31 Ağustos 2019 Cumartesi

Doğal Gaz ile Isınmaya Devam *

Zamanında gel şu doğal gazı bağlatmayalım. Bugün hesaplı olduğuna bakma. Bu doğal gazın ne yapacağı belli olmaz. Çünkü dışarıdan geliyor. Üstelik ta Rusya'dan. Babam rahmetli "Ben bu Moskof'tan ben pek korkarım" derdi. Biz yine anam babam usulü odun, kömür, tezek ile ısınma yoluna gidelim, dedim.

Ama efendim, herkes bağlatıyormuş. Herkes bizim bildiğimizi bilmiyor mu? Demek ki var bir bildikleri. Sadece biz kaldık bağlatmayan. Üstelik çok da kolaylıkmış. Düğmeye bastın mı çalışıyormuş, perdeleri islendirmiyor, duvarlar bembeyaz kalıyormuş. Dışarıdan geldiğin zaman kova doldurma ve soba yakma derdin olmuyor. Hele mutfağa pek bir şey gelmiyormuş. Tüpten çok ucuz. Tam yemek pişerken tüp bitti derdi de yokmuş.

Ne kadar bağlatan bağlatsın, kimsenin bir bildiği falan yok. Kolaylık ve rahatlık olduğuna bakma. Her rahatlığın bir bedeli vardır. Benim bu yaştan sonra bedel ödemeye ve bir "Moskof"a para kazandırma niyetim yok. Varsın duvarlar kirlensin, ben silerim. Perdeler islensin; ben çıkarır, makineye atar, yıkar, takarım tekrar. Hiçbiri mesele değil. Mesele soba yakmaksa sobayı kurar, kovayı doldurur, yakarım. Biraz meşakkati olsa da en azından iliklerime kadar ısınırım. Üşüdükçe birkaç odun daha atarım, gürül gürül yanar. Üzerinde hem kestane pişiririz. Mutfağa bir şey gelmiyormuş. Sen yemek pişir de varsın gelsin. Tam pişirirken tüp biterse gerekirse yarı çiğ yeriz.

Böyle dedim, daha başka diller de döktüm. Her fani erkek gibi yorulduğumla kaldım. Sonunda senin dediğin gibi olsun. Madem sen huzur bulacaksın, benim huzurumun ne önemi var dedim. Gidip bir firma ile anlaştım. Bereket taksitle imiş. İşin içinde taksit varsa benim için sudan ucuz sayılır. Yüklü ödemeyi taksitlendirdim. Uzun bir beklemenin ardından evime doğal gaz bağlandı. Sahiden düğmeye basınca çalıştı. Ailecek bir sevinç bir sevinç! Sanki cenneti kazandık. 

Sevindik ama sorun bitmedi. Eskiye ait ne varsa kurtulmalıydık. Hem ev genişlemeli, hem bir fakiri sevindirmeliydik. Belki bir gün lazım olur demedik. Sobasından, borularına, alt sergisine varıncaya kadar sobaya ait ne varsa verdik bir tanıdığımıza.

Yıllar yılı ufak tefek gelen zamlarla birlikte yarı ısındım, ısınmadım. Hayat böyle devam etti. Soba yakmadık ama islenmeyecek dediğimiz perdeler yine süresi içinde yıkanmaya devam etti. Zaman zaman takmak da bana nasip oldu. Yıllık temizlik zamanı yine evlerin duvarlarını sildik. Sonunda anladım ki kaldırıp attığım sobanın dışında her şey eskisi gibiydi.

Birkaç yıldır yaşadığımız enflasyonlu hayatla birlikte her şeye gelen zam gibi zamdan doğal gaz da nasibini aldı. Ödedik naçar. Çünkü bu rahatlık için değerdi. Bereket birkaç yıldır eski kışlardan kış görmedik. Kışlar bizi teğet geçti. Değilse doğal gaza gelen zamlarla ısınmanın bedeli daha da ağır olacaktı. 

1 Eylülden geçerli, doğal gaza gelen ikinci yüklü zam ile birlikte bu doğal gazla ısınmanın suyu çıktı. En iyisi eskiye dönmek dedim. Ciddi ciddi düşünmeye başladım. Ama içinden çıkamadım. Eskiye nasıl dönecektim ki? Evde ne soba vardı ne de borusu. Verdiğim kişiden sobayı istesem, olmaz. Zira verilen geri alınmaz. Paraya kıyıp üzerinde kestane pişireceğim yeni bir soba alayım dedim. Orta yerde ne odun var ne de kömür. Sonra odun ve kömürün yanına mı varılır şimdi? Zira bunlar da dolara endekslidir. Acaba tezek bulabilir miyim? En azından tam ısınamasam da evin soğuğu kırılır. Ama tezeği kim yapar, kim satar, kim elini sürer bu devirde? Kimse böylesi b.ktan işe girmez şimdi.

Ben böyle içinden çıkılmaz bir şekilde düşünmeye devam ederken hafif kestirmeye koyuldum… Yeni taşındığım evde baca nerede diye bir göz attım. Problemin çözümsüzlüğü burada. Şimdi hapı yuttum. Zira havuz probleminden beter bir durum var karşımda. Çünkü evde baca namına bir şey yok. Evi yapan alternatif düşünme diye işi kökten çözmüş derken uyandım. Gözüm baca aradı hemen. Bereket baca varmış evde. Bu iyi haberdi benim için. Şimdilik kullanmasak da aklımın bir köşesinde bulunsun. Ne olur ne olmaz.

Hasılı sonu belli olan doğal gaz ile ısınmaya elim mahkum, devam şimdilik. Sonu nereye varır bilmem. Bildiğim tek şey gelen faturalar ocağıma incir dikecek. Bir de kış çetin geçerse işte o zaman görün siz beni. Umarım kış aylarında yüklü gelecek doğal gaz faturalarını doğal gaz dağıtım şirketleri, vatandaşa ödemede kolaylık olsun diye yılın diğer aylarına taksitlendirme yoluna giderler.

*02/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Bir Şeye Susamak *

Suyun kıymetini bilmek için susamak gerekiyor. İhtiyaç yok iken su içmek insana eziyetten başka bir şey değildir. Bu durumu diğer ihtiyaçlarımız için de söyleyebiliriz. Fikir ve yaşantı da böyledir. Mesela sosyal hayatta bir insan, içinde bulunduğu ortamda, ortamın kendisine sunduğu albenili hayatı tatmadan diğer hayatın kıymetini bilmez. Ne demek istediğimi birkaç örnek vererek açmak isterim.

Adaletiyle ünlü Hz Ömer'i ele alalım. Cahiliye döneminin başaktörlerinden birisidir. Çoğunluk gibi puta tapar. Mevcut toplumsal yapıya savaş açan Hz Muhammed'i öldürecek kadar da gözü kara biridir. Putperestliğin en önde gidenlerinden iken aynı zamanda yaşadığı hayatı sorgulamaya devam eder. Çünkü hem mantıksız buluyor hem de içindeki boşluğu doldurmuyor. Sonunda hepimizin bildiği gibi düşmanı bildiği dine giriyor ve yeni dinin en önde gelenlerinden oluyor. Halifeliğe kadar yükseliyor ve bu görevi de hakkıyla yerine getiriyor. Bugün bile onu ve dönemini hayırla yad ediyoruz.

Ünlü komutanlarımızdan Halit b. Velit hakeza. Cahiliye dönemini yaşamakta iken cesareti, akıl ve zekasıyla Müslümanlara Uhut Savaşında yenilgiyi tattıran bir komutan iken sorgulayıp Müslüman olduktan sonra da kalitesini konuşturmaya devam etmiş, girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiştir.

İngiliz bestekar ve müzisyen iken aynı zamanda Hıristiyan hayatı yaşayan Yusuf İslam, içindeki boşluğu İslam'la dolduruyor.

Yeni kaybettiğimiz Şule Yüksel Şenler 25 yaşına kadar mini etek giyen, başı açık, makyaj yapan, tırnaklarına oje süren biri iken ailesinin karşı koymasına rağmen yaşadığı hayatı terk ederek tesettüre giren birisidir.

Size dört tane örnek verdim. İkisi putperestlikten, biri Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçiyor. Son verdiğim örnek ise Türkiye'de yaşayan birçok kişi gibi Müslüman, ama Müslümanlığın gereğini yerine getirmeyen biri. Bu dört şahsiyet, önceki yaşadıkları hayatta el üstünde tutulan önemli kişiler iken yaşadıkları hayatın hayat olmadığının farkına varan ve iyi bir sorgulama sonucu yaşantılarının zıddı bir hayatta karar kılıyorlar. Karar kıldıktan sonra inzivaya çekilmiyorlar. Bundan sonra tüm birikimlerini yeni hayatları için harcıyorlar. Burada çok güzel hizmetlere imza atıyorlar, insanlara faydalı oluyorlar.

Bu örneklerden nereye gelmek istiyorum? Daha önce deli dolu yaşayan, yaşadıkları hayatın her türlü pisliğini gören, görürken de bu hayatın ucundan, köşesinden veya tam göbeğinden tutan kişiler, içinde bulundukları hayatı tadarken aynı zamanda içlerinde hissettikleri boşluğu sorgulamış ve bu hayatı terk etmişlerdir. Yeni hayatları onlara sorumluluk yüklemiştir ve bu sorumluluklarını da en güzel şekilde yerine getirmişlerdir. Çünkü bir hedef ve ideal için yaşamaktadırlar artık. İçlerinde hissettikleri susuzluğu yeni hayat tarzlarında bulmuşlar ve susuzluklarını gidermişlerdir. Aksiyon adamı veya kadını olmuşlardır.

Örneğini verdiğim bu dört kişiden birinin yerinde olmak isterdim. Çünkü onların daha önceki debdebeli hayatını yaşamadığım için kendimi içinde bulduğum nimetlerin farkında değilim. Farkında olmadığın için faydalı da olamıyorum. Zira kendim de düzgün yaşamıyorum. Aksiyon adamı hiç değilim. Buradan şuraya gelmek istiyorum. Kötülüğü görmeden iyiliğin kıymeti bilinmez. Bu yüzden özellikle eğitimde, insan yetiştirme ve insan kazanmada zamanlama, susama önemlidir. Kıvama gelmeden başa örtülen başörtü kişi için bir şey ifade etmeyebilir. İhtiyaç hissetmeden bir şeyi öğretmek de böyledir. Baskı, nefreti doğurabilir. Baskı gören o anda sesini çıkarmasa da fırsatını bulduğu ilk anda tepkisini, tersini yaparak gösterebilir ya da bastırılmış duygularla yaptığından zevk almadan yaşamaya devam edebilir. Bu durumu araba aksamıyla anlatayım. Manüel bir arabayı yürütmek için debriyajın bir kavrama noktası vardır. Hareket edecek aracın tavıdır o. O tavı yakalayan şoför gaza yüklenince aracı bağırtmaz, hoplatmaz ve stop ettirmez. Eğer şoför o tavı yakalayamadan aracı kaldırmaya kalkarsa yürütmenin dışında o araca her türlü eziyeti yapmış olur. Birini kazanmak veya çocuk yetiştirmek için tav zamanını beklemek gerek. Erkeni de yanlış, gecikilmesi de. Tam tavı... Çünkü demir bile tavında dövülür.

*07/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

29 Ağustos 2019 Perşembe

Bedeli Ödenmeyen Hiçbir Şeyin Kıymeti Bilinmez

Yaşadığım hayat bana şunu göstermiştir ki tecrübe edilip bedeli ödenmeyen hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yoktur. Bundandır ki bir musibet bin nasihattan evladır denir. Yaşayıp burnumuz sürtülecek ki ondan sonra kendimize geleceğiz. Ne de denenmişsek o konuda tövbekar olur, yoğurdu üfleyerek yeriz. Tecrübe edinmeden hiçbir nimetin kıymetini bilmeyiz.

*Uzun süre işsiz kalan biri bulduğu işine dört elle sarılır. Çünkü açlığı, çaresizliği ve değersiz hissedilmeyi bir güzel tatmıştır.
*Önemini ve ne anlam ifade ettiğini kavra-t-madan tesettüre gir-dir- me kişiyi örtmez. Özünü kavramadan aramızda kapalı açık olarak dolaşır. Ne zaman ki bir ihtiyaç olduğunu hisseder, kendisiyle yüzleşir, ince çizgiyi tespit eder. İşte o zaman tesettürün farkına varır ve kendisi için bir kıymet ifade eder.
*Emek sarf edilmeden başkasından gelen ile geçinen, harcadığı paranın kıymetini bilmez. Ne zaman ki kendi emeğini kazanır, parayı daha dikkatli harcar.
*Susamadan su içene su, acıkmadan yemek yiyene yemek bir eziyettir. Ne zaman ki susadı ve açıktı, yediği ve içtiği kişi için bir anlam ifade eder.
*Pratiğe dönüştürülemeyen bilgi sinede beyinde yüktür. Ehliyeti olup araba sürmeyi bilmemeye benzer. 
*Kıvama gelmeden, zamanlamasına dikkat etmeden, ihtiyaç hissetmeden öğren/t/ilen bilgiler kişiye bir karakter kazandırmaz ve dikkatini çekmez. Yaşantısında bir değişiklik meydana getirmez. Ahlakla bezenmeyen dini bilgi de böyledir. 
*Hiç kaybetmeden hep kazananlar kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu bilmez. Ne zaman ki kaybeder, işte o zaman  kişiyi kendine getirir.
*Sağlığı kaybetmeden sıhhatin değeri yoktur, hoyratça kullanılır. Ne zaman ki bir organımız hastalandı, eyvah denir. Sağlığa dört elle sarılır.
*Bir hata ve yanlış ölümle burun buruna getirirse hata ve yanlış yapma lüksünün olmadığını anlar.
*Bir sıkıntıya düşmeden kişi, dost ve arkadaşlarını test edemez. Ne zaman ki düştü, insan sarrafı olmaya başlar.
*Varlık şımartır iken yokluk insanı terbiye eder. Varlık yok olunca kafa dank eder, yokluk var olunca insana şükrü hatırlatır...

Yaşadığımız tecrübeler kaybettiklerimizi bazen geri getirmez, bir ömür boyu pişmanlık olarak bizimle yaşamaya devam eder. Bazen de kendimize getirir, hayatımıza iyi yön verir.