3 Temmuz 2023 Pazartesi

Yaşlısın...

Yaşlılığın belirtileri nelerdir?

Çoktur. 

Mesela?

Saç, sakal, bıyık ağarmaya başlayınca,

Dişler dökülünce,

İnsan kendini dinlemeye ve yalnızlara oynamaya başlayınca,

Hayattan zevk almamaya başlayınca ve hayattan bir beklentisi kalmayınca,

Hastalıklar artınca,

Rapora bağlı ilaçları kullanmaya başlayınca, 

Ölüm korkusu sarınca, 

Yeni bilgi almayıp durmadan geçmiş anılarını anlatmaya başlayınca, 

Çeneye verince. Ne altı ne ağzı durunca, 

Daha fazla unutmaya başlayınca, 

Çocukları çoluk çocuğa karışınca, 

Evde bir edi bir büdü kalınca, 

Torun sahibi olunca, 

Amca, dayı, dede denmeye başlanınca,

Toplu ulaşımlarda gençler yer vermeye başlayınca,

Yürürken ayaklar çekmeyince,

Eller titremeye başlayınca,

Duygulanma ve alınganlık artınca,

(Yaş yetmişe) merdiven dayayınca,

Vücudun tüm organları işlevlerini tam yerine getiremeyince,

Yaş kaç oldu sorusuna muhatap olunca, ardından Allah uzun ömürler versin duasını alınca,

Bizden geçti deyince daha çok iyisin, dirisini maşallah tesellisine maruz kalınca,

Akranların bir bir hayatlarını değiştirmeye başlayınca...

Ne çocuksun ne genç ne de orta yaş. Yaşlısın yaşlı.

Hapı Yutanlar

"Çok kötü duruma düşmek" anlamına geliyormuş hapı yutmak deyimi. Zaman zaman kullandığımız bu deyimden hareketle kimler hapı yutuyor ve hap yutmaya devam ediyor ya da ne zaman hapı yutarız sorusuna gelin biraz egzersiz yapalım.

İlk akla gelen hem ruhen hem de bedenen vücutta meydana gelen bir hastalıktan dolayı hastalananlar dan kimi hastalığın kendiliğinden geçmesini beklese de ya da kendi bildik yöntemleriyle kendisine tedavi uygulasa da kimi evdeki eski ilaçlardan kalan haplardan kullansa da çoğunluk soluğu doktorda alır.

Yazılan hapı kimi suyla kimi de susuz yutar. Kimi zorunlu olmadıkça kolay kolay kullanmaz iken çoğunluk en ufak bir ağrı ve sızıda çareyi hap atmada bulur.

Maksat iyileşmek ise de günümüzde bir sektör haline gelen ilacın hiçbir türünü yutmamak en iyisi aslında. Bunu da her ilaç kutusunun içinde bulunma zorunluluğu olan ilacın prospektüsünü okuyunca daha iyi anlarız. Hoş, çoğu zaman okumayız. Bir an evvel iyileşmenin yoluna bakarız. Zaten okumaya kalksak, ilacın etki, yan etki, fayda ve zararına dair okuduklarımız, iyileşmeden bizi hasta eder. İnsan ister istemez, zehir yutuyoruz der.

İlacın ne kadar faydalı olduğuna dair mevsimsel bir hastalık olan grip rahatsızlığıyla ilgili ilaç kullananların gülerek anlattığı şeyi de burada hatırlatmada fayda görüyorum: İlaç kullanırsan gribi yedi günde atlatırsın, şayet kullanmazsan bir haftada atlatırsın. Gülerek anlatılan bu şeyin gerçekliğini de takdirlerinize bırakıyorum.

Kullanılan hapların başında antibiyotikler geliyor. Bu tür ilacın kullanımı da bu ülkede epey yüksek. Bir ara Sağlık Bakanlığı her doktora antibiyotik yazma kotası getirdi. Bakanlık iyi ki böyle bir tedbir aldı. Çünkü antibiyotikler hastalığı tedavide kolaylık sağlasa da en büyük riski vücudun kendi kendine koruma özelliği olan vücut bağımlılık sistemini zayıflatıp yok etme özelliğine sahip.

Bir diğer hapı tutanlar ise rapora bağlı ilaç kullananlardır. Özellikle kronik hastalıklarda ve ölünceye kadar devam eden hastalıklarda günlük kullanılması gereken ilaçlar vardır ki bu tür rapora bağlı hastalar sabah akşam hap yutmakla ömürlerini tüketiyorlar.

Hapı yutanlar derken gerçek hap atanlara değindim. Aslında hapı yutanlar derken kastım başka idi. Bakalım başka hapı yutanlar kimmiş?

Orta, dar gelirli ve sabit fiyatla çalışanlar ne zaman ki ülke ekonomik darboğaza girse, hep hapı yutarlar. Örnek vermek gerekirse, döviz yükselir, bunları bulur. Enflasyon yüksek çıkar, bunları bulur.  Faizler yükseltilir, bunları bulur. Enflasyonun sonucu olan hayat pahalılığını derinden hissederler. Hep ay sonunu nasıl getiririz hesabı yapar dururlar. Bunların gelirleri erirken her ürüne yüksek zamlar gelir. Kaşıkla verilen kepçeyle alınır sözü bu kesim için söylenmiş olsa gerek. Ömürleri kemer sokmakla geçiyor dense yeridir.

