16 Mart 2020 Pazartesi

Vasiyetimi Gören Diyanet, Pes Etti

13 Mart 2020 günü kılınacak cuma namazı öncesi aşağıdaki paylaşımı yapmıştım:

"Az sonra cumaya gideceğim. Hiç olmadığı kadar sağlıklıyım. Olur ya camiden virüs kapar, Koranavirüs olur ve ölürsem, vasiyyetimdir:

1.Bundan sonra ailemin geçimi Diyanet İşleri Başkanlığına aittir. 
2.Bakmakla yükümlü olduğum aile fertlerime ömür boyu orta seviyede maaş bağlanması,
3.Ailemin oturacağı yeni bir evin satın alınması,
4.Ailem, gezmeye ve tatile giderken kullanacağı konforlu bir arabanın alınması.
5.Çağın ve ortamın gerektirdiği her türlü ihtiyaçlarının karşılanması,
6.Bir dediklerinin iki edilmemesi..."

Bu paylaşımımdan üç gün sonra (16.03.2020) Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş imzalı bir açıklama yapıldı. Yazı, vakit ve cuma namazlarının cemaatle kılınmasına ara verileceği yönündeydi.

Bu demektir ki palaşımım ses getirmiştir. Diyanet İşleri Başkanı, baktı ki pabuç pahalı, bu işin maliyeti yüksek, bu işin şakası yok. Çünkü tazminat istemiyordum, vasiyet ediyordum. Vasiyeti yerine getirmek gerekirdi. Vasiyeti yerine getirmemek vebaldi. 

Sonunda pes etti. Cuma ve vakit namazlarının cemaatle kılınmasına ara verildiğini açıklamak zorunda kaldı. Olması gereken de bu idi. 

Şimdi bu habere en fazla her cuma, camisine gittiğim imam üzülecek. Vaazı uzatacağım diye namaza 10 dakika sonra başlayan, gittiğim cami imamı,
*Camiye cemaat gelmeyince,
*Konuşamayınca,
*Vakitten en az 10 dakika almayınca, bundan sonra ne yapacak?

Görünen o ki onu zor günler bekliyor. Onun karantina süresi çok çetin geçecek çok...

20 Saniye Kuralı


İşin uzmanları, 20 saniye elinizi lavaboda yıkayın dedi ya. Beni bir düşüncedir aldı. Ya 20 saniyeyi geçirir ya da 20 saniyeyi bulmazsa el yıkamam. Fark etmez demeyin. Tam süresini ayarlayamazsam elimdeki mikroplar tam ölmemiş olabilir, fazlası olursa elimde başka sıkıntılar baş gösterebilir. Ecdadımız fazlası zarar, azı zarar, ortası karar, dememiş mi daha önce. Tam karar olmalı.

O zaman ne yapmalıyım? Musluğu açar açmaz kronometre çalışsa elimi yıkarken gözüm saatte olur. Yok benim musluklarda böyle bir özellik. Sizinkilerde varsa bilemem. Var da nereden aldığınızı söylemezseniz hakkım kalır. Şayet musluklarda böyle bir sistem yok ise bizim insanımız ne duruyor hala. Böyle bir şey üretip piyasaya sürerlerse yok satarlar. Haberleri olsun.

Bizim insanımız, musluğu açar açmaz kronometrisi de çalışmaya başlayacak saatli musluklar üretmeyi düşüne dursunlar. Ben bu durumda ne yapacağım? Lavaboya girdikten sonra musluğu açmadan önce kolumdaki saate bakıp süreyi başlatacağım. Bu durumda süre doldu mu deyip sık sık saate bakacağım. Bu da ellerimi sağlıklı yıkamamı engeller. Ellerimi yıkarken yanımda süreyi tutacak birisini mi bulundursam. Kim bekler her lavaboya girişimde beni. Sonra nereden bulacaksın bekleyecek birini. Acaba lavaboya bir saat koysam mı diyorum. Bu durumda en makulü lavaboya bir saat takmak sanırım.

Bu arada elleri 20 saniye yıkamak fazla değil mi? Sürt sürt bitmiyor bir türlü süre. Ellerimi sürterken musluktan akan su da işin cabası. Fatura geldiği zaman görürüm günümü.

Acaba 20 saniye kuralına uymasam mı diyeceğim. Bu durumda virüs kaparsam ardımdan "Bir damla musluk suyu fazla gitmesin, su faturası yüksek gelmesin diye 20 saniye kuralına uymadı. Ölümü bundan oldu. Hasılı cimri biriydi" densin de istemiyorum.

Sahi siz nasıl uyuyorsunuz bu 20 saniye kuralına. Var mı bu konuda bir öneriniz. Gördüğünüz gibi zor bir durumla karşı karşıyayım. Gel de çık bu işin içerisinden.

15 Mart 2020 Pazar

Salgına Rağmen Umre

Küresel bir virüs salgınına rağmen salgına aldırmayıp umreye gidenler! Geri niye geldiniz? Kalaydınız orada. Kaçak göcek tavaf yapıp duraydınız. Siz orada oldukça gözümüz hiç arkada kalmadı. Ne aradık ne de sorduk.

Şimdi geldiniz. İçimiz dışımıza çıktı. Devlet seferber oldu. Sizi karantinaya aldı. Dışarıyla ve yakınlarınızla bir bağınız olmayacak. 14 gün boyunca hapis hayatı yaşayacaksınız. 

Ne olurdu, inat etmeyip bu olağanüstü durumda umre umre diye tutturmasaydınız olmaz mıydı? Umre ibadeti kadar salgının olduğu yere gitmemek ve salgın yerinden çıkmamak da bir ibadet. Ha ne olurdu, bir ibadeti yaparken diğer ibadeti yıkmasaydınız olmaz mıydı...

Bilin ki İslam'da zarar vermek de yoktur, zarar görmek de. Dini ritüelleri yerine getirmek kadar toplumsal bir din olan İslam'da, başkasına yük olmamak ve zarar vermemek de önemli bir yer tutar. 

Hele içinizde her yıl umreye gitmeyi rutin hale getirip gidip gelenler yok mu? Allah onları bildiği gibi yapsın. Biliniz ki sizin mutluluğunuz bizim mutsuzluğumuzdur. Bizi fazlasıyla huzursuz ettiniz. Bunu bilesiniz. Hoş sizin huzurunuzun yanında bizim huzurumuzun kaçmasının ne önemi var, değil mi? 

Bu arada bu son umrenizle umre sayınız kaç oldu? Benimki de merak işte...