25 Eylül 2016 Pazar

Kisme yok mu?

 Hava muhalefeti olmasına rağmen bir dağcı arkadaşlarıyla birlikte dağa tırmanır. Ayaklarının kaymasıyla birlikte beraber tırmandığı tüm arkadaşları bir bir düşer ve ölür. Kalan son dağcı kayarak yuvarlanırken ince bir dala tutunur. Dal kırıldı kırılacak. Ölümü burnunda hisseden dağcı avazı çıktığı kadar bağırır: "Kisme yok mu? Kisme yok mu? Kisme yok mu?" diye.

Gaipten: "Ver kulum elini" şeklinde bir ses verir. Daha da sesini yükselten dağcı: "Başka kisme yok mu? Başka kisme yok mu" diye var gücüyle bağırmaya devam eder.

Not: 1- Fıkrayı anlatan "Kisme yok mu" şeklinde anlattığı için orjinaline dokunulmamıştır. Doğrusu "Kimse yok mu" şeklinde olmalıdır.
       2- Dal kırıldı mı, kırılmadı mı, adam düşüp öldü mü bilinmemektedir.
       3. Fıkra Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi yıllık planı düzenlenirken istenen yardımdan sonra kaleme alınmıştır. 25/09/2016

Emanetiniz emanetimizdir *


2016-2017 öğretim yılı geçen hafta başladı. Çocuklarımız okullu oldu. Çocuklarınız ve siz veliler ilk günden tatlı bir telaş ve heyecan içerisinde idi. Çoğunuz  ilk haftadan servis, okul elbisesi ve kırtasiye ihtiyaçlarını gidermek için çaba sarf etmeye başladı bile. Çünkü Eylül ayı eğitim ve öğretimin başladığı yani masraf ayı. İnşallah bu yolda  yapılan harcamalar boşa gitmez.  

Okullar açılmadan önce şu okul, bu okul derken kararınızı verdiniz. Umarım kararınız isabetli olmuştur. İnşallah ilk gün sizde ve çocuğunuzda gördüğümüz bu heyecan sezon boyu devam eder. Heyecan devam etmeli ki geleceğe umutla bakabilelim. Eğer kafanızda bu okul iyi değil, öğretmenleri de iyi ders anlatamıyor, çocuğum çok zeki, sınıfını-okulunu değiştirmem lazım ikilemi varsa önce bu yargıdan kurtulmaya çalışalım. Yoksa çocuğunuzun yıl boyunca çektiği sıkıntı ve sizin yaptığınız masraf yanınıza kar kalır. Çünkü bu olumsuz bakış açısının size ve çocuğunuza hiç faydası olamaz.

Okulları okul yapan birinci faktör öğrencinin kendisidir. Başarıda rehberlik ve disiplin yönüyle öğretmen ve yönetimin katkısı % 10-20, arkadaş ve çevrenin katkısı % 10, geriye kalan % 60 ise  öğrencinin kendi gayret ve çabasıdır. Şundan emin olun ki biz iyi bir terziyiz. Yeter ki elbise olmaya aday kumaş bulabilelim. Çok zeki öğrenci istemiyoruz. Öğrenci eksikliğinin ne olduğunu, nereden-nasıl  giderebileceğini bilebilsin. Ardından düzen ve tertip içerisinde bilinçli bir şekilde çalışabilsin. Başarı için elimizde sihirli deynek yoktur. Ama çabamız vardır. Başarılı olmaması için hiç bir sebep yoktur. Çocuğunuz başarılı olursa en az sizin kadar biz de gurur duyarız, başarısız olduğu zaman da yine en az sizin kadar üzüntü duyarız.

Öğrencimizin  başarabilmesi için her şeyden önce sizin ve çocuğunuzun yapması gereken vecibeleri vardır. Öğrenci kahvaltıyı evinden yaparak okula zamanında gönderilmelidir. Ders dinleme gayreti içerisinde olmalıdır, ödevini zamanında yapmalıdır, verimli ders çalışma yöntemini kendisi tespit etmelidir, bilmiyorsa okulun rehber öğretmeninden yardım almalıdır, ders çalışmak için günlük bir plan dahilinde hareket etmelidir, gördüğü dersi evinde tekrar etmeli, ertesi günün ders konularına göz atarak gelmelidir. Her akşam yarım saatten az olmamak şartıyla roman, hikaye türü kitap okuması sağlanmalıdır, gerekirse o esnada aile bireyleri olarak siz de seviyenize uygun bir kitap okumalısınız. Cebine yeterince harçlık konulmalıdır. Çocuklar; bu çağın cep telefonu, sanal alem, tv ve dijital oyunlarından denetimli serbestlik çerçevesinde -fazla olmamak şartıyla- yeterince faydalandırılmalıdır. Öğrenciye alınan cep telefonları iletişim amaçlı olmalı, çok fonksiyonlu olmamalı, velilerimiz saçlarını süpürge ettikleri çocuklarını aşırı korumacılıktan kaçınmalıdır. Maalesef bu çağın en önemli hastalığıdır aşırı  korumacılık. Zira bu tavır çocuğu önce şımarıklığa, ardından hazır yiyiciliğe ve başarısızlığa itmektedir. Çocuğun her istediği alınmamalıdır. Çabuk doyuma ulaşır, mutlu da olamaz. İstekleri  bitmez, belki de  hayatınız boyunca sırtınızdan inmez. Hep çekersiniz. Çocuklarınıza gücü nispetinde sorumluluk vermenizde fayda vardır.

Çocuğunuzun okul, ev ve öğretmenle ilgili bir sıkıntısı olursa soruna çözüm aramak için  -veli toplantıları dışında- okula gelerek -yangına körükle gitmeden- okul ve öğretmenlerle  birebir görüşmenizde fayda vardır.  İlk başta hemen soluğu "Bilgi Edinme", "Alo 147" gibi yerlerde almayalım. Eğer sorun okulda iletişim yoluyla çözülmezse hak aramak için sonra okul dışı yollara tevessül edilmelidir. Dersin ahengini, huzurunu bozan çocuğunuza  karşı her türlü nasihat, uyarı, ikaz yollarını denedikten sonra öğretmenin çocuğunuza uygulayacağı eğitim amaçlı yaptırımının karşısında değil yanında olmanızda fayda vardır.  

Öğretmen olarak bizler sorumluluğumuzun farkındayız. Çocuğunuz çocuğumuz, emanetiniz emanetimiz, derdiniz derdimiz, hedefiniz hedefimizdir. Yeter ki iletişim ve empatiyi  elden bırakmayalım, bize inanın ve güvenin. İlk haftalarda bizden,  ya da bizim dışımızdan kaynaklanan bazı aksaklıklar olabilir. Bu, asla sizin moralinizi bozmasın. Çocuğunuzun iyi bir eğitim ve öğretim alması için gayret etmekte olduğunuzun bilincindeyiz. İçiniz rahat olsun. Hata ve yanlışlarımız olabilir. Hangi birimiz hata yapmayız ki. Önemli olan her hatadan dersler çıkarabilmektir. Her meslek grubunda olduğu gibi bizim içimizde de işinin ehli olmayan ve işini savsaklayan meslektaşlarımız olabilir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bir empati yapalım. Başarı ve başarısızlık tek taraflı değildir. Paydaşların her birinin az veya çok olumlu-olumsuz katkısı vardır. Önemli olan hatada ısrar etmemektir.

Eğitim ve öğretim uzun soluklu bir süreçtir, kısa zamanda sonuç alınamaz. Her şeyden önce sabırlı olmak ve birbirimize tahammül göstermekte fayda vardır. Çocuklarımızın vatana, millete hizmet edecek birer nefer olmaları temennisiyle yeni eğitim ve öğretim yılımız hepimize hayırlı olsun... 24/09/2016

* 28/09/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


22 Eylül 2016 Perşembe

Usta dediğin böyle olur

Bir zamanların bağlatmak için aylarca sıra beklendiği ev telefonları neredeyse tarih oldu. Telefon makineleri ya atıldı ya da evin zula bir yerine kaldırıldı. Evlere döşenen telefon tesisatları da atıl durumda bekliyor. Artık gündemimizden düşmeyecek  şekilde cep telefonları girdi hayatımıza hem de yediden yetmişe. Bir taraftan kolaylık diğer taraftan başımızın belası. Bu da ayrı bir yazı konusu.

Eve internet bağlatmam gerekiyor, ilgili firma ile görüştüm. Sözleşme imzalandı. İki gün içerisinde randevu vermek için bizimle irtibat kurulacağı belirtildi. İki gün içerisinde alt yapısını sağlamakla yükümlü firmanın elemanları geldi. Dışarıdan bağlantıyı yaptılar. Ardından anlaşma yaptığımız firmanın elemanı geldi. Bağlantıyı kurmak için evin içindeki telefon hatlarını inceledi. Birini açtı, diğerini kapattı. Evin her yerindeki tüm telefon prizleri kontrol edildi. Bir türlü hattın ana merkezine ulaşamadı. "Ben içerideki hattın ana merkezini bulamadım. Bunu bulsa bulsa elektrikçi bulur. Siz bir elektrikçi bulun, elektrikçi hattı bulur, bulamasa da dışarıdan kablo çeker" dedi gitti. 

Elektrikçi buldum, fakat merdiveni yokmuş, 4 metreyi aşan bir merdiven buldum 2 gün sonra. elektrikçi geldi. Evin içine, olmadı dışına baktı nafile. Hattın ana merkezini maalesef o da bulamadı. İstersen dışarıdan kablo çekelim ama yanımda matkabım ve kablom yok, kablo alırsan yarın çekelim diyerek ayrıldı. Her ne kadar ana merkezi bulamasa da emek sarf etti. Kendisine de servis ücreti ödedim. Kapıya kadar uğurladım. 

İnternet firmasıyla anlaşma imzalayalı 7 gün oldu. Evimize internet gelmese de en azından anlaşmamız var. Tek mutluluk kaynağımız bu idi. 7.gün firmanın bir başka elemanı geldi. "Elektrikçi nerelere baktı, bir de ben bakayım, belki bulurum" dedi. Aman kalsın kardeş, siz en iyisi pencereden kabloyu geçirip bağlayın dedim. Sağ olsun. Dışarıdan bağlantıyı yaptı, pencereden daha önce elektrik kablosu için matkapla açılmış yerden kabloyu geçirip evime internetin gelmesini sağladı. Değdi mi, değmedi mi bilmiyorum ama evimizde  internetimiz var artık. 

İkinci bir mutluluk kaynağım da evin telefon hattını döşeyen arkadaşa oldu tabii. Helal olsun adama. Telefon kablolarını kim döşer? Bilmem, elektrikçi bulur dediklerine göre sanırım bu telefon hatlarını döşeyenler de onlar olmalı. Tanımıyorum ama gıyabında takdir ettim adamı. Koca evde hattın ana merkezini nereye saklamış, gerçekten hayran kaldım. adam  gerçek bir usta. Boşuna söylememiş eskiler: "Ustanın iyisi işin püf noktasını öğretmez" diye. Ustam emeğinin karşılığını almış, başka canlar yakmak için rızkının peşinde olmalı şimdi. Ama izi hiç kaybolmadı maşallah. Kaç kişi gelip gitmişse onun ustalığının püf noktasını tespit edemedi. Her gelenin açması, kapatması esnasında meydana gelen döküntüleri temizlemek de bize kaldı.

Anlayacağınız böyle derin ustaların yeteneklerini bulabilmek için geriden gelen çıraklar daha kaç fırın ekmeği yiyecekler? Bunu da zaman gösterecek. Belki de ülkenin hala ayakta kalmasının sebebi bu derin ustalardır, kim bilir? Hayır dualarımız seninle be kardeş! Yatağında rahat uyu. 22/09/2016