Yine bu dar ve orta gelirli sandığa diğer kesimlere oranla daha fazla katılım gösterir. Hangisi gelirse gelsin, daima bunlar hapı yutar. Çünkü zengin daha zengin, fakir daha fakirdir. Değişmeyen bu tablodan anlaşılan, orta ve dar gelirli, öyle zannediyorum, bu dünyaya hapı yutmak için gelmiştir.

Hazıra Konma Fırsatçılığı

Proje okul nedir?

Öğrencilerin sınav yoluyla alındığı bazı okullardır. 

Öğrenci sınavla ise buralarda görev yapacak yönetici ve öğretmenleri de sınavla olmalı. 

Değil bildiğim kadarıyla. Özel yönetmeliğe tabiler. Belli şartları taşıyanlar arasından Bakanlıkça tercih edilip atanıyorlar. 

Kaç yıl buralarda görev yapabiliyorlar? 

Aynı statü ile 4+4 yıl. 

Sekiz yılı dolduran aynı okulda çalışamıyor, öyle mi? 

Öyle. Yalnız bir yönetmeliğe bakar. Bakanlık bir yıl daha uzatabilirler dedi mi, ilaveten bir yıl daha kalabiliyorlar. 

Anladığım kadarıyla bu okullara önüne gelen tayinle gelemiyor. 

Aynen öyle. İl içi ve il dışı atamalarda bu okullar her yönetici ve öğretmene görünmez. 

Öğrenci, öğretmen ve yönetici, sınav ya da tercih edilerek geldiğine göre bu okullar çok başarılı olmalı? 

Başarısını bilmem ama proje kapsamına alınan tüm okullara bakıldığı zaman, zamanında rüştünü ispatlamış, başarılarıyla adından söz ettirmiş, gözde ve başarılı okullar bu kapsama alındı. 

Yani başarılı okullar bu kapsama alınıyor, öyle mi? 

Çoğunlukla öyle. 

Yani bir okulu sıfırdan alıp ya da başarısı çok geride olan okullar proje okul kapsamına alınmıyor, değil mi? 

Öyle. 

İşin kolaycılığı değil mi bu? 

Öyle de denebilir. 

Bu okullara proje okul dendiğine göre bu okullar yaptıkları projeleriyle adından söz ettiriyor olmalı? 

Projeleriyle ön plana çıktıklarını ne gördüm ne işittim ne de biliyorum. Varsa da ben bilmiyorum. Eski statüleri ve varlık sebepleri ne ise bildiğim kadarıyla aynı işlevi görüyor. 

O zaman bu tür okullar aynı hamam aynı tas ise bu okullara proje okul demenin ne anlamı var? 

O kadarını bilmem.

Senin bu okullar hakkındaki kanaatin ne?

Benim kanaatimden ziyade bu okullar hakkında azımsanmayacak bir çoğunluğun kanaatini söyleyebilirim.

Mesela?

Proje okul kapsamına alınmakla bu okullar;

Belli bir zihniyetin dışında bu okullarda yönetici ve öğretmen olmak  mümkün değil. Çünkü buralarda görev yapanların kahir ekseriyeti aynı zihniyet yapısına sahip. Ahbap çavuş ilişkisi ile buralara atama yapılıyor. Buralara nakil yoluyla gelinememesi de bunu gösteriyor.

Başarılı okullar proje yapılarak okulların başarısını korumak amacı güdülse de başarılı okullarla, başarılıyız mesajı veriliyor. Bu da hazıra konma anlamına geliyor. Gerçek başarı isteniyorsa, yeni açılan ya da eğitim ve öğretim yönünden çok öne çıkmamış, veli ve öğrenci nezdinde imajı çok iyi olmayan bir okul proje kapsamına alınır. Buranın öğretmen ve idarecisi seçilerek belirlenir. Bu okulun öğrencileri de sınavla alınır. Dört yılın sonunda, bu okulun akademik başarısı ölçülür. Okulun akademik başarısında gözle görülür bir artış ve sıçrama olursa, işte gerçek proje okul burasıdır. Buralara tercihen seçilen öğretmen ve yöneticiler de başarılıdırlar. Çünkü bu başarıda emekleri çoktur.

Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım. Teşbihte hata olmasın, günümüzde proje okul kapsamına alınan okullar, her yıl şampiyonluğa oynayan GS, FB, BJK ve TS futbol kulüplerine benziyor. Bu takımlar her yıl şampiyon olmak için yola çıkarlar. O yıl olmasa da ertesi yıl veya sonrasında hedeflerine ulaşabiliyorlar. Yani ilk dördü kolay kolay diğer takımlara kaptırmıyorlar. Çünkü bu büyük takımların bu ülkede şampiyon olması daha kolaydır. Bu takımların başında teknik direktör olarak görev yapanlar için de şampiyonluk daha kolaydır. Bunun yanında Anadolu takımlarının şampiyon olması çok zordur. Bir teknik ekip Anadolu takımlarından birini şampiyon yaparsa, o teknik heyet ve sporcular için gerçek başarı budur. Türkiye lig tarihinde bunu da Başakşehir ve Bursaspor başarmıştır. Başka da örneği yoktur. Buradan hareketle, yeni açılmış ya da daha önce başarısını ispatlamamış bir okulun öğrencilerini, küme düşmemek için oynayan futbolcuları sayalım. Okul müdürünü, müdür yardımcılarını ve öğretmenlerini de teknik heyet kabul edelim. Bu okul, dört yılın sonunda adından söz ettirecek önemli bir başarı ya da sıçrama gösterirse, işte bu okul gerçek proje okuludur. Ötesi hazırcılık, Fırsatçılık ve işin kolayına kaçma olur.