek olmadan, söz ve beyana dayalı olarak kızgınlık eseri tek taraflı bitirmek evlilik müessesesinin köküne dinamit koymaktır. Tövbe ve pişmanlık kapısı ardına kadar açık iken tek hatasında bir insanı kapının önüne koymak gibidir bu. Müslümanlar hem evlenme hem de boşanmalarda resmi ve dinî ikilemden kurtulmalıdır. Borçlanmalarda bile Allah Bakara süresinde bir sayfa borçlanmanın  ne şekilde olması gerektiğini anlatıyor. Kısaca yazın, yazdırın, iki şahit bulundurun derken evlilik gibi bir müessesenin sözle başlatılıp söyle bitirilmesi fıkha girse bile Allah’ın murat ettiği olmasa gerek. Çünkü evlilik ve boşanmaya göre çok çok basit kalan bir borçlanmayı bile kayıt altına alan Allah, bir toplumun temel taşı olan aileyi korumak ve devam ettirmek için neler murat etmez. Hele pişmanlık iradesi ortaya koyup evliliğini devam ettirmek isteyen kişilere geçmiş fetvaları gerekçe göstererek tüm kapıları kapatıp evliliğiniz bitmiştir demek ne insanidir ne dinidir ne vicdanidir ne çağı okumadır ne İslam’ı asrın idrakine sunmaktır. Tek kelimeyle zulümdür. İnsanımıza bu kötülüğü yapmayalım.

*27/09/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

21 Eylül 2023 Perşembe

Oyunu Ağalar Kurar, Marabalar Oynar *

Bin lira borç verir misin?

Ne zaman vereceksin?

Bir yıl sonra bugün.

Bir yıl sonra benden borcu istetmemen ve  verdiğim 1.000 lirayı 1.300 lira vermen şartıyla buyur.

Niye 1.000 lira değil? Tefeciliğe mi soyundun? Bildiğim kadarıyla buna karşısın. Ne değişti? Bu, haram değil mi?

Sümme hâşâ. Tefecilikten ve haram yemekten Allah'a sığınırım.

O zaman?

Nassın gereğini yapıyorum. Halihazırdaki nass yüzde otuz.

Böyle nass mı olur?

Niye olmasın?

O zaman biraz indirim yapabilir misin?

Yapamam.

Niçin?

Zaten en alt sınırı bu. Bu borcu benden MB politika faizini açıklamadan bir gün önce isteseydin, yüzde 25 olacaktı. O zaman 1.250 ödeyecektin. Mayıs-haziran gibi isteseydin yüzde 8,5 olacaktı. O zaman da 1.085 TL ödeyecektin.

MB ile bunun ne alakası var?

Alakası, nassı bugün MB belirliyor.

Bu nass denilen bir iner, bir çıkar mı?

Normalde inip çıkmaz.

O zaman?

Mevzubahis olan bu ülke ise normal.

Nass ülkeye göre değişir mi? Benim bildiğim nass bir ilkedir.

İlke olmaya ilkedir. Yalnız inandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanmaya başlarsın. Bir şeyi enine boyuna düşünmeden nass nass dersen, dün indirirsin, bugün çıkarırsın. Hoş, dün indirilir bugün çıkarılsaydı en azından Basra bu kadar harap olmazdı. Aylar aylar sürdü iniş.

Böyle oynamanın ceremesini kim çekiyor?

Sen, ben, bizim oğlan. Yani tüketici olan halk. Nass var denerek indirirken de sen çektin, nass buzdolabına kaldırılırken de sen çekeceksin. Ağlarsa, anam ağlar, başkası yalan ağlar misali.

Hani bu faiz hep inecekti, hiç çıkmayacaktı?

Hep inecek, daha da inecek sözü bize pahalıya patladı.

Niçin?

Çünkü enflasyon azdı.

Faizi çıkarınca iyi mi oldu?

İyi olmadı ama çarkı döndürebiliyorsun. Bu durum, hastaya önerilen, yan etkisi ağır ilaç gibi bir şey. Bu ilacı ya içeceksin ya içeceksin.

Önünü arkasını düşünmeden faizle oynayanlar bedel ödemeyecek mi?

Tövbe de.

Niçin?

Çünkü bedeli daima marabalar öder.

Maraba?

Alavere, dalavere. Kürt Memet nöbete misali sen, ben, bizim oğlan. Ötesi yalan. Çünkü kumarı pardon oyunu ağalar kurar, marabalar da oynar. Onlar seyreder, sen de terlersin. Tüm terini versen yine yetmez. Tekrar tekrar hep terleyeceksin. 

