9 Haziran 2016 Perşembe

Gerçek sevgi

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü  edenlerle, onu yasayanlar arasında ne fark vardır?"

"Bakın, göstereyim" demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından derviş kaşıkları denen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş..
      
Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koymuş.
Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kasıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine "şimdi," demiş ermiş, "sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. Buyrun deyince, her biri uzun boylu kaşığı çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

"İşte" demiş ermiş, "Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz, ve şunu da unutmayın; gerçek pazarında alan değil veren kazançtadır daima..."

Dervişin fikri ne ise...


"Bir gün New York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili’dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır böceğini aramaya başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder.Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. arkadaşı, Kızılderili’ye "Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: "Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin." der ve yoluna devam eder...

8 Haziran 2016 Çarşamba

Neler öğrendik neler!


 
Jackson Brown'in "Su Hayatta Neler Ogrendik Neler" adli  kitapcigindan:
 
1- Kendimi neselendirmek istedigim zaman en iyi yolun baska birini
        neşelendirmeye çalışmak olduğunu öğrendim.
 
2 - Bir bebegin evlilik sorunlarini çözemeyecegini ögrendim.
 
3- Bir tartismayi tatliya baglamadan yataga gidilmemesi gerektiğini öğrendim.
 
4- Isyerinde romantik iliskiler aranