Ana içeriğe atla

Sen misin Başöğretmen Olmak İsteyen!

Başöğretmenlik sınavına girebilmek için MEB tarafından hazırlanan eğitim programı seminerini oba.gov.tr adresine girerek yüklenen videoları dinlemek gerekiyor. 

Uzaktan sağlanan bu seminer 17 Temmuzda başladı, 19 Eylül günü sona erecek. MEB bu seminer videolarının istenen saatte dinlenmesi için iki aylık uzun bir süre vermiş. 

Süre uzun olsa da son günlere bırakmayalım diye seminerin ilk gününün akşamında verilen siteye şifre ile giriş yaptım. İzleyeceğimiz videolar için süre olarak 240 rakamını gördüm. Toplam 4 saatlik bir seminer için verilen bu iki aylık süre çok olmuş. 4 saat dediğin nedir ki bir oturuşta dinlerim hepsini dedim. 

Sayfayı aşağıya doğru indirdim. 12 modül var. Her modülün içinde ayrı ayrı yüklenmiş ve süreleri saniyelerine kadar belirtilmiş dersler gözüme çarptı. Meraklılar için yazayım:

1.modülde 18 ders, 2.modülde 14 ders, 3.modülde 19 ders, 4.modülde 16 ders, 5.modülde 15 ders, 6.modülde 14 ders, 7.modülde 15 ders, 8.modülde 13 ders, 9.modülde 11 ders, 10.modülde 23 ders, 11.modülde 11 ders, 12.modülde 12 ders var. 

Videoların hiçbiri bir ders saati olan 40 dakikayı bulmuyor. En kısası, yanlış görmedi isem, 12 dakika 4 saniye, en uzunu 35 dakika 33 saniye. (Değişik üniversitelerdeki akademisyenlerin sunum yaptığı bu seminerde benim anladığım, halen uzman olan öğretmenler başöğretmen olunca, ders işlerken 40 dakika planlama yapmalarına gerek kalmayacak. Konu ne zaman biterse süre o kadar.)

Bu süreleri görünce 12 modülde 181 ders, her ders videosunun içinde dakikası ve saniyesi yazıldığına göre bu kadar dakika ve saniyeyi toplarsak, kaç dört saat eder. Bu süre normal değil dedim. Eğitim hakkında kısmını açıp süreye baktığım zaman 240 dakika sandığım sürenin 240 saat olduğunu anladığımda şok geçirdiğimi söylememe gerek yok. 

Bu iki yüz kırk saati, verilen seminer süresine böldüğüm zaman bu sınava girecek bir başöğretmen adayının bilgisayarın karşısında ya da elinde telefonla dinlemek suretiyle günlük 4 saat seminer alması demektir. Geçen yıl ilk başöğretmenliğe müracaat edenler videolardan ve süresinden dert yanmışlardı da öyle bir derdim olmadığı için hiç kulak vermemiştim. Meğerse yerden göğe haklılarmış. İş başa düşünce anladım bu vahameti. Bu semineri planlayanlar iyi bilir ama bu kadar video bu kadar süre hiç pedagojik değildir.

Hazırlanıp servis edilen videoların pdf’leri de sisteme yüklenmiş olmasına rağmen katılım belgesi almak için tüm bu videoların dinlenmesi gerekiyor. Videolar öyle hazırlanmış ki dinlerken başka bir iş yapmana izin vermiyor. Bilgisayarda başka bir sayfa açıp dinleyeyim desen dahi izin vermiyor. Video hemen duruyor. Şu videodan başlayayım demene de izin vermiyor. 1.modül, 1.dersten başlıyorsun. Saniyesi dahi bitmeden ikinci derse geçemiyorsun.

Naçar dinleyeyim diyorsun. Dinlerken zaman zaman “A network error caused the media download to fail part-way” (Bir ağ hatası, medya indirme işleminin kısmen başarısız olmasına neden oldu.) hatasıyla karşı karşıya kalıyorsun. Kapatıp tekrar açıyorsun. Bir bakmışsın ki et tekrar ahsen, velev kane yüz seksen (Tekrar güzeldir velev ki yüz seksen kere olsun) der gibi kaldığın yerden değil de videoyu en başından başlatıyor. Başlayan videoyu ne geriye sardırabiliyorsun ne de burayı dinledim az önce deyip ileri yürütebiliyorsun.

Hasılı, ben bu başöğretmenlik serüveninde;12 modül, 181 ders ve 240 saatten müteşekkil semineri görünce, sen misin başöğretmen olmak isteyen. O zaman gör gününü dendiğini anlıyorum. Tek kelimeyle pes!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde