13 Temmuz 2023 Perşembe

Seçimlerin Getirisi Götürüsü (1)

Seçimler bu ülkenin olmazsa olmazı ve vazgeçilmezidir. Her seçim önemli olsa da senin için ölüm kalım savaşı mesabesinde olan seçimler hangisidir?

Dediğin gibi her seçim önemli olsa da muhtarlık seçimlerinin ayrı bir yeri vardır.

Muhtarlığın fazla bir getirisi yok ama

Yok biliyorum ama sen gel onu muhtar adaylarına anlat. 

Muhtar adaylarının hepsi böyle mi?

Hepsi böyle değil. Bazıları için muhtarlık seçimi böyle, özellikle bazı bölgelerde.

Ne yapıyorlar?

Bazıları öylesine seçime girse de bazıları için muhtarlık izzeti nefis mesabesindedir. Kazanmak veya mevcut muhtarlığını devam ettirmek için elindeki parasının son kuruşuna kadar harcar. Bununla da yetinmez, uçan kuşa borçlanır. Neyi varsa satar savar. Uçuk kaçık vaatlerde bulunur.

Amacı nedir?

Tek derdi yeniden muhtar olmak, muhtarlığı rakibine kaptırmamak ve insanlar kendisine muhtar, muhtarım desin.

Sonra?

Seçim biter, kaybederse hayatının sonudur. Yiyecek ekmeğe muhtaç olarak ömrünün geri kalan kısmını borç harç içerisinde geçirir.

Ya kazanırsa?

İtibarı devam eder ama kazanmak için sermayeye dair son kurşunu da attığı için borcunu döndürmeye çalışır. Ne kadar çalışsa da seçim kazanma uğruna her şeyini feda ettiği için bir daha kendisini toparlayamaz. Tek tesellisi kendisine muhtar denmesi.

Aslında bizde tüm seçimler böyle değil mi?

Doğrusunu söylemek gerekirse, bizde seçimler böyledir ve külliyen zarardır, telafisi zor büyük tahribattır. Belki de en az zararlısı muhtarlık seçimleridir. Çünkü muhtarlığı bir bütçesi olmadığı için seçim kazanmak isteyen mevcut muhtarın zararı kendisine ve ailesinedir. Diğer seçimlerin kazanma ve kaybetmeme hırsını tüm millet çeker.

Ne demek istiyorsun? 

Ne demek istediğimi yaşadığımız anı gözünün önüne bir getir. Reçetesi ağır acı reçeteler bir bir gözünün önüne gelir.

Biraz daha açar mısın?

Açıldı zaten. Bir daha da kolay kolay kapanmaz bu yaralar. Çünkü milletin bağrına ve geleceğine hançer saplanmıştır artık.

Ne yapılıyor da bu yaralar oluşuyor ve kapanmıyor?

Olup biteni görmüyor musun mübarek. Aslında bak gibi biliyorsun. Sadece akıllı sözünü deliye söyletir misali bana söyletmeye çalışıyorsun. Akıllısın vesselam.

Lütfen!

Sen varsın akıllı geçinmeye devam et. Biz deliler kayda geçsin diye seçim öncesi yapılanları da diğer yazımızda zikredelim.

Allah'ın Yürü Ya Kulum Dediği Aileler

Gelin evlatlarım yanıma.

Buyur baba.

Sizin için bugüne kadar her şeyi yaptım. Saçımı süpürge ettim. Sizin için yaşadım. Artık vakit geldi. Ne bıraktı isem, aranızda paylaşın.

Ne bıraktın bize?

Otuz yıllık bir ev. 

Hepsi bu mu?

Daha ne olacaktı evlat? Ben o evi ne zorlukla aldım, bir bilseniz.

Bu evi almak zor olmuştur da dört evlat biz bu evi nasıl paylaşacağız? Satsak, eski evi kim alır?

Elimden gelen bu. Bunun için anamdan doğduğum andan itibaren çalıştım. 

Küçümsemek gibi olmasın, kusura bakma ama biraz boşa çalışmışsın gibi geldi bize.

Başka ne yapabilirdim ki?

Gördüğümüz kadarıyla Allah sana yürü ya kulum dememiş. Halbuki nice babalar var. Bir eli yağda, diğeri balda. Kendisi yaşadığı gibi çocuklarını da ihya etti. Tabii biz o şanslı evlatlardan olamadık. Bahtımıza yanalım.

Ne demek istiyorsunuz? Daha ne bekliyordunuz? 

Geçti gitti artık baba. Şu aşamadan sonra yapılacak bir şey yok. 

Yok biliyorum. Yine de içinizde kalmasın. 

Ne bilelim baba. Bazı çocuklar hem kendi annesi babası tarafından hem de kayınpeder tarafından şanslı. Çocuklarına öyle servet bıraktılar ki bıraktıkları servet onların çocuklarını ve torunlarını da ihya eder. Kendilerine kalan atın, arabanın, paranın, holdingin haddi hesabı yok. Bununla kalsa iyi. Babası vekilmiş. Vekillik babasından sonra kendisine tevarüs etmiş. Ondan da çocuklarına. Anlayacağın aile boyu Meclisteler. Yine bazı aileler var ki dede şeyh. Şeyhlik ondan oğluna, oğlundan da torununa geçiyor. Şeyhlikle kalsa iyi. Para ve servet gani. Mübarekler şeyh değil, holding sahibi. Tüm bunları elde etmek için taş atıp elleri mi yoruldu sanki. Aile boyu büyükten küçüğe tevarüs ediyor. Anlayacağın, bizim ne senin tarafından yüzümüz güldü ne anne tarafından ne de hanım tarafından. 

