18 Mayıs 2022 Çarşamba

Doktor Olacak Adammışım *

Prof. Dr. Canan Karatay, “Kolesterolün görevleri arasında vücudu derinin altındaki mikroplara karşı korumak, alyuvarları ve sinir dokularını güçlendirmek, vücuttaki su dengesini ayarlamak” olduğunu, sağlıklı bir yaşam için kolesterol düzeyinin, olması gereken seviyede tutulması gerektiğini ve kötü kolesterolün dengelenmesi için büyük önem taşıdığını” açıkladıktan sonra konuyu zeytin çekirdeğine getirir ve zeytin çekirdeği ile ilgili olarak şunları söyler:

    ·     Zeytin çekirdekleri çöpe atılmamalı,

    ·    Günde 5-6 tanesi yutulmalı,

    ·    Çünkü mide ülseri, gastrit, reflü gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı zeytin çekirdeği ilaç niyetine kullanılmalı.

Çekirdeğin sadece kötü kolesterol için değil, insan vücudu için birçok faydalarının olduğunu belirtir:

Çünkü zeytin çekirdeği;

· Mide asidini düzenleyen önemli besin kaynakları arasındadır.

· Ülser, gastrit ve reflü gibi mide rahatsızlıklarının tedavi edilmesi için büyük önem taşımaktadır.

·         Baş ve diş ağrısını engellemektedir.

·         Sindirimi kolaylaştırmaktadır.

·         Kanserojen hücre oluşumunu engellemektedir.

· Vücudun bağışıklık sitemini güçlendirmektedir.

Sizler için derlediğim bu yazdıklarımı gazetelerden okumuş olmalısınız. Sizler gibi ben de okuyunca, sen neymişsin be zeytin çekirdeği… her derde deva imişsin dedim. Ardından, ben neymişim be abi, tam doktor olacak adammışım diyerek kendime pay çıkardım.

Sayın Karatay’ın tıp bilgisi ile bu ulaştığı bu faydalı bilgileri okuyanlar sizler, uygulasam olur mu, acaba işe yarar mı, haydi yararlı. Üzüm çekirdeğini bile yutamıyoruz, koca zeytin çekirdeğini nasıl yutalım diye düşünedurun. Karşınızda, küçüklüğünde bu tedavi yolunu bilfiil uygulamış biri var. Tek farkı, tedavi amaçlı kullanmadığım. Şöyle ki: Kalabalık bir ailenin üçüncü çocuğuyum. Ailede kimsenin sosyal güvencesi yok. Kıt kanaat geçinen ve yokluk içerisinde, olmayan şeylerin özlemini duyarak büyüdüm.

Her gün kahvaltıda çay içmek lükstü bizim için. Haftada bir veya iki gün kahvaltıda çay içerdik. Şimdiki çoğu çocuk ve gençlerin beğenmediği zeytin de her zaman olmazdı sofrada. Şu zeytin iyi veya kötü diye bir seçenek aklımızın ucundan bile geçmezdi. Baba bakkaldan ne almışsa, oydu bizim katığımız. Sofraya konduğu zaman zeytini bir defada yemez, iki-üç ısırışla tüketirdik. Küçük kardeşlerim; kim, kaç tane zeytin yemiş bakar ve göz ucuyla sayarlardı. Çoğu zaman sen şu kadar, ben bu kadar, o şu kadar yemiş diyerek çekirdeğinden yediğimiz zeytinler sayılırdı. İşte burada benim aklım devreye girerdi. Abim, şu kadar yemiş demesinler diye zeytin çekirdeklerinin bazılarını yutardım. Fazla yediğim belli olmasın diye yaptığım bu eylemin Canan Karatay’a göre tıpta her derde deva olabileceğini nereden bilebilirdim. Hasılı, bilmeden başka saiklerle tıbbi davranmışım, vesselam.

Hoş, yediğim zeytinin çekirdeğini sayan olmasa da şimdilerde de yutarım zaman zaman.

*25/05/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

16 Mayıs 2022 Pazartesi

Dil Nimeti ya da Dil Belası *

Allah’ın bahşettiği her şey bir nimettir. Dil de bu nimetlerden bir tanesidir. Yeter ki yerinde kullanmasını bilelim. Yerinde kullanmazsak ne olur? Nimet olur bela. Dil ile ilgili Kristal Kelebekler isimli kitaptan istifade edilerek hazırlanıp sosyal medyada paylaşılan bir yazıyı sizler için kısaltarak derledim. Dil ile ilgili hangi kelime, kavram ve deyimleri üretmişiz, bir bakalım:

