-Alo, selamün aleyküm.
-Aleyküm selam.
-Efendim, tanıyamadın mı? Yoksa numaramı sildin mi?
-Yok efendim siler miyim.
(İşte cevaplar:)
A-Telefonumu değiştirmiştim de. (Ben de değiştirdim, hayret rehber aynen duruyor maalesef)
B-Telefonumun hafızası silindi. (Dua et hafızan silinmesin. Nasıl silinir diye denedim. Bana ciddi misin diye sordu.)
C-Telefonum suya düştü. (İyi ki kendin düşmedin.)
D-Telefonum bozuldu. (Umarım telefondur bozulan, umarım niyetin bozuk değildir.)
E- Telefonum tuvalete düştü. ( Şimdi iyice ..ok ettin.)
F-Efendim bir daha görüşmem, lazım olmaz diye sildim. (Köre, kör denmeyeceğini ne zaman öğreneceksin, dilindeki kemiği aldır. Yine de tebrik ederim seni.)
G-Efendim tanıyamadım, hatırlayamadım. (Doğrudur, öküzler hatırlayamaz.)
4 öğrenci sınava giremezler, girememe gerekçesi olarak da: "Efendim, okula gelirken arabamızın tekeri patladı, bu yüzden sınava yetişemedik" mazeretini beyan ederler. Öğretim görevlisi haftaya çarşamba sınav yapmaya karar verir. Hoca sınavda 5 soru sorar. 4 soru 10'ar puandan 40 puandır. 5.soru 60 puandır. Geçme puanı 60'dır. Öğretmenin 5.sorusu: Arabanın hangi lastiği patladı?
İlk dört soruya öğrenciler ne cevap verdi bilinmez. Ama 5.soru cevapları ilginçtir:
A-Sağ ön teker lastiği
B-Sol ön teker lastiği
C-Arka sol teker lastiği
D-Arka sağ teker lastiği
Ve baraj sorusunu bilemedikleri için öğrenciler o dersten maalesef kalırlar.
-İyi de senin konun ile bu fıkranın alakasını kuramadım.
-Zeki insan kime denir?
-Başarılı kimseye denir bilmeyecek ne var.
-Zeki insan, olaylar arasında bağlantı kurabilen insandır.
-Seni zaten hiç anlamadım.
-Hele şükür anlayamaman ve anlayamadığını kabullenmen de bir aşama.
-Açık yazıp söylesen kıyamet mi kopar.
-Yarın deveye hendek atlatacağım, buyur gel.
-Peki bunun konumuzla ne alakası var?
-.....
* Sözümüz telefon hafızası silinen gerçek mağdurlara değildir. 04/07/2015
4 Temmuz 2016 Pazartesi
3 Temmuz 2016 Pazar
Sanal Bayram Kutlamalarına Doğru
-Nereye, acele böyle?
-Şeker, lokum alacağım.
-Ne yapacaksın şeker, lokumu?
-Elinin körü... Ne yapılır şeker-lokum? Bayrama hazırlık...
-Ne gerek var ki böyle bir şeye?
-Adamı çıldırtma! Bizim geleneğimizde var böyle hazırlıklar. Bayrama gelenlere ne ikram edeceksin?
-Sen geleneklere çok bağlısın anlaşılan. Senin o dediğin hazırlıklar eskilerde kaldı şimdi. Günümüzde millet hazırlık yapıyor ama şeker-lokum almıyor. Şimdi SMS ve internet alıyor cep telefonuna bayramda.
-SMS veya interneti ne yapacak bayramda?
-Sevdiklerine, eşine, dostuna bayram mesajı gönderip bayramlarını kutlayacak. Üstelik bu yöntem sayesinde hem daha çok kişiye ulaşabiliyorsun, hem zamanı tasarruflu kullanıyorsun, hem de zahmetsiz. Hatta bayram dolayısıyla bir whatsapp grubu oluşturuyorsun. Tek yazı, tek buton... Aynı anda binlerce kişiye mesajın gidiyor. Sonra vaktin boşa çıkıyor. Sana gelen mesajlara bakarsın. Bayramda ya tatile gidersin. Ya da evde durmadan cep telefonuyla oynarsın.
-Olur mu öyle şey, böyle bayram mı kutlanır?
-Niye olmasın, devir ona doğru gidiyor. Hem senin geleneklerine göre yaptığın hazırlık daha maliyetli... yemek yapacaksın, şeker-lokum alacaksın. Tatlı alacaksın. Ziyarete gideceksin, sana ziyarete gelecekler. Daha bir de mezara gideceksin.. Kusura bakma ama senin bayramların masraf, maliyet ve külfet... Benimki ise ekonomik. Hem de sudan ucuz ve külfetsiz. Tek eksiği mesajlar ve kutlamalar biraz kuru, yavan oluyor ama olsun. Sanki bir şey yeyip de boğazında mı kalacak?
-Ulan haydi her şeyi anladım. Mezar işini nasıl halledeceksin. Vefat etmiş büyüklerini de mi ziyaret edip dua etmeyeceksin? Onlara da mı mesaj göndereceksin?
-O, en kolayı... onların cep telefonu yok. Ama onlar için de sanal alemde mesaj ve taziye yazıyor ve paylaşıyorum. Sanki babam şimdi ölmüş gibi taziye yorumları alıyorum. Hatta onların ölümünü beğenenler bile oluyor. Paylaşımın altına da bir iki ayet, bir iki hadis ekliyorum. Mezar işi de böylece biter. Ben geri kalan zamanımı paylaşımıma yorum yazanlara yorum yazıyorum.
-Böyle yapan var mı?
-Sen çok çağın gerisinde kalmışsın. Benim bu dediğim sana abartı gibi gelir ama şimdiden büyük bir kısmı yapılmaya başlandı bile. Bir çok önemli gecede insanlar şimdi sadece mesaj gönderiyor. Whatsapptan paylaşım yapıyor. Bayramlar da böyle olacak sen istesen de istemesen de... Üstelik şeker, lokum, tatlı, yemek hazırlama gibi bir derdin olmayacak.
-Neyse tam anlamadım ama. Gel bayramlaşalım. Belki bayramda görüşemeyebiliriz.
-Merak etme. Ben sana bayramda tebrik göndereceğim hem de whatsapptan... 03.07.2016
-Şeker, lokum alacağım.
-Ne yapacaksın şeker, lokumu?
-Elinin körü... Ne yapılır şeker-lokum? Bayrama hazırlık...
-Ne gerek var ki böyle bir şeye?
-Adamı çıldırtma! Bizim geleneğimizde var böyle hazırlıklar. Bayrama gelenlere ne ikram edeceksin?
-Sen geleneklere çok bağlısın anlaşılan. Senin o dediğin hazırlıklar eskilerde kaldı şimdi. Günümüzde millet hazırlık yapıyor ama şeker-lokum almıyor. Şimdi SMS ve internet alıyor cep telefonuna bayramda.
-SMS veya interneti ne yapacak bayramda?
-Sevdiklerine, eşine, dostuna bayram mesajı gönderip bayramlarını kutlayacak. Üstelik bu yöntem sayesinde hem daha çok kişiye ulaşabiliyorsun, hem zamanı tasarruflu kullanıyorsun, hem de zahmetsiz. Hatta bayram dolayısıyla bir whatsapp grubu oluşturuyorsun. Tek yazı, tek buton... Aynı anda binlerce kişiye mesajın gidiyor. Sonra vaktin boşa çıkıyor. Sana gelen mesajlara bakarsın. Bayramda ya tatile gidersin. Ya da evde durmadan cep telefonuyla oynarsın.
-Olur mu öyle şey, böyle bayram mı kutlanır?
-Niye olmasın, devir ona doğru gidiyor. Hem senin geleneklerine göre yaptığın hazırlık daha maliyetli... yemek yapacaksın, şeker-lokum alacaksın. Tatlı alacaksın. Ziyarete gideceksin, sana ziyarete gelecekler. Daha bir de mezara gideceksin.. Kusura bakma ama senin bayramların masraf, maliyet ve külfet... Benimki ise ekonomik. Hem de sudan ucuz ve külfetsiz. Tek eksiği mesajlar ve kutlamalar biraz kuru, yavan oluyor ama olsun. Sanki bir şey yeyip de boğazında mı kalacak?
-Ulan haydi her şeyi anladım. Mezar işini nasıl halledeceksin. Vefat etmiş büyüklerini de mi ziyaret edip dua etmeyeceksin? Onlara da mı mesaj göndereceksin?
-O, en kolayı... onların cep telefonu yok. Ama onlar için de sanal alemde mesaj ve taziye yazıyor ve paylaşıyorum. Sanki babam şimdi ölmüş gibi taziye yorumları alıyorum. Hatta onların ölümünü beğenenler bile oluyor. Paylaşımın altına da bir iki ayet, bir iki hadis ekliyorum. Mezar işi de böylece biter. Ben geri kalan zamanımı paylaşımıma yorum yazanlara yorum yazıyorum.
-Böyle yapan var mı?
-Sen çok çağın gerisinde kalmışsın. Benim bu dediğim sana abartı gibi gelir ama şimdiden büyük bir kısmı yapılmaya başlandı bile. Bir çok önemli gecede insanlar şimdi sadece mesaj gönderiyor. Whatsapptan paylaşım yapıyor. Bayramlar da böyle olacak sen istesen de istemesen de... Üstelik şeker, lokum, tatlı, yemek hazırlama gibi bir derdin olmayacak.
-Neyse tam anlamadım ama. Gel bayramlaşalım. Belki bayramda görüşemeyebiliriz.
-Merak etme. Ben sana bayramda tebrik göndereceğim hem de whatsapptan... 03.07.2016
Altından Koltuk Çekilince İnsan
2 yıl öncesinde ilçenin 7 mukarrabûnünden biri idi. Gözdeliği göz kamaştırdı hep. Çünkü hep zirvede idi. El üstünde tutuluyordu. Kenardan getirildi gözönünde bir yere. Baş sedire oturtuldu. Hep kendi reklamını yaptı. Kendisini bulunmaz Hint Kumaşı olarak göstermeyi bildi. Geldiği yerin enkaz edebiyatını yapmayı çok iyi becerdi. Bütün bunlar olurken bir eli yağda, diğeri balda idi.
Kendisi gibi olan yüzlerce kişi yerinden edilirken o hiç sesini çıkarmadı. Çünkü haklı yere yerlerinden ediliyorlardı. Çalışmıyorlardı, beceremiyorlardı. Aslında ilçede yerinde kalan veya daha iyi yere terfi eden diğer 6 kişi de hak etmedi ama. Neyse yapılacak bir şey yoktu ona göre.
Gözü görmedi kendisinden başkasını. 2 yıl boyunca enkaz edebiyatını ve reklamını iyi yaptı. Birçok evladını bir bir yiyen sistem, yemeye doymadı. Şimdi onu da yedi. Çünkü bir müddettir anlaşamıyorlardı. Kırılan kim olacaktı. Tabii ki alttaki. Çünkü üst, daima haklıdır, bilhassa haksız olduğu anlarda.
2 yıl öncesinin 7 mukarrabûnünden biri olan gözde kişi, gözden düşmüştü artık. Kırıp bir köşeye attılar şimdi. Başladı şimdi sesini yükseltmeye: "Bana haksızlık yapıldı" diye.
Günaydın kardeş, daha önce herkese tekme vurulurken: "Ama bu yapılan haksızlık" diye niye sesini çıkarmadın? Hiç kusura bakma, yanında kimseyi bulamayacaksın. Dün sen kimsenin yanında olmadığın gibi. Sesinin çıkması için illa ki kuyruğuna mı basılması gerekiyordu. Gözdeliğinin elden gitmesine mi yanarsın, kenara itilip kakıldığına mı?
Aslında seni esas yakması, yıkması ve utandırmasın gereken birilerine tekme vurulurken senin sessizliğin olmalıdır.
Bugün hiç dert yanıp sızlanma. Haydi öteki kapıya diyeceğim ama bu benim mizacıma ve kişiliğime ters. Çünkü ben bugün senin durumuna bir şey yapamasam da yine sevinmem, iyi oldu demem. Düştün, asla bir tekme de ben vurmam. Elimden gelse düştüğün yerden kaldırır sana iadeyi itibar yaparım. Hatta düşmeden sana destek olmaya çalışırdım.
İnişine ya da indirilişine asla sevinmedim. Oh oldu demedim. Sadece üzüldüm. Hatta dedim ki, rejim kendi çocuklarını da yemeye başladı dedim.
Hayatta hiçbir şey dünyanın sonu değildir. Bir düşün: Seni haklı yere alsalar daha mı iyi idi? Bunda da bir hayır vardır de, yoluna devam et. Öküz öldükten sonra ortaklık bozulmasın. Belden aşağı vurma ve konuşma. Öz eleştiri yap. Belki de başına gelen haksızlıklar yapılırken susmanın ceremesidir. Böylesi belki günahlarına keffaret olur...
Aslında seni yazdım ama sözüm umumadır. Çünkü "haksızlık karşısında susan insanımızın sayısı, bana dokunmayan yılan bin yaşasın" düşüncesinde olan insanımızın sayısı çoktur. Geçmiş olsun. Bu da sana ve senin gibi düşünüp davrananlara ibret olsun...03.07.2016
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)