Ben neyse de anneni ve hanımını ne karıştırırsın? 

Öyle deme baba. Baba tarafından bir şey yoksa bazıları anne tarafından servete konuyor, makam ve mevkie oturuyor. Anam tarafı da aynı senin gibi maalesef. Hanım tarafına gelince, o aile de bizim gibi züğürt. Soyadları bir şey ifade etmiyor. Kayınpeder siyasetçi veya şeyh olsaydı, bir de oğlu olmasaydı, siyasetçilik ya da şeyhlik kayınpederden damadına yani bana geçerdi. Hasılı, sen ne isen, biz de oyuz. Ne bahtsız bedevi bir aile imişiz biz. Bu yüzden biz üzülmeyelim de kimler üzülsün. Biz de senin gibi ömrü billahi çalışıp çabalayacağız. En iyi ihtimalle çocuklarımıza senin bıraktığın gibi eski bir ev bırakacağız. Hoş, sen yine otuz yıllık bir ev alabilmişsin. Bu aşamadan sonra beğenmediğimiz bu evi edinmek bize haram. Çünkü lüks. 

Çok acı konuştunuz evlatlar. Giderayak bana yapılır mıydı bu?

Yapılmazdı biliriz. Üstelik yeri de değildi ama ne edersin ki gerçekler acıdır.

12 Temmuz 2023 Çarşamba

TL ve Pişmiş Tavuk

Enflasyonla iyi bir mücadelenin ardından enflasyon tek haneye indirilmiş, bunun ardından bol sıfırlı paramızdan altı sıfır atılmıştı. On milyona aldığımız bir ürünü on liraya alır olmuştuk. En büyük banknotumuz olan yüz milyon lira yüz lira idi artık. 

Sıkı bir mali disiplin sonucu paramız değerlenmiş olmasına rağmen 2009 yılında en büyük para olarak 200 liralar tedavüle sürülmüştü. En büyük para olduğu için bozdurmak meseleydi ama paranın değeri vardı. 

200 lira 2009 yılında tedavüle sürüldüğünde dolar 1,53 lira iken 200 lira ile 1,31 dolar alınabiliyordu. 12 Temmuz 2023 itibariyle en büyük paramız 200 TL, 7,65 dolara tekabül ediyor. Yine 12 Temmuz itibariyle 131 dolar almak için 684 lira saymamız gerekiyor. Bu demektir ki paramız 14 yılda dolar bazında 17 kat değer kaybetmiş ve bugün itibariyle en büyük paramıza on dolar dahi alamıyoruz.

Bu istatistikler nereden nereye geldiğimizi, değişik modeller uygulama serüvenimizin neye mal olduğunu, paramızın pul olduğunu ve değerinin iyice düştüğünü, alım gücünün kalmadığını gösteriyor. 

Geldiğimiz nokta itibariyle bugün iki yüz lirayı uzattığımız hiçbir esnaf bozuk yok mu, bozamam demiyor. Üstelik alacağımıza yetmiyor, üzerine ekliyoruz. 

Paramızdan altı sıfırın atıldığı, milyonları unuttuğumuzdan fazla değil, 14 yılın içinde yeniden milyonlarla tanıştık. Öyle zannediyorum, attığımız 6 sıfırdan, bugün bir altı sıfır daha atmamız gerekecek. 

En büyük banknotun pek bir hükmü kalmamış olmalı ki şimdi tedavüle 500, 1000 ve 2000 liralar sürülüyor. Yakında bu banknotlarla tanışacağız. Bu da mecburiyetten. Yoksa yakında milyon taşımak için çuval gerekecek. Bakalım yeni çıkacak bu banknotların saltanatı kaç yıl sürer? Ama bu kafayla gidersek, bu büyük banknotların yerine daha büyüğünü görmek için bir on dört yıl beklemeyeceğiz.

Yeni banknotlar yıllık enflasyonun TÜİK’e göre yüzde 38’e geriledi istatistiğinin ardından gelmesi ayrı bir garabet.

Paramızın 14 yıl gibi bir sürede bu derece değersizleştirilmesi için dünya bir araya gelse, bizimle mücadele etse, bir savaş hali yaşasak, inanın bu paranın değeri bu derece düşmezdi. Ama nasıl olduysa, biz becerdik. Bilelim ki bu paranın başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. 

Paramızın bu hale gelmesine kimsenin bir mazeret ve gerekçe sürmesine, şunlar bunlar oldu demesine gerek yok. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyor ve bahanelerin hiçbir inandırıcılığı yok. Bu utanç bize yeter de artar bile. Çünkü azıcık utanması olanların bu para karşısında boynu bükük olur.