·        Saygısızca karşılık verenler için dili bir karış,

·        Alay etmek istediklerimiz için dil çıkardık,

·        İnandırmak istediklerimiz için dil döktük,

·        Bir şeyi kötülemek için dil uzattık,

·        Sevdiklerimiz için dilden düşürmedik,

·        Kızdıklarımız için dile düşürdük,

·        Konuşmak istediklerimiz için dile getirdik,

·        Sırlarını ifşa ettiklerimiz için dile verdik,

·        Çok konuştuğumuzda dilimiz çözüldü,

·        Hastalandığımızda dilimiz ağırlaştı,

·        Gevezelik yaptığımızda dilimiz uzadı,

·        Çok yorulduğumuzda, dilimiz bir karış dışarı çıktı,

·        Üzüldüğümüzde dilim boğazıma takıldı,

·        Susadığımızda dilimiz damağımıza yapıştı,

·        Korktuğumuzda veya heyecanlandığımızda dilimiz dolaştı,

·        Derdimizi tam olarak anlatamadığımızda, dilimizin döndüğü kadar,

·        Nutkumuz sevinç veya üzüntüden tutulduğunda dilimiz dönmedi,

·        Baş edemediklerimize dili kurusun,

·        Anlatamadıklarımızda dili olsa da söylese,

·        Saygısızca gönül kırıcı konuşup gönül incitenlere dili pabuç kadar,

·        Bazen kelimeleri iyi dizemediğimizde dilimiz sürçtü,

·        Bazılarına laf anlatamadığımızda dilimizde tüy bitti,

·        Derdi tasası olanların dilinden anlamadık,

·        Dostları ve sevdiklerimizi dilimizden düşürmedik,

·        Sitem ve eleştiriye maruz kalınca dilinden kurtulamadık,

·        Kötü, kaba, çirkin söz söyleyenlere diline biber sürmek istedik,

·        Panel, konferans kalabalık olursa gelirim deyince dilimize kira istedik

·        İnandığımız değerleri, hakikatleri dilimize pelesenk ettik,

·        Ağzı sıkı olanlara diline hakim,

·        Boşboğaz olanlara dili beynine çok yakın,

·        Diliyle kırıp döküp incitenlere dilini eşek arısı soksun,

·        Sır küpü gibi konuşmayıp susanlara dilinin altındaki baklayı çıkar

·        Bir şeyi bilip hatırlayamadığımızda, dilimizin ucuna geldi,

·        Ölçüsüz ve düşüncesiz konuştuğumuzda dilimizin cezasını çektik,

·        Güzel İşler yapınca dillerde anıldık,

·        Niyetler ve ameller bir ve güzel olunca dillere destan olduk

Dedik.

Ayrıca dil ile ilgili isimler verdik. Mesela alımlı, güzel anlamında Dilber, gönlümüzü süsleyenlere Dilara, yiğitçe duruş sergileyenlere Dilaver, Aynı derdi paylaşanlara Dildaş, gönlümüzü çalanlara Dilruba, gönlü şen kalanlara Dilşad, ay gibi güzel olanlara, Dilberay, gönlü aydınlık olanlara Dilnur, insanlık için ağlayanlara Dilhun, Münafıkça konuşanlara Dilbaz gibi isimler verdik. Yine aşk girdabına kapılanlara dil ü pare olduk denir.

Gördüğünüz gibi dil ile ilgili demişiz de demişiz, isimler vermişiz. Dil ile ilgili atasözlerimiz de eksik değil.

*07/11/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır. 

15 Mayıs 2022 Pazar

Atacak Kurşun ve Alım Gücü

"Rusya’da bir vatandaş, evinin ihtiyaçlarını almak için hazırlamış olduğu listeyle bir alışveriş merkezinin önündeki kuyruğa girer. Tam sıra kendisine geldiğinde, alacaklarını bir bir sıralar. Hepsine yok, cevabı alır. İyice sinirlenen vatandaş, yanındaki askerlerin de duyacağı şekilde küfürler etmeye başlar. Askerden de hiçbir tepki gelmeyince koşarak evine gider. Hanımına,

-Hanım, toparlan. Bu ülkeyi terk ediyoruz. Bu ülkenin maalesef atacak bir kurşunu bile kalmamış".

Bu Rus hangi ülkeye gitti, gittiği ülkede neyle karşılaştı bilinmez. Tahminde bulunursak bu Rus çift Türkiye'ye gelme ihtimali yüksek. Çünkü bu cennet vatan son yıllarda yabancı cenneti oldu. Her türden yabancı var.

Neyse, farz edelim ki bu çift Türkiye'ye yerleşti. Evini buldu, döşedi ve ailecek acıktılar. Yiyecek bir şey almaları gerek. Ne alacaklarını da biliyorlar. Çünkü Rusya'da iken hazırladıkları liste ceplerinde. Birlikte beşli marketlerden birine girdiler. Önlerine kattıkları market arabasıyla birlikte terekleri bir bir geziyorlar. Dolaşmadıkları terek kalmadı ama daha market arabasına şunu alalım diye bir şey koymadılar.

 Dediler ki bu ülkede aradığımız her şey var hatta atacak kurşunları bile ama...

Benden bu kadar. Her şeyi benden beklemeyin. Ama'dan sonrasını siz doldurun. Rus çift ne demiş olabilir? Söz sizde. Buyurun.