Ana içeriğe atla

Hazıra Konma Fırsatçılığı

Proje okul nedir?

Öğrencilerin sınav yoluyla alındığı bazı okullardır. 

Öğrenci sınavla ise buralarda görev yapacak yönetici ve öğretmenleri de sınavla olmalı. 

Değil bildiğim kadarıyla. Özel yönetmeliğe tabiler. Belli şartları taşıyanlar arasından Bakanlıkça tercih edilip atanıyorlar. 

Kaç yıl buralarda görev yapabiliyorlar? 

Aynı statü ile 4+4 yıl. 

Sekiz yılı dolduran aynı okulda çalışamıyor, öyle mi? 

Öyle. Yalnız bir yönetmeliğe bakar. Bakanlık bir yıl daha uzatabilirler dedi mi, ilaveten bir yıl daha kalabiliyorlar. 

Anladığım kadarıyla bu okullara önüne gelen tayinle gelemiyor. 

Aynen öyle. İl içi ve il dışı atamalarda bu okullar her yönetici ve öğretmene görünmez. 

Öğrenci, öğretmen ve yönetici, sınav ya da tercih edilerek geldiğine göre bu okullar çok başarılı olmalı? 

Başarısını bilmem ama proje kapsamına alınan tüm okullara bakıldığı zaman, zamanında rüştünü ispatlamış, başarılarıyla adından söz ettirmiş, gözde ve başarılı okullar bu kapsama alındı. 

Yani başarılı okullar bu kapsama alınıyor, öyle mi? 

Çoğunlukla öyle. 

Yani bir okulu sıfırdan alıp ya da başarısı çok geride olan okullar proje okul kapsamına alınmıyor, değil mi? 

Öyle. 

İşin kolaycılığı değil mi bu? 

Öyle de denebilir. 

Bu okullara proje okul dendiğine göre bu okullar yaptıkları projeleriyle adından söz ettiriyor olmalı? 

Projeleriyle ön plana çıktıklarını ne gördüm ne işittim ne de biliyorum. Varsa da ben bilmiyorum. Eski statüleri ve varlık sebepleri ne ise bildiğim kadarıyla aynı işlevi görüyor. 

O zaman bu tür okullar aynı hamam aynı tas ise bu okullara proje okul demenin ne anlamı var? 

O kadarını bilmem.

Senin bu okullar hakkındaki kanaatin ne?

Benim kanaatimden ziyade bu okullar hakkında azımsanmayacak bir çoğunluğun kanaatini söyleyebilirim.

Mesela?

Proje okul kapsamına alınmakla bu okullar;

Belli bir zihniyetin dışında bu okullarda yönetici ve öğretmen olmak  mümkün değil. Çünkü buralarda görev yapanların kahir ekseriyeti aynı zihniyet yapısına sahip. Ahbap çavuş ilişkisi ile buralara atama yapılıyor. Buralara nakil yoluyla gelinememesi de bunu gösteriyor.

Başarılı okullar proje yapılarak okulların başarısını korumak amacı güdülse de başarılı okullarla, başarılıyız mesajı veriliyor. Bu da hazıra konma anlamına geliyor. Gerçek başarı isteniyorsa, yeni açılan ya da eğitim ve öğretim yönünden çok öne çıkmamış, veli ve öğrenci nezdinde imajı çok iyi olmayan bir okul proje kapsamına alınır. Buranın öğretmen ve idarecisi seçilerek belirlenir. Bu okulun öğrencileri de sınavla alınır. Dört yılın sonunda, bu okulun akademik başarısı ölçülür. Okulun akademik başarısında gözle görülür bir artış ve sıçrama olursa, işte gerçek proje okul burasıdır. Buralara tercihen seçilen öğretmen ve yöneticiler de başarılıdırlar. Çünkü bu başarıda emekleri çoktur.

Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım. Teşbihte hata olmasın, günümüzde proje okul kapsamına alınan okullar, her yıl şampiyonluğa oynayan GS, FB, BJK ve TS futbol kulüplerine benziyor. Bu takımlar her yıl şampiyon olmak için yola çıkarlar. O yıl olmasa da ertesi yıl veya sonrasında hedeflerine ulaşabiliyorlar. Yani ilk dördü kolay kolay diğer takımlara kaptırmıyorlar. Çünkü bu büyük takımların bu ülkede şampiyon olması daha kolaydır. Bu takımların başında teknik direktör olarak görev yapanlar için de şampiyonluk daha kolaydır. Bunun yanında Anadolu takımlarının şampiyon olması çok zordur. Bir teknik ekip Anadolu takımlarından birini şampiyon yaparsa, o teknik heyet ve sporcular için gerçek başarı budur. Türkiye lig tarihinde bunu da Başakşehir ve Bursaspor başarmıştır. Başka da örneği yoktur. Buradan hareketle, yeni açılmış ya da daha önce başarısını ispatlamamış bir okulun öğrencilerini, küme düşmemek için oynayan futbolcuları sayalım. Okul müdürünü, müdür yardımcılarını ve öğretmenlerini de teknik heyet kabul edelim. Bu okul, dört yılın sonunda adından söz ettirecek önemli bir başarı ya da sıçrama gösterirse, işte bu okul gerçek proje okuludur. Ötesi hazırcılık, Fırsatçılık ve işin kolayına kaçma olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde