11 Mart 2023 Cumartesi

Kalabalıklar İçerisinde Yer Almak

Sürü içerisinde yer almaktır bunun adı. Sürüden ayrılmamak gerek. Çünkü kurt kapar. Ayrık otu gibi bir başına kalırsın.

O yüzden sürünün içinde tutunmak, sürüden alınan güçle yüksek perdeden konuşmak en iyisi.

Burada tutunmanın yolu, sürüye aykırı hareket etmemek, bir başına davranmamak ve güdülmeyi gönül huzuru içerisinde kabullenmektir. 

Hiç aykırı düşünmeyeceksin, sorgulamayacaksın. Bu, niçin böyle demeyeceksin. Ama, fakat, lakin demeden denileni yapacaksın.

Çobanın ve çobanı sevenlerin hışmına uğramamak için çobanı hep övecek, hep savunacaksın. Bu çoban olmasaydı, aç kurtlar akbabalar gibi saldırırdı bize diyeceksin.

Çoban sayesinde güçlüyüz. Çünkü o bizi koruyup kolluyor, karnımızı doyuruyor. Varlığımızı ona borçluyuz. Ya bir de olmasaydı, halimiz nice olurdu diye düşünüp sayesinde güçlüyüz, başkasına yem olmuyoruz diye şükredeceksin.

Verdiği görevi yapamadığından dolayı çoban bir koyunu yerinden ederse, onu getiren de o, götüren de odur. Getirirken iyiydi de götürürken mi kötü diyeceksin.

Sürüden ayrılmaya kalkan olursa, akıllı ol, ne yaptığının farkında mısın, eceline mi susadın de. 

Sürüyü terk eden ve çobanın gözünden düşen biri olursa, çobanın gözüne girmek, çobana ve yardımcılarına mukarrabün olmak için gidene veryansın et. Nankör de. Kendisini bir şey sanıyor. Bugünkü şöhretini çobana borçlu halbuki de. 

Çobanın etrafından giden gidene olsa, çoban bir başına kalsa, bilmelisin ki hep çekip giden suçlu. Acaba çobana da birazcık da olsa hata olabilir mi diye hiç düşünme. Çünkü her şey ayan beyan ortada. Çobanın hiç suçu yoktur.

Çobanın da tıpkı diğer çobanlar gibi hatası olabilir. Hangi birimizin yok ki. Ama bizim çobanın farkı hatasının farkına kendisinin varması ve Allah affetsin diye söylemesidir, helallik dilemesidir. Bunu başkası da yapıyor ama diğer çobanların samimi olmadığı hal ve hareketlerinden belli oluyor. Bizimki ise samimiyet abidesi.

Bizim çoban diğer çobanların topunu yener. Çünkü Allah vergisi bir yeteneği var. Mesuliyetinin gereği bizleri korur ve kollar.  Bizi kurda, kuşa yem etmez. Haklarımızı savunur. Bizim için yaşar. Bizi en iyi o güder. Bizden biri ne de olsa. Başka çobanlar gibi onun, bunun adamı değildir.

Böyle bir çobanımız varken bize düşen, bu çobanı var gücümüzle desteklemektir. Çünkü en iyi çoban bizim çobandır. Biz de onun sürüsüyüz. Onun sürüsü olmak bir nimettir. Onun sayesinde bir kişilik ve kimlik kazandık. Bugün bu haldeysek, bunu ona borçluyuz. Aksi, nankörlük olur, yediği kaba pislemek olur. 

10 Mart 2023 Cuma

Ben ve Başkası

Ben helallik dilerim, başkası dileyemez.

Ben teröristlerle görüşürüm, başkası görüşemez. 

Ben terörle bağını koparmayanlardan bir beklenti içine girerim, başkası giremez. 

Ben doğruluktan dürüstlükten bahsederim. Başkası bahsedemez. 

Ben kızar, bağırır, köpürür, hakaret ederim ve ağzıma geleni söylerim. Bir başkası yapamaz bunu. 

Ben dinden, diyanetten, milli ve manevi değerlerden bahsederim. Çünkü din benim tekelindedir. Bir başkası bunu yapamaz. Zaten yapsa da ağzına yakışmaz. 

Ben istediğimi yaparım, bir başkası yapamaz.

Herkes haddini bilecek. Ben ise muafım bunlardan. 

Her şeyin en iyisini ben bilirim ve ben yaparım. Başkası iki kaz bile güdemez. 

Benim yaptığım her bir şey yakışanıdır. Başkasına haramdır. 

Ben hep kazanmaya alışmışım. Başkası ise kaybetmeye. Herkes kendi rolünü üstlenecek. Haddi aşmayacak. 

Her şey ve herkes bana hizmet edecek. Diğerleri ise kendi liginde sınırlı hizmet alacak.

Ben herkesi başkasıyla korkuturum. Başkası ise korkunç rolünü oynayacak. 

Bilgim dışında kuş uçmayacak. Her şey benim himayemde olacak. Başkası ise topal ördek olacak.

Ben bitti deyinceye kadar hiçbir şey bitmeyecek. Başkası ise hep bitecek. 

Ben U dönüşü yaparım. Başkası yapamaz. 

