21 Aralık 2017 Perşembe

Bir Lawrence Uşağının Hezeyanı *

Hangi anne-babadan doğacağıma, hangi millet ve milliyetten olacağıma kendim karar vermedim. Kimsenin doğumu ve ırkı kendi elinden kaynaklanmamaktadır. Bu durum, Allah’ın kaderinde (ölçüsünde) olan biyolojik yasanın bir sonucudur. ‘Allah tanışalım diye farklı millet ve milliyetler şeklinde yaratmış.’ Bundan dolayı hiçbir ırkın diğerine karşı asla bir üstünlüğü yoktur. ‘Üstünlüğün ancak takva ile olduğunu’ belirtir Kur’an.

Müslim’de geçen bir hadiste Peygamberimiz: “Ümmetimde dört şey vardır ki, cahiliye işlerindendir, bunları   terk etmeyeceklerdir: Irkla övünme, soyu sebebiyle başkasını kötüleme, yıldızlardan yağmur bekleme, ölenin ardından matem ve ağıt yakma.”

Bu açıklamayı yapmamın sebebi Birleşik Arap Emirlikleri Dış İşleri Bakanının Iraklı bir twitter kullanıcısının tweetini paylaşması. Paylaşımda "1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a "Seferberlik" ilan ederek, Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu."

Tweet değil, deve…Neresini düzelteceksiniz bu tweetin? Burada 'Medine Müdafaası' ile nam salmış Fahrettin Paşa hırsız tutuluyor. Bununla da yetinmemiş, işi Erdoğan'a getirerek 'Atalarının Araplarla ilişkisine' işaret etmiş. Hırsızın torunu da olsa olsa hırsız olur demek istiyor aklı sıra.

Bu tweete ancak insaf, vicdansızlık, nankörlük denir. 17-25 Aralık kumpasını düzenleyenlerin ağzı bu.  Arap ırkçılığı kokuyor bu tweette. Bunu beğenip paylaşan bir bakan. Normal biri değil. Lawrence'nin iyi bir öğrencisi, onun tohumu belli. Size Lawrence'yi anlatacak değilim. Zira hepiniz bilirsiniz bu Arap elbisesi giymiş, Arapları Osmanlı aleyhine kışkırtan kişiyi. Şerif Hüseyin'in akıl hocası. Bir olup Osmanlı'yı arkadan vuran bir kısım hainlerin nesli bu. Osmanlı, tarih sahnesinden çekildikten sonra Batı’nın kendilerini sömürdüğü yetmediği gibi hala da çanak yalamaya devam ediyorlar.

Sen hiçbir yardım almadan iki yıl yedi ay çekirge yiyerek Medine'yi müdafaa et, İngilizler çalıp çırpmasın diye o hengâmede kutsal eserleri İstanbul'a taşıt. Karşılığında kadir-kıymet bilmeyen, kendini bilmez birileri sana laf etsin. Görünüşü Arap, kendisini Müslüman olarak lanse eden bu Lawrence'nin  torunu laftan anlamaz, çünkü Osmanlı'ya ve Türkiye'ye karşı ön yargılı. Arap görünümlü bu modern Lawrence, ancak çüşten anlar. Buna laf fayda etmez. Boynundaki tasmayı asılır, ‘çüüüş’ dersen ne âlâ!

Geçmiş ihanetlerini sorgulayacakları yerde saldırı oklarını bize çevirmiş bu bedevi. Densizliktir yaptığı. Yediği ve yumurtladığı haltı hiçbir söz temizlemez.

Haydi diyelim ki Osmanlı sizi sömürdü. Böyle inandırıldınız buna. Peygamberimizin dediği gibi cahiliye adeti olan ırkçılığı devam ettireceksiniz. Müslümanlık diye bir derdiniz yok. Yanı başınızda sizinle aynı ırktan olan Filistinliler var, yüzyıldır esir hayatı yaşıyor. Bize hömereceğine git İsrail’in ağzının payını ver. Yüz yıl öncesini karıştırma! Şayet karıştırırsanız sizin ihanetiniz çıkar ortaya. Bizim utanacak bir geçmişimiz yok. En iyisi edebini takın, geçmişi karıştırma. Zira biz geçmişi çöpe attık, arşive kaldırdık. Geçmişi karıştıran kedi ve köpektir. Sen bugüne dair bir şey söyle. Gayri Allah’tan korkmuyorsunuz, bari kuldan utanın! 21/12/2017 Ramazan YÜCE

*23/12/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

20 Aralık 2017 Çarşamba

Kudüs Turları *

Bugünlerde Kudüs’e tur ve geziler revaçta. Çoğu bir yolunu bulup gidiyor Kudüs'e. Sanırım turlar vasıtasıyla gidiyor gitmek isteyen. 

ABD'nin tek taraflı olarak 'Kudüs'ü İsrail'in başkenti' ilan etmesiyle birlikte  bu karar başta ülkemizde olmak üzere birçok ülkede telin edildi. 

Olayın sıcaklığı ve tartışması devam ederken sosyal medyada Kudüs'e gitme teşviki yapılmaya başlandı. Hatta bazı kişiler; vakıf, dernek, kaymakamlık, belediye, müftülük ve STK'ları göreve çağırmaya başladı bile.

Kudüs'e gezi isteyenlerin bazısının iyi niyet ve samimiyetlerinden şüphem yok. Zira kim gitmek istemez böylesi mukaddes bir beldeye. Çünkü kültürel, tarihi ve dinen bizim için kutsal yerlerden biridir. Hem İsra mucizesinin gerçekleştirildiği, hem geçici bir süre de olsa kıblemiz olan Haremi Şerif orada. Üstelik ibadet niyetiyle gidilmesinde sakınca olmayan üç mescitten biri olan Mescidi Aksa oradadır. Fakat âcizane sıcak karşılamıyorum bu öneri ve teşvikleri. Niçin mi?

Malumunuz Kudüs ve Filistin toprakları işgal altında. Kudüs'te Müslümanların ve Filistinlilerin zerre inisiyatifi yok. Kudüs'e yapılan her ziyaret ve tur, İsrail turizmine bir katkıdır diye düşünüyorum. Bırakılan para Filistinlilere kalsa eyvallah hep beraber gidelim, başta ben yazılırım bu tür organizasyona derim.

Gidip-gelenlerden edindiğim intibaya göre ziyaretler, İsrail askerleri nezaretinde yapılmaktadır. Belki de bir Filistinli ile bile görüştürmezler. Ziyaret edilmesi gereken birçok yere de izin vermeyebilirler. 

Durum benim taşıdığım endişe şeklinde ise, Filistinlilere hiçbir katkımız olmayacaksa ve bu tür ziyaretler İsrail'in ekonomisine katkı sağlayacaksa Kudüs'e gitmeyi teşvik etmekten ziyade gitmemeyi teşvik etmek lazım diye düşünüyorum.

İçimiz kan ağlasa da beklemek, özlemimizi resimlerine bakarak gidermek gerekir şimdilik diyorum. Ayrıca menfaatine olmasa İsrail devleti, güvenliği gerekçe göstererek oraya bir kişiyi dahi kabul etmez. İşgal ettiği Filistin topraklarında yaşayan Filistinlileri bile Kudüs'e katmayan İsrail, dışarıdan gelen kişileri niçin kabul eder?

Kudüs’e gitmeyi savunanlar, ‘Oraya sık sık gidip gelmek, kalabalık gitmek, İsrail’i korkutur’ demektedir. Bence bırakın korku vermeyi; turist geldi, turizm canlandı diye zil takıp oynar İsrail.

Kudüs ziyaret edilmesin görüşüme katılır veya katılmazsınız. Gidene de niçin gidiyorsun demem. Zira tercih meselesidir. Yine de görüşümün değerlendirilmesinde ve tartışılmasında  fayda var diye düşünüyorum. 20.12.2017 Ramazan YÜCE

* 27/12/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

19 Aralık 2017 Salı

Öğrenci Andı

Aileme her şeyi aldıracağıma,

Öğretmenin verdiği ödevleri yapmayacağıma,

Derse öğretmenden sonra geleceğime,

Denemelerde arkadaşlarıma kağıt atacağıma,

Dersi dinlemeyeceğime,

Dersi kaynatacağıma,

Okulun ve sınıfın altını, üstüne getireceğime,

Beni uyaran öğretmeni aileme söyleyeceğime,

Dersten başarılı olamayınca öğretmen iyi anlatmıyor diyeceğime, takviye derse ihtiyacım olduğunu söyleyeceğime,

Öğretmen bir tokat atarsa ailemi okula yığacağıma veya babamın av tüfeğiyle onu öldüreceğime; mahkemede hakimin, “Pişman mısın” sorusuna ‘Değilim, bugün olsa aynısını yine yaparım’ diyeceğime,

Günümü gün edeceğime,

Başkasına hayatı zindan edeceğime…

Söz veriyorum. 19/12/2017 Ramazan YÜCE