18 Temmuz 2023 Salı

Ne Yidirip Ne İçirecen?

Tanıdığım bir esnafın yanına vardım bugün. Müşterisi vardı, beni görmedi. Kenara çekildim alaverenin bitmesini bekledim. Beklerken teşehhüt miktarı çalıştığım biri denk geldi. Siz buna tevafuk dersiniz. Hoşbeşten sonra çantalara baktığını söyledi. Şuradan al, müşterisi var, hesaplı verir dedim.

Biz, müşterinin çıkıp dükkanın boşalmasını beklerken biri daha peyda oldu yanıma. İn midir, cin midir bilmem. Bildiğim bir şey var, tanımadığım bu kişi benimle kırk yıllık arkadaş gibi konuşuyor. Belli ki kalu beladan tanışıyoruz. Terzi kapalı mı bugün dedi. Dikildiğim yere baktım. Terzi dükkanının önü imiş. Kepengi kapalı olduğuna göre kapalı dedim. Haydi ne yapıyoruz dedi. Şuraya gireceğim, ne yapacağız dedim. Kiralık ev arıyorum. Valiliğe gittim, şuraya gittim, buraya gittim, kiralık ev yok. Hiçbiri bulmadı. Numaramı vereyim. Bulunca beni ararsın dedi. Emrin olur demedim ama tam sırasıydı.

Görüntü ve şivesinden Suriyeli sandım. Kimsin, necisin demeden, depremzedeyim, Hatay'dan geldim. Otogar tarafında bir yurtta kalıyorum. Birkaç güne kadar çıkın dediler. Ev arıyoruz dedi. Bu civarlarda kiralık ev bulamazsın. Bulursan da yüksek gelir kira. Ardıçlı Toki taraflarına bakmalısın dedim. Orası uzak dedi. Ne iş yaptığını sordum. Çalışmıyorum dedi. Çalışmıyorsan, bu devirde kiralık evi nasıl tutacaksın dedim. Babam BAĞ-KUR’lu. Maaşı var dedi. Kiralardan haberi var mı bilmem. Bildiğim, BAĞ-KUR’lunun maaşı kiralık ev tutmaya yetmez.

Bu arada çantacı arkadaş önceki müşterisine satışını yapıp gönderince, göz göze geldik. Yanımıza geldi. Şu arkadaşa çanta ver dedim. Onlar çantaya bakarken, kırk yıllık arkadaşım ikizim gibi yanımdaydı yine. Fiyatı söylenen çantayı marketten 400 liraya aldım. Bir de Polo dedi. Sessiz kaldım. Az sonra haydi ne yedirip ne içirecen dedi. Anlamadım. Dükkanın sahibi değilim, burada da çalışmıyorum dedim ise de yani hiçbir şey yapmayacak mısın dedi. Şaşırıp kaldım. Üstüme iyilik sağlık. Aç mı, susuz mu bilemedim ki. Üstelik öğün vakti de değildi. Yardım isteyeni gördüm, bir saniye bakar mısın, yanlış anlamayın, dilenci değilim diyenle karşılaştım. PTT'de e devlet şifresi alırken şifre bedeli olarak istenen 3-5-6 (bedelini unuttum) TL için ama ben depremzedeyim diyeni gördüm ama bugüne kadar ne yidirip ne içirecen diyenle hiç karşılaşmadım. Ne eşimden ne dostumdan ne çocuğundan ne de dilenciden duydum. Demek ki göreceğim varmış. Daha şaşırtıcı olan bu samimiyet nereden. Daha adını anını bilmediğim kişinin bana numarasını vermek istediğine göre belli ki çok samimiyiz.

Konuşmasının başında çalışmıyorum demesini de yadırgadım. İş yok dese eh dersin. Ardıçlı'yı uzak diyor. Sanki çalışan biri de işe gidip gelecek. Babası da BAĞ-KUR’lu emeklisi olduğuna göre evde işe giden yok. Belli ki depremden beri yurtta kalmaya devam ediyorlar. Allah kimsenin düzenini bozmasın, evini-barkın yıkmasın ama aşı ve ibatesi sağlanan birinin olayı bu şekilde ajite edip başkasının sırtından geçinmeye çalışması garip. Bu arada Konya’yı avucunun içi gibi biliyor. 

Az sonra dükkana geçip esnafla biraz lafladık. Esnaf da tanıyormuş onu. Her gün burada. Uzaklaşıp gitmez. Bir kişiyi birkaç gün arayla görünce, sen her gün buradasın bile diyormuş. Derdi var mı bilmiyorum ama ne derdi biter ne isteği dedi. Her gün Aziziye’nin orada olduğuna göre Ardıçlı’yı uzak demesini geç de olsa anlamış oldum. Öyle ya her gün ta Ardıçlı’dan çarşıya nasıl gidip gelsin.

Sen misin Başöğretmen Olmak İsteyen!

Başöğretmenlik sınavına girebilmek için MEB tarafından hazırlanan eğitim programı seminerini oba.gov.tr adresine girerek yüklenen videoları dinlemek gerekiyor. 

Uzaktan sağlanan bu seminer 17 Temmuzda başladı, 19 Eylül günü sona erecek. MEB bu seminer videolarının istenen saatte dinlenmesi için iki aylık uzun bir süre vermiş. 

Süre uzun olsa da son günlere bırakmayalım diye seminerin ilk gününün akşamında verilen siteye şifre ile giriş yaptım. İzleyeceğimiz videolar için süre olarak 240 rakamını gördüm. Toplam 4 saatlik bir seminer için verilen bu iki aylık süre çok olmuş. 4 saat dediğin nedir ki bir oturuşta dinlerim hepsini dedim. 

Sayfayı aşağıya doğru indirdim. 12 modül var. Her modülün içinde ayrı ayrı yüklenmiş ve süreleri saniyelerine kadar belirtilmiş dersler gözüme çarptı. Meraklılar için yazayım:

1.modülde 18 ders, 2.modülde 14 ders, 3.modülde 19 ders, 4.modülde 16 ders, 5.modülde 15 ders, 6.modülde 14 ders, 7.modülde 15 ders, 8.modülde 13 ders, 9.modülde 11 ders, 10.modülde 23 ders, 11.modülde 11 ders, 12.modülde 12 ders var. 

Videoların hiçbiri bir ders saati olan 40 dakikayı bulmuyor. En kısası, yanlış görmedi isem, 12 dakika 4 saniye, en uzunu 35 dakika 33 saniye. (Değişik üniversitelerdeki akademisyenlerin sunum yaptığı bu seminerde benim anladığım, halen uzman olan öğretmenler başöğretmen olunca, ders işlerken 40 dakika planlama yapmalarına gerek kalmayacak. Konu ne zaman biterse süre o kadar.)

Bu süreleri görünce 12 modülde 181 ders, her ders videosunun içinde dakikası ve saniyesi yazıldığına göre bu kadar dakika ve saniyeyi toplarsak, kaç dört saat eder. Bu süre normal değil dedim. Eğitim hakkında kısmını açıp süreye baktığım zaman 240 dakika sandığım sürenin 240 saat olduğunu anladığımda şok geçirdiğimi söylememe gerek yok. 

Bu iki yüz kırk saati, verilen seminer süresine böldüğüm zaman bu sınava girecek bir başöğretmen adayının bilgisayarın karşısında ya da elinde telefonla dinlemek suretiyle günlük 4 saat seminer alması demektir. Geçen yıl ilk başöğretmenliğe müracaat edenler videolardan ve süresinden dert yanmışlardı da öyle bir derdim olmadığı için hiç kulak vermemiştim. Meğerse yerden göğe haklılarmış. İş başa düşünce anladım bu vahameti. Bu semineri planlayanlar iyi bilir ama bu kadar video bu kadar süre hiç pedagojik değildir.

Hazırlanıp servis edilen videoların pdf’leri de sisteme yüklenmiş olmasına rağmen katılım belgesi almak için tüm bu videoların dinlenmesi gerekiyor. Videolar öyle hazırlanmış ki dinlerken başka bir iş yapmana izin vermiyor. Bilgisayarda başka bir sayfa açıp dinleyeyim desen dahi izin vermiyor. Video hemen duruyor. Şu videodan başlayayım demene de izin vermiyor. 1.modül, 1.dersten başlıyorsun. Saniyesi dahi bitmeden ikinci derse geçemiyorsun.

Naçar dinleyeyim diyorsun. Dinlerken zaman zaman “A network error caused the media download to fail part-way” (Bir ağ hatası, medya indirme işleminin kısmen başarısız olmasına neden oldu.) hatasıyla karşı karşıya kalıyorsun. Kapatıp tekrar açıyorsun. Bir bakmışsın ki et tekrar ahsen, velev kane yüz seksen (Tekrar güzeldir velev ki yüz seksen kere olsun) der gibi kaldığın yerden değil de videoyu en başından başlatıyor. Başlayan videoyu ne geriye sardırabiliyorsun ne de burayı dinledim az önce deyip ileri yürütebiliyorsun.

Hasılı, ben bu başöğretmenlik serüveninde;12 modül, 181 ders ve 240 saatten müteşekkil semineri görünce, sen misin başöğretmen olmak isteyen. O zaman gör gününü dendiğini anlıyorum. Tek kelimeyle pes!

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Son Kurşun

Olmadı böyle.

Niye olmasın. Bal gibi oldu. 

Fazla koydun. 

Olacağı buydu. Daha ne bekliyordun?

Hani iyiydi her şey? Öyle demiştin.

O dündü. Bugün yeni bir gün. Vaz mı geçiyorsun yoksa benden. 

İnadına yine sensin ama üzerimize kurşun yağdırıyorsun bugünlerde.

Dün her istediğinizi verirken bir şey demiyordun. Hatta yaşa var ol diyordun. Nereden veriyorsun demiyordun. Bugün ne oldu böyle? Ne istediniz ise verdim. Olanı da olmayanı da. Verdim verdim şimdi alma sırası bende. Unutma ki almadan vermek Allah'a mahsus. 

Madem böyle yapacaktın. Vermeyeydin. Karşılığı yoksa niye verdin? Açılacağını bile bile bunca bonkörlük niye?

Verdim ise verdim. Ne zaman vereceğimin kahyası mısın? Yok yok yok. Ne yapayım başka? Her şey kazanmak içindi.

Başka seçeneğin yok muydu?

Yoktu. Tek seçeneğim bu kurşun kaldı. Bu son kurşunu atacağım. Bu kurşun kafa mı yarar yoksa baş mı, orasını bilemem. Bilsem de benim meselem değil. Zira mesele edinmiyorum. 

Peki, nicedir bu son kurşunla uzatmalara oynadın?

Kaç senedir böyle.

O zaman kaç sene niye bekledin? İhtiyaç olduğunda bu kurşunu atman gerekmiyor muydu? Mesela verirken atsaydın.

Verirken kurşun atacak kadar keriz değilim. Benden öncekiler de böyle yapıyordu, ben de öyle yapıyorum.

Onlar senin akıl hocan mı?

Değil ama devlette devamlılık esastır.

Onların bu yaptığını eleştiriyordun ama.

Olabilir. Buraya oturuncaya kadardı her şey.