15/07/2016
gecesi girişilen cinnet, deli saçması, intihar, harakiri...adına ne derseniz
deyin ülkemizin ekonomik kaybını bir tarafa bırakırsak 250'nin üzerinde şehadet
şerbetini içmiş ve 1500'ün üzerinde de yaralımız var.
Şehit
ve yaralılarımız gözünü budaktan sakınmadan azimeti tercih etmişlerdir. Darbeyi
haber alır almaz nerede bir tank, uçak, asker, subay varsa darbeyi önlemek için
kendilerini feda etmişlerdir. Kimi tankın önüne yatmış, kimi tankın üzerine
çıkmış, kimi tankı hareket edemez hale getirmek için didinmiştir. Görgü
şahitleri, olayın içine bizzat katılan insanların yaşadıkları ve mobese
görüntüleri ortaya çıktıkça daha nice canını hiçe sayan insanımızın
kahramanlıklarına şahit olacağız. Bu
savaş ortamında en fazla takdiri hak eden kişiler onlardır. Yine darbeyi
akamete uğratan kişilerin başında
ordunun içerisindeki bu kalkışmaya karşı koyan asker ve subaylarımızı,
emniyetin büyük bir çoğunluğunu saymak gerekiyor. Belediyelerimiz iş makinesi
ve otobüsleriyle nizamiyelerin önünü kesmiş, tehlike olabilecek yerlerin her
bir yerinde gerek mahalli idareler gerekse vatandaş nöbet beklemiştir.
Cumhurbaşkanının ölümü göze alarak şapkasını alıp gitmeyip İstanbul'a hareket
etmesi ve vatandaşı meydanlara çıkmaya çağırması olayın kırılma noktasıdır.
Darbe kalkışmasının ilk anından itibaren muhalefet darbe karşıtı açıklamalar
yaparak darbeye geçit vermemiştir. Görsel medya sabaha kadar canlı yayında
darbe karşıtı yayınlarıyla vatandaşı bilgilendirmiş ve yönlendirmiştir.
Yine her düşüncedeki Anadolu insanının
adına ister demokrasi nöbeti, ister okçular tepesi deyin meydanları boş bırakmayıp nöbet tutmasını da
anmak gerek burada.
Basın
ve mobeselere yansımayan bir kahramanlıktan size bahsetmek istiyorum: Meram
Yeni Yol hattında dolmuşçuluk yapan bir kişi, darbe kalkışması gecesi
yolcularını birer birer indirirken aracında tek kalan bir kişinin telefon
konuşmasına kulak misafiri olur: "Nasıl öldüremezler, eline kelepçe de mi
takamamışlar, vay beceriksizler.." şeklinde. Şoförün: "Arkadaş sen ne
iş yapan" sorusuna kızgın bir şekilde "Sanane lan" cevabı verir
ve elindeki çantayı yere bırakınca 'Tın' diye bir ses duyar. Çantanın
içerisinde ne olduğunu sorar yine kaptan. Bu arada adamdan iyice şüphelenir
aracın kapısını kilitler ve eline bıçağı alır. Adamsa çantasından çıkardığı
silahı şoföre doğrultur. "Arabayı durdur, aç kapıyı" sözüne ve
arkasından kendisine doğrultulan silaha aldırmadan aracını gördüğü polislere doğru
sürer, adamı polise teslim eder. Polisin gözaltına aldığı adamın asker olduğu
anlaşılır. Kanlı darbe teşebbüsünün üzerinden bir hafta geçmiş duymadığınız bir
olay işte size. Bu kanlı darbe teşebbüsünün bastırılmasında görünen ve
görünmeyen, isimlerini zikrettiğim ve zikretmediğim nice kahramanları vardır.
Allah hepsinden razı olsun.
