28 Aralık 2021 Salı

Kumar

Toplum olarak kumarı ve kumar oynayanları sevmesek de içimizde kumar oynayanlarımız var. Niçin sevmeyiz? Çünkü ocakları söndüren bir yönü var kumarın. Kötülükleri pek çok olsa da ailelerin dağılmasına da sebebiyet veriyor. Ki bugüne kadar kumardan ihya olan olmamasına rağmen bu yolun yolcuları yine kumar oynamaya devam ediyor. Dinimiz de haksız kazanç olduğu için kumarı yasaklar. Gerekçe olarak içkiyle beraber kumarın araya düşmanlık ve kin soktuğu, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoyduğunu Allah belirtiyor Maide 91.ayette. Çünkü kumarda gözleri kör edecek şekilde daha fazla kazanma ve kaybettiğini yerine koyma inadı vardır.

Kumar derken belirli platformlarda, mahzenlerde ve dijital ortamlarda para karşılığı oynanan, ütme ve ütülmeye dayalı oyunları kastetmiyorum. Günümüzde kumarın alanı o kadar geniş ve çeşitli ki say say bitmez. Nerede alın terletmeden elde edilen haksız bir kazanç varsa orada, o şeyde kumarın izlerine rastlamak mümkün. Son birkaç aydır ülkenin yabancı para ile imtihanı da bana göre kumardan başka bir şey değil. Bu yazımda da bunu işlemeye çalışacağım.

Son birkaç ay içerisinde döviz karşısında paramızın pul olduğu hepimizin malumu. Döviz günbegün bir önceki günü egale ederek kendi rekorunu kırdı. Her yükseliş ve rekor başta petrol ürünleri olmak üzere vatandaşa iğneden ipliğe her türlü ürüne zam olarak döndü. Ürüne zam gelecek düşüncesiyle parası olan daha fazla ürün alarak stok yapma yoluna gitti. Kimse aldığı bir ürünü ikinci gidişinde aynı fiyattan bulamadı. Zamlardan dolayı kah 5’li marketler zincirine kızdık kah fahiş zam yapan firmalara kah stok yapanlara kah dış güçlere.

TL'nin pul olduğunu, devletin de bir şey yapmadığını/yapamadığını toplum olarak yaşadık ve bunun sonu nereye varacak diye endişe içerisinde izledik. Herkesin sabahtan akşama gündemi, ne olacak bu dövizin, altının durumu ve memleketin hali oldu. Bu olağanüstü durumu görüp endişe içerisinde olup biteni izleyen, elinde üç beş kuruşu olan vatandaşın çoğu, doların ateşinin sönmediğini görünce, bari paramın değerini koruyayım diyerek döviz ve altına yöneldi. Bu kesim yüksek rakamlardan altın ve döviz aldı. Parasını dövize çevirenlerden bir tanesi de burnu iyi koku olan, piyasayı takip eden para babalarıdır. Bu kesim borsa-faiz ve döviz üçgeni içerisinde döner dolaşır. Çünkü onlar parasını yatırıma dönüştürmeyen, sürekli paradan para kazanan tiplerdir. Bunlar paraya para demezler ve daima kazanan olmalarına rağmen gözleri paraya da doymaz. Bu tiplerin ülke diye bir dertleri de yok. Bunlar, dövizi düşükken alıp yüksekken bozduranlardır. Şu anda döviz düştü. Bunlar piyasadan yine döviz alma yoluna giderler. Döviz düşse de yükselse de her daim bunlar kazanır. Dövizi anormal bir şekilde köpürtenler de bu kesimdir. Kaybeden kesim ise dövizin ateşinin bir türlü sönmediğini gören ve üç beş kuruş parasını erimesin diye bir panik ve endişe içerisinde, altın ve döviz yüksek iken parasını altın veya dövize yatıran kesimdir. Çoğu elindeki sermayesini de kaybetti.

Dövizin birkaç ay içerisinde yükselmesi ve bir gece aniden düşmesi kumardan başka bir şey değildir. Kumardan da öte bir şey olsa gerek. 20 Aralık gecesi olup bitenler fiili olarak kumar oynamaya rahmet okutur türdendir. Kumarda, oynuyorsun ve sonucunda kazanıyor veya kaybediyorsun. Haksız kazanç da olsa en azından burada bir emek var. Döviz ve altın ile oynamada ise bir emek yok. 20 Aralık gündüzünde bir değer ifade eden paranın, üzerinde herhangi bir işlem yapmadan bir bakmışsın ki hesaptaki para eriyivermiş.

Bu nahoş durum gelip geçti. Bu olup bitenlerden hem devlet hem de millet olarak oturup bir düşünmemiz lazım ki bundan sonra bir daha böyle durumlarla karşılaşmayalım. Burada işin en sevindirici yanı, dövizin ateşinin sönmesi. Üzücü yanı ise Hazine Bakanı’nın da ifade ettiği gibi küçük yatırımcının bu oynanan oyunda kaybetmesidir. Sosyal medyada paylaşım yapanlardan bir kısmının, parasını kaybedip üzülenlere sevindiğini görünce, bunların bu yaptığına üzüldüğümü ifade etmek isterim. Çünkü üzüntü ve dertli insanların mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmak, oh olsun demek hoş değil.

Allah bize bir daha böyle kumar oynatmasın.

Kur Garantili TL *

—"Kur Garantili TL" konusunda ne dersin?

—Dövizin ateşinin söndürülmesi bakımından devlet böyle bir tedbir almış olmalı. Ama gecikmiş bir karar. Devletin bu gecikmiş adaletine "ba'de harabil-Basra" denir. Buna da adalet denmez.

—Ne zaman almalıydı bu kararı? 

—Merkez Bankası faiz kararı vermeye başlamadan alınmalıydı. 

—Gecikmiş de olsa iyi oldu değil mi? 

—Ümit ederim ki alınan bu karar sürekli olmaz, üç ayla sınırlandırılmalı. 

—Niye ki? 

—Dünyanın hiçbir yerinde parasını faize yatırana artı kur garantisi verilemez. Ki bu karar yeni değil. Öncesinde bu ülkede denenmiş. Hazineye ilave yük getirdiği için vazgeçilmiştir. 

—Devlet garanti verdiğine göre bu demektir ki yükselmeyecektir. 

—Mesele iç piyasadan ibaret olsa tamam diyeceğim. Çünkü devlet iç piyasaya hakim olabilir. Ama ekonominin küreselleştiği günümüzde en ufak bir dış müdahale kuru uçurur. Ki zaman zaman bu durumu yaşadık, yaşıyoruz. Böyle bir durumda hazine kur farkının altından kalkamaz.

—Devletin hesabı tutarsa, yani kur yükselmezse.

—Kur yükselmezse sorun yok. Bu demektir ki devlet isabetli bir karar almıştır. Ülke ekonomisi bundan dolayı rahat bir nefes alır.

—Daha ne?

—Yalnız devlet bir karar alırken olası en kötü ihtimali de göz önünde bulundurmalıdır. Ya kur yeniden fırlarsa o zaman ne yapacak? Devlet böyle bir riske giremez. Girdi diyelim. Bu yaptığı devlete artı yük getirmeyecek mi? Sonra devlet çok mu zengin ki mevduat sahiplerine fazla para verecek? Fazla parası varsa versin diyelim. Hepimizin bildiği gibi devlet iç ve dış borç almak suretiyle ekonomiyi yürütmeye çalışıyor. Borçlu iken başkasına ağalık yapmak, “hibe” bahşetmek ne derece doğru? Sonra devlet kimin parasını kime veriyor? O hazinede 83 milyonun hakkı var. Soruldu mu millete “Biz mevduat hesabı açtırmak suretiyle faizden para kazanmak isteyenler, aldıkları bu faizi yeterli görmezlerse üzerine biz para vereceğiz. Siz ne dersiniz bu konuda” diye. Devlet faiz + kur garantisini başka kime veriyor? Buradan hareketle diğer vatandaşlar mesela ticaretle uğraşanlar, işçi çalıştıranlar ya da faiz almadıkları için parasını bankalarda vadesiz hesapta tutanlar biz de kur garantisi istiyoruz derlerse, bu isteklerinde haklı olmazlar mı? Bence devlet paradan para kazanmayı alışkanlık haline getirenlerin yatırımlarına garanti verdiği kadar ülke ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla yatırım yapanlara da vermelidir.

—Bu durumda ne yapmak lazım?

—Burada tüm dert kurun yükselmesini önlemek ve parası olanların dövize yönelmesini önlemek ise devlet başka yollar bulmalıdır. Mesela, kanuni bir engel yoksa döviz alımına sınırlama getirebilir. “Dövizi sadece yurt dışına çıkacaklar, ihracat yapacak olanlar vs. alabilir. Bankalarda döviz hesap açtıranlar şu kadar vergi vermekle yükümlüdür” şeklinde geçici bir karar alabilir. Hasılı, devlet her ne karar alırsa alsın ama paradan para kazanmak isteyenlere teslim olmasın. Vatandaşın tümüne ait olması gereken olmayan hazine parasını kur garantili mevduat adı altında birilerine peşkeş çekmesin. İnan bu oynanan, kumardan başka bir şey değildir.

*05/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

27 Aralık 2021 Pazartesi

Oynanan Kumardı. Oynandı Bitti *

—Döviz ve altının füze gibi çıkmasının ardından paraşütten iner gibi düşmesi konusunda ne dersin?

—Baştan sona bir kumardı. Oynandı bitti. Bu oyunun kazananları oldu, kaybedenleri oldu. 

—Kimler kazandı? 

—Alın terletmeden paradan para kazananlar, spekülatörler vs. Bunlar hiç kaybetmezler. Burunları iyi koku alır. Ellerindeki parayı faiz, döviz ve borsa üçgeni arasında dolaştırır dururlar. Döviz düşünce alırlar, zirveye çıktığında da bozdururlar. Hem alırken kazanırlar hem de satarken. Bunlar kumarı kuralına göre oynayan, her türlü inceliğini bilen, içeriden bilgi alan kimselerdir. 

—Kaybedenler? 

—Bunlar elinin emeği ile kazanıp kazandığından arta kalanı kötü günler için bir kenara koyanlar; çocuğunu evermek, ev ve araba almak, hac ve umreye gitmek için para biriktirenler, krediden uzak duranlar, parasını faiz ve borsaya yatırmayanlar vs. Bunlar küçük yatırımcıdır. Piyasada oluşan ya da oluşturulan algıya göre hareket ederler. Sonunda da kahir ekseriyeti kaybeder.

—Devlet bu oyunun neresinde?

—Bu konuda farklı görüşler var. Kimine göre devlet bu işin tam göbeğinde kimine göre ise her konuda olduğu gibi devletin bunda da bir suçu yok. Böyle giderse suç benim üzerimde kalacak. Çünkü suçun sahibi olmaz. Kimin üzerine yıkılırsa veya bu suçu kim sahiplenirse suç o kimsenin üzerinde kalır.

—Sence?

—Millet olarak bu kumarın içerisine girdik. Her birimizin az veya çok bu suçta payı var. Bana göre suçun büyüğü devlette. Çünkü Devlet “Çin gibi olacağız” diyerek “düşük faiz ve yüksek kur”a dayalı yeni bir ekonomik model denemeye kalktı ve kumarın fitilini ateşledi. İşe, yüzde 19 olan faiz oranını her ay indirerek “Çin gibi olma” yolunda ilerledi. Her faiz indirildiğinde döviz o günü rekorla kapattı. Döviz her gün bir önceki rekorunu egale ederken etkili ve yetkili kişiler, dövizin ateşini söndürmeye yönelik konuşmalar yapacağı yerde altı dolu olmayan konuşmalarıyla hazırında yangına körükle gitti. Devlete bir türlü toz kondurmayan bazılarına göre devletin bunda bir suçu yok. Bir an için bunların dediğini kabul edelim. Burada sormak isterim. Her gün her saat TV ekranlarında ve sanal alemde birileri “Altın bu kadar olacak, döviz şu kadar olacak” derken devlet niçin bu spekülatörlere engel olmadı diye sormak lazım. Maalesef devlet bu spekülatörlere mani olmadı. Buna da devlet, kişilerin ağzını bağlayamaz ve karışmaz diyelim. TL her gün her saat döviz karşısında erirken devlet 20 Aralık akşamı aldığı kararı niçin ilk başta almadı ve niçin bu kadar bekledi? Pekala faizi ilk indirmeye başlarken “Kur garantili TL” mevduatını devreye sokabilir ve paramız da bu kadar pul olmazdı. Maalesef devlet birkaç ay sadece seyretti. Bu durum vatandaşta güven problemini beraberinde getirdi ve kahir ekseriyet devletin aciz kaldığı hissine kapıldı ve önünü göremediği için elindeki parasının değerini korumak maksadıyla denize düşen yılana sarılır misali döviz veya altına yöneldi ve kaybedenler de maalesef bunlar oldu.

—Vatandaş parasını gidip altın veya dövize bağladıysa devletin suçu ne burada? Hep devleti suçluyorsun.

—Devlet babadır bizde. Baba ise ailenin ve evladının her şeyinden sorumludur. Onları korur ve kollar. Meydanı birkaç spekülatöre bırakmaz. Zamanında alacağı tedbirlerle meydanı birilerine bırakmaz. Ailedeki baba da öyle değil mi? Ailede bir sorun olduğu zaman sorumluluk babaya aittir. Bu sorunu baba çözecektir. 

—“Kur garantili TL” konusunda ne dersin?

—Bu konuyu da başka zaman konuşalım. 

*03/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.