*25/09/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

Maydanozgillerden Bir Tür *

Maydanozu severim. Yeter ki yerinde ve kıvamında olsun. Kişinin midesi ve bünyesi götürüyorsa her yemekte maydanoz yemesinde de bir sakınca yok. Yeter ki maydanozu çok yiyorum, ben de oldum bir maydanoz diyerek her şeye maydanoz olmaya kalkmasın.

Maydanoz yiyip yemediğini bilmediğim bir kız öğrencim vardı. Sınıfta her şeye karışırdı. Kızım dur, karışma dediysem de onu her şeye karışmaktan vazgeçiremedim. Hiçbir şeyi beğenmez, her şeye dudak büker, burun kıvırırdı. Sanırsın ki dünyada mükemmel bir kendisi var. Zaman zaman içime, kızım senden başka dünyada iyi biri var mı diye sormak geldiyse de söylemedim. Bir böyle iki böyle. Yine bir şeye karıştığı bir esnada, kızım, maydanozun kıymetini bilmek lazım dedim. Oymuş, sustu. İçine kapandı. Sınıfta ha vardı ha yoktu artık. Çünkü bir daha hiçbir şeye karışmadı. Her şeye karıştığında dersi zehir eden bu kız içine kapanınca, sınıfa bayram havası geldi. Sınıf barış ve huzurun adresi oldu. Öyle zannediyorum, her şeye maydanoz olma sözü onu kendine getirdi. Bu söz okul sonrasında da bir şeye maydanoz olmaya kalkınca, kulağına küpe olarak kalacak. Hep beni hatırlayacak.

İş bu öğrenciyle kalsa iyi. Benim öğrencim olmayan bazılarına, zamanında her şeye maydanoz olma denmemiş olmalı ki onlar büyüyüp serpilmişler. Makam ve mevki sahibi olmuşlar. Bulundukları makamda elan her şeye maydanoz olmaya devam ediyorlar. Haliyle ceremesini de emrinde çalışan amir ve memurlar çekiyor. Halbuki benim bildiğim makam ve mevki sahibi, ben her şeyi iyi bilirim, en iyi yaparım, her şeyden anlarım modunda olmaz. Her bir şeye olur olmaz karışmaz, ağır azam olur. Makamının ağırlığını korur. Oturduğunu, kalktığını bilir. Eksik aramaz, sabırsız olmaz. Herkes gibi dokuz aylık olduğunu hiç aklından çıkarmaz. Dağları ben yarattım demez. Emrindekileri ezmeye kalkmaz. Onlara terör estirmez. 

Günlük, haftalık ve aylık bir planı olur. O plana göre işlerini yürütür. Aksayan yönler olursa, müdahale eder ve sorunu çözer. Sorun olmaz. Çözümün bir parçası olur.

Çözümü parçası veya faktörü olmak isterse, her sabah kalkınca bugün kimi rahatsız edeyim, kimin huzurunu bozayım planı yapmaz. Yapılan planı bozup içine etmez. Gittiği her yere huzur götürür, huzurla döner. Huzuru huzursuzlukta aramaz. İçindeki kavgasını başkasının üzerine boca etmez.

İki kat aşağıda banka oturup ayakkabısını bağlayan birinin kim olduğunu; kimdir, necidir, kimin nesidir diye merak edip git bak gel diye birini göndermez.

Bir araba sesi duyduğu zaman bu arabanın burada ne işi var deyip merakını gidermek için birini göndermez.

Kriterleri belirlenmiş çiçek takdimi yapılacak iki kişiden, kendisinin çiçek vereceğini değiştirmez. Pişmiş aşa su kattığı için çiçek verilecek kişi sayısını üçe çıkarınca, bunu devlet krizi olarak görmez. Eğer bir kriz varsa, krizin kendinden kaynaklandığını bilir.

Makamında, birinin elini hareket ettirmesinden dolayı hal ve hareketlerine dikkat et demez.

Personeline, amirlerinden şikayet etmez. Dedikodu yapmaz. Dedikodusuna destek bulamayınca o personelden nefret etmez. Kin gütmez, intikam peşinde koşmaz.

Kendisine emanet edilen makamı emellerine alet etmez. Üstüne gülücükler dağıtıp astına sopa sallamaz.

Hasılı geldiği yerin hakkını verir. Etkisini ve yetkisini kötüye kullanmaz. Her şeye maydanoz olmaz. Taşıdığı kırmızı etiketin temsil hakkını tam verir. Kısaca kubbede hoş bir seda bırakarak hem kendisine hem atasına rahmet okutur.

*02/10/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır