23 Temmuz 2016 Cumartesi

Başarısız darbenin görünen ve görünmeyen kahramanları

15/07/2016 gecesi girişilen cinnet, deli saçması, intihar, harakiri...adına ne derseniz deyin ülkemizin ekonomik kaybını bir tarafa bırakırsak 250'nin üzerinde şehadet şerbetini içmiş ve 1500'ün üzerinde de yaralımız var.

Şehit ve yaralılarımız gözünü budaktan sakınmadan azimeti tercih etmişlerdir. Darbeyi haber alır almaz nerede bir tank, uçak, asker, subay varsa darbeyi önlemek için kendilerini feda etmişlerdir. Kimi tankın önüne yatmış, kimi tankın üzerine çıkmış, kimi tankı hareket edemez hale getirmek için didinmiştir. Görgü şahitleri, olayın içine bizzat katılan insanların yaşadıkları ve mobese görüntüleri ortaya çıktıkça daha nice canını hiçe sayan insanımızın kahramanlıklarına şahit olacağız.  Bu savaş ortamında en fazla takdiri hak eden kişiler onlardır. Yine darbeyi akamete  uğratan kişilerin başında ordunun içerisindeki bu kalkışmaya karşı koyan asker ve subaylarımızı, emniyetin büyük bir çoğunluğunu saymak gerekiyor. Belediyelerimiz iş makinesi ve otobüsleriyle nizamiyelerin önünü kesmiş, tehlike olabilecek yerlerin her bir yerinde gerek mahalli idareler gerekse vatandaş nöbet beklemiştir. Cumhurbaşkanının ölümü göze alarak şapkasını alıp gitmeyip İstanbul'a hareket etmesi ve vatandaşı meydanlara çıkmaya çağırması olayın kırılma noktasıdır. Darbe kalkışmasının ilk anından itibaren muhalefet darbe karşıtı açıklamalar yaparak darbeye geçit vermemiştir. Görsel medya sabaha kadar canlı yayında darbe karşıtı yayınlarıyla vatandaşı bilgilendirmiş ve yönlendirmiştir. Yine  her düşüncedeki Anadolu insanının adına ister demokrasi nöbeti, ister okçular tepesi deyin  meydanları boş bırakmayıp nöbet tutmasını da anmak gerek burada.

Basın ve mobeselere yansımayan bir kahramanlıktan size bahsetmek istiyorum: Meram Yeni Yol hattında dolmuşçuluk yapan bir kişi, darbe kalkışması gecesi yolcularını birer birer indirirken aracında tek kalan bir kişinin telefon konuşmasına kulak misafiri olur: "Nasıl öldüremezler, eline kelepçe de mi takamamışlar, vay beceriksizler.." şeklinde. Şoförün: "Arkadaş sen ne iş yapan" sorusuna kızgın bir şekilde "Sanane lan" cevabı verir ve elindeki çantayı yere bırakınca 'Tın' diye bir ses duyar. Çantanın içerisinde ne olduğunu sorar yine kaptan. Bu arada adamdan iyice şüphelenir aracın kapısını kilitler ve eline bıçağı alır. Adamsa çantasından çıkardığı silahı şoföre doğrultur. "Arabayı durdur, aç kapıyı" sözüne ve arkasından kendisine doğrultulan silaha aldırmadan aracını gördüğü polislere doğru sürer, adamı polise teslim eder. Polisin gözaltına aldığı adamın asker olduğu anlaşılır. Kanlı darbe teşebbüsünün üzerinden bir hafta geçmiş duymadığınız bir olay işte size. Bu kanlı darbe teşebbüsünün bastırılmasında görünen ve görünmeyen, isimlerini zikrettiğim ve zikretmediğim nice kahramanları vardır. Allah hepsinden razı olsun.

Kısaca vatandaş bir ve beraber hareket etmiştir. Hala birlik ve beraberlik tüm hızıyla devam ederken sanal alemi iyi kullanan bazı kişilerin paylaşımlarına dikkat etmelerinde fayda vardır. Çünkü bu tür paylaşımlar bizi birliğe değil, ayrışmaya, yalnızlaşmaya götürür. Bu paylaşım sahipleri genelde meydanlarda nöbet tutan kişiler. Baştan söyleyeyim uykularından feragat ederek meydanda bu arkadaşlar. Kendileri yine teşekkür ve tebriği hak edenlerden. Bu arkadaşların içerisinde bir kısmı var ki; meydanlara çıkanı-çıkmayanı, sanal alemde paylaşımda bulunan ve bulunmayanı, sessiz kalanı, meydanlara geç çıkanı sorgulama yoluna gidiyor, niyet okuyuculuğu yapıyor. İlk iki gece çıkmayanı tu kaka yapıyor, sonra çıkana, tehlike geçtikten sonra çıkıyor, hiç çıkmayanı korkak olarak değerlendiriyor, darbeyi destekliyor, darbeyi yeren paylaşım yapanı, bak kendini gizlemeye çalışıyor, takiye yapıyor…gibi paylaşımlar dikkatimden kaçmıyor. Eğer bu arkadaşlar darbe gecesi şehit olup gitseler, paylaşım ve eleştiri yapamadıkları için herhalde kahırlarından çatlarlardı, şunu diyemedim bunu diyemedim diye. Şehit olan konuşamaz da siz hiç yaralanıp da kimse çıkmadı ben çıkıp yaralandım dediğini duydunuz mu? Kanaatimce bazı şeyleri kişiselleştirmemek lazım. Aklını kiraya vermemişse, eğer hain değilse, darbeyi teşvik etmemişse, ikili oynamıyorsa kişilerin görüntü ve açıklamalarını hayra yormak lazım. Niyet okumak bize yakışmaz. Herkesi şöyle böyle diyerek ötekileştirmekten başka bir şey yapmayız. Bu süreçte her şeyden önce tıpkı darbeye karşı birleşildiği gibi bu birlikteliğin olayların soğumasıyla da devam etmesini sağlanmak esas olmalıdır. Ayıplamak, dışlamak, ötekileştirmek hele böyle bir süreçte hiç akıllıca gelmiyor. Herkesin niyetini Allah biliyor.

Alın size bir örnek daha: Ben bu yazıyı yazmaya karar verip içeri geçerken “Bu vatan bizimdir, bizim de kalacak” sözleri kulağıma geldi. Dışarı çıkıp baktım 6-7 yaşlarında 3 çocuk arkalarına bayrağımızı gömlek gibi gitmişler, ellerinde bayrak mahalleyi tur atıyor. Mübarekler yorulmadılar da. Saatlerce devam etti bu aynı hizada yürüyüşleri ve sesleri.

Hasılı darbe karşıtı olan samimi insan sadece sen değilsin be kardeş! Unutma bunu. Nasıl azimeti tercih edip şehit olanlarımız ve yaralanan gazilerimiz varsa, senin gibi ruhsatı tercih eden yüz binler meydanlara çıkıp nöbet tutuyorsa evinde, köşesinde, işinde, gücünde iken gönlü sizinle olan milyonlar var, haberiniz olsun. Bu süreçte milyonlar  elinden geleni yapmıştır: Kimi kötülüğü eliyle, kimi diliyle, kimi de kalbiyle buğzetmiştir, imanın en zayıf noktası olsa da.


Kim yaptığını Allah rızası için yapmışsa sevabını alacaktır. İşlediğin sevabı, yaptığın iyiliği başa kakma olmaz mı kardeşim. Bu vatanı seven sadece sen değilsin…

Unutma ki, darbeyi yenen; sen, ben, o değil: Birlikteliğimizdir yani...23/07/2016

22 Temmuz 2016 Cuma

"Darbeye darbe yapan tek milletiz"*

Yazımın başlığına verdiğim bu ibareyi geçen gece Mevlana meydanında demokrasi nöbeti tutanlardan  birinin elinde gördüm. Anlamı büyük,  böylesi orijinal bir cümleyi bulanı tebrik etmek lazım. Malumunuz 15/07/2016 tarihli içimize sızmış uzaktan kumandalı beyinsizlerin darbe teşebbüsü, milletin topyekûn ayağa kalkıp bir destan yazmasıyla püskürtüldü. Çocuklarımız, bir karanlık geceyi bu vatanın evladının nasıl aydınlığa çevirdiğini dilden dile gelecek kuşaklara anlatacak.

Darbe başarısız oldu elbette. Fakat tüm Türkiye  hala meydanlarda demokrasi nöbeti tutmaya devam ediyor. Bir ilimizde nerede bir stratejik alan, nerede uygun bir alan var; halk orada sabahlıyor. Kalkışmayı naylon darbe gören bazıları bu meydanlardaki görüntüyü küçümseyip, abartıldığını düşünse de, ucuz kahramanlık gibi görse de,   bu milli toplumsal refleks küçümsenecek bir hareket değildir. İşini, gücünü, gezmesini, dolaşmasını bir tarafa bırakıp uyku durak bilmeden istirahatinden ödün vererek meydanları mesken edinmek her babayiğidin harcı değildir. İnsanları organize etsen, hatta para versen meydanlarda bu kadar tutamazsın. Gerçi darbe gecesi yediden yetmişe kadını, erkeği; tanka, tüfeğe, savaş uçağının bombasına  karşı göğsünü siper ederek ölümün kendileri için  “Şeb-i Arûz” olduğunu kimi ‘Aynel yakîn kimi hakk’al yakîn olarak yaşadı ve cümle aleme gösterdi. Her kesimden vatandaşın hala meydanlarda olması tehlikenin giderilmediği, başarısız olanların bunu hazmedemeyip  gafil anımızda tekrar   bu işe kalkışacakları kanaatinde olsa gerek. Meydanlardaki bu insan seli: Biz, bir ve beraberiz, işlediğiniz herzeye karşı canımızı verdik, gerekirse tekrar veririz, aklınız varsa tekrar denemeyin demek istiyor. Yani bir gövde gösterisi. “Hervele” yani.

Bu millet son yıllarda ilk defa kenetlendi, bir araya geldi. “Dahili ve harici bedhahlara” karşı “göğsünü siper etti.” Mobeselerden yeni görüntüler geldikçe, her ildeki kalkışmalar ortaya çıktıkça işin vahametinin küçümsenemeyecek kadar büyük olduğunu gösteriyor. Küresel güçlerin ta Haçlı Seferlerinden beri ülkemizdeki emelleri hiç bitmedi, biteceğe de benzemiyor. Tekrar gelecekler. Ama “Geldikleri gibi gidecekler” hem de arkalarına bakamadan…Eskiden topla tüfekle dışarıdan saldırı gelirdi. Şimdilerde içimizde yetiştirdikleri urlarla bitmeyecek bir savaşı başlattılar. Savaşın en tehlikelisi de bu. Savaş diyorum evet. Yaptıkları bir savaştı. Bakmayın biz darbe teşebbüsü dediğimize. Uçaktan bombaların atılması, tankların insanları çiğnemesi ancak savaşlarda görülür. Gerçi savaş hukukunda sivillere bomba yağdırılmadığına, tanklar sürülmediğine göre bizdeki bu görünen, savaştan da öte bir şey. Allah bir daha bizi böylesiyle imtihan etmesin. Keçecizade Fuat Paşa’yı rahmetle nasıl anmazsın burada. Hani o, Osmanlı’nın bir sefiri olarak Avrupa’da  bir toplantıya katılmıştı da: “En güçlü devlet hangisi” sorusuna: “Osmanlı” cevabı verdiğinde oradakilerin gülmesine karşılık: “Evet Osmanlı daha güçlüdür. Çünkü sizinkiler dışarıdan, bizimkiler içeriden yıkmaya çalışıyorsunuz, hâlâ yıkamadınız” cevabını verir. Demek ki, içerideki ve dışarıdaki düşman her zaman maalesef bu topraklarda hiç eksik olmamıştır. Kötü gününde birbirine kenetlenmiş, etrafı düşmanla kuşatılmış  bir halkın yaşadığı bu ülke gerçekten büyük ve güçlü bir devlettir onca düşmana rağmen. Bu ülkenin komutanı da ne güzel komutan, askeri(halkı) de ne güzel asker.” Ne de olsa yedi düvelin yıktığı bir devletin torunları olarak mirası üzerinde oturuyoruz. Asla mirasyedi olmayacağız.

Akif: “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” diyordu ya. İşte biz şimdi o haldeyiz. İnşallah birlik ve beraberliğimiz bu şekilde devam eder, ayrılığa düşmeyiz. Soğukkanlı bir şekilde içimizdeki hainlere hadlerini bildiririz. Darbe başarısız oldu diye sinirinden patlayanlar, “Gayzınızdan (öfkenizden) geberin.”

 Şimdi ayrışma değil safları sık tutma  zamanı. Gazamız mübarek olsun. Meydanlara selam… 22/07/2016

* 23/07/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Dua

Ya Rabbi, aklımı kiraya vermekten, başkasının şakşakçılığını yapmaktan, yanlışı körü körüne savunmaktan, menfaatim için başkasına eğilmekten,hissetmeyen kalpten, görmeyen gözden, işitmeyen kulaktan, başkası ne der endişesine kapılmaktan, kul hakkı yemekten, kamu malını heder etmekten-başkasına peşkes çekmekten, başkasına şirin görünmekten, samimiyet ve ihlastan uzaklaşmaktan, bulunduğu pozisyonu kendi menfaatine döndürmekten, mağdurlara karşı körler ve sağırlara oynamaktan, zalime ses çıkarmamaktan, başkasının dolduruşuna gelmekten, haksızlık karşısında susarak dilsiz şeytan olmaktan,gayretullaha dokunan bir şeyi yapmaktan sana sığınırım...Amin