Bana her şey mubahtır. Başkasına haramdır. 

Bir ben varım. Bir de başkaları. 

Ben gücüm. Başkası kendi liginde güçlü. Benim gücüm tüm güçler toplamını yener. Arkamdaki güç de bunun göstergesidir.

Ben paralarım, başkası paralanır. 

Ben hep samimiyim. Başkası rol yapıyor.

Bir ben çalışıyorum. Başkası yatıyor.

Ben gerekirse, kırar dökerim. Bir başkasının böyle bir lüksü yoktur.

Ben başkasının yaptıklarını, izinden gittiğinin yaptıklarını temcit pilavı gibi söyler söyler dururum. Başkası da boynunu büker, beni dinler.

Ben yaptığım yanlışlar varsa, Allah’tan affetmesi isterim. Bir başkası ceremesini hep çeker.

Öylesi de Var Esnafın, Böylesi de

Bizimkinin ilk ve son evliliğinden evlilik yıl dönümü imiş. Hiç bitmedi bu yıl dönümümün önemi. Cuma ve bayram namazı gibi birden geliyor.

Önemli gün ise elimiz mahkum. Aile saadeti için kendimizi dışarı atmamız gerekiyor. Çünkü lokantacılar da Allah Allah diyor. Cebimize sıkışmış olan parayı onlara vermemiz lazım

Dışarı gideceksek, cebinde metelik olmayan son tekne kazıntısını da götürmek gerek. Ucuzundan bir etli ekmekle ödeyelim şu boynumuzun borcu dedim. 

Çıktık yola. Ucuz da olsa kaç öderim hesabı yapıyorum içimden. Kilo yapmasın gerekçesiyle biz tek yersek, son numara doymaz bununla. Ona da bir buçuk söyleriz hesabıyla yol alırken, elden uçup gitmiş ortancadan biri de takıldı peşimize. Ettik mi dört. Siz bunu dokuz sayın. Çünkü dokuz doğurtur insana böylesi durumlar. Bereket, bu sonradan takılan da tek yer. Tam, üzülmeye doğru giderken bu tek beni teselli etti derken içim sürurla doldu. Nasılsa yemekten sonra sen vereceksin, ben vereceğim hesabı yaparız. Bu hengamede hesap oğlanın üzerinde kalır düşüncesi belirdi içimde.

Yemeği yedik. Üzerine tatlı beklentisi binmeden hesap için kasaya yöneldim. Beklediğim gibi oğlan da peşim sıra geldi. Ben önden, o arkadan bir yarışa girdik. Bizim tekne kazıntısından tık yok tabi. Hem parası yok hem de bir buçuğun üzerine nasıl kalkacak.

İkimiz birden kartı uzattık buradan çekin diye. Oğlan baskın çıktı. Bir ısrar bir ısrar. Kasiyer hanginizden alayım demeye kalmadan, şu çocuğun ısrarını kırmayayım. Zira samimiyeti yüzünden okunuyor düşüncesiyle oğlanın kartını aldı. Tam çekeceği zaman içim içime sığmayan ben, bunun zevkini ve hazzını yaşarken çeneme mağlup oldum ve boşboğazlığımın ceremesini çektim. Adama, hesabı baba mı öder yoksa evlat mı dedim öylesine. Vazifem sanki. Adam da baba öder deyip çocuğun kartını uzatıp benimkini almaz mı? Oğlan kartı alıp kenara çekildi. Kasiyer hiç acımadan ve bir merhamet göstermeden benim kartı aldı. Ne olacak, vicdansız. Çekerken, alacağın olsun, bunu senden hiç beklemezdim dedim ama şu aşamada yapılacak bir şey yoktu. Çünkü tıkırında giden bir hesap sayemde bozuldu.

*

Yine bir gün, elden gidenlerle birlikte ailecek pikniğe gideceğiz. Bu demektir ki alışverişe gitmem gerekecek. Ev halkı hazırlanırken market ve kasaba diye çıktım. Malum olduğu üzere tekne kazıntısı evde. O sadece yeme işlerine bakıyor. Peşime ben de geleyim diye oğlanın biri takıldı. Gelme, ben alırım desem de ok yaydan çıktı. Baktım oğlan alışveriş için pek hevesli. Kendi düşen ağlamaz, gel de gör gününü dedim içimden.

Market alışverişini yaptık. Ben sen derken ihale yine bende kaldı. 

Kasaba yöneldik. Alacağımızı aldık. Yine bir yarış sonucu iki kartı birden önünde gördü kasap. Can çıkmayınca huy çıkmazmış misali boşboğazlığımı bir kez daha gösterdim. Baba mı öder, evlat mı dedim. Bilin bakalım adam ne cevap verdi: "Normalde baba öder ama ben bu sefer evlattan alacağım" demez mi? Hasılı ihale oğlana kaldı. Bana da memnuniyetimi ifade etmek düştü. Hah şöyle ya helal olsun sana. Sevdim seni. Tekrar geleceğim. Hep böyle yap dedim. 

Gördüğünüz gibi boşboğazlığım bu sefer ters tepti. Birinde işe yaramadı ise birinde yaradı ve öyle esnaf da var, böylesi de.