Kısaca
vatandaş bir ve beraber hareket etmiştir. Hala birlik ve beraberlik tüm hızıyla
devam ederken sanal alemi iyi kullanan bazı kişilerin paylaşımlarına dikkat
etmelerinde fayda vardır. Çünkü bu tür paylaşımlar bizi birliğe değil,
ayrışmaya, yalnızlaşmaya götürür. Bu paylaşım sahipleri genelde meydanlarda
nöbet tutan kişiler. Baştan söyleyeyim uykularından feragat ederek meydanda bu
arkadaşlar. Kendileri yine teşekkür ve tebriği hak edenlerden. Bu arkadaşların
içerisinde bir kısmı var ki; meydanlara çıkanı-çıkmayanı, sanal alemde
paylaşımda bulunan ve bulunmayanı, sessiz kalanı, meydanlara geç çıkanı
sorgulama yoluna gidiyor, niyet okuyuculuğu yapıyor. İlk iki gece çıkmayanı tu kaka
yapıyor, sonra çıkana, tehlike geçtikten sonra çıkıyor, hiç çıkmayanı korkak
olarak değerlendiriyor, darbeyi destekliyor, darbeyi yeren paylaşım yapanı, bak
kendini gizlemeye çalışıyor, takiye yapıyor…gibi paylaşımlar dikkatimden
kaçmıyor. Eğer bu arkadaşlar darbe gecesi şehit olup gitseler, paylaşım ve
eleştiri yapamadıkları için herhalde kahırlarından çatlarlardı, şunu diyemedim
bunu diyemedim diye. Şehit olan konuşamaz da siz hiç yaralanıp da kimse çıkmadı
ben çıkıp yaralandım dediğini duydunuz mu? Kanaatimce bazı şeyleri kişiselleştirmemek
lazım. Aklını kiraya vermemişse, eğer hain değilse, darbeyi teşvik etmemişse,
ikili oynamıyorsa kişilerin görüntü ve açıklamalarını hayra yormak lazım. Niyet
okumak bize yakışmaz. Herkesi şöyle böyle diyerek ötekileştirmekten başka bir
şey yapmayız. Bu süreçte her şeyden önce tıpkı darbeye karşı birleşildiği gibi
bu birlikteliğin olayların soğumasıyla da devam etmesini sağlanmak esas
olmalıdır. Ayıplamak, dışlamak, ötekileştirmek hele böyle bir süreçte hiç
akıllıca gelmiyor. Herkesin niyetini Allah biliyor.
Alın
size bir örnek daha: Ben bu yazıyı yazmaya karar verip içeri geçerken “Bu vatan
bizimdir, bizim de kalacak” sözleri kulağıma geldi. Dışarı çıkıp baktım 6-7
yaşlarında 3 çocuk arkalarına bayrağımızı gömlek gibi gitmişler, ellerinde
bayrak mahalleyi tur atıyor. Mübarekler yorulmadılar da. Saatlerce devam etti
bu aynı hizada yürüyüşleri ve sesleri.
Hasılı
darbe karşıtı olan samimi insan sadece sen değilsin be kardeş! Unutma bunu.
Nasıl azimeti tercih edip şehit olanlarımız ve yaralanan gazilerimiz varsa,
senin gibi ruhsatı tercih eden yüz binler meydanlara çıkıp nöbet tutuyorsa
evinde, köşesinde, işinde, gücünde iken gönlü sizinle olan milyonlar var,
haberiniz olsun. Bu süreçte milyonlar elinden
geleni yapmıştır: Kimi kötülüğü eliyle, kimi diliyle, kimi de kalbiyle
buğzetmiştir, imanın en zayıf noktası olsa da.
Kim
yaptığını Allah rızası için yapmışsa sevabını alacaktır. İşlediğin sevabı,
yaptığın iyiliği başa kakma olmaz mı kardeşim. Bu vatanı seven sadece sen
değilsin…
Unutma ki, darbeyi yenen; sen, ben, o değil: Birlikteliğimizdir yani...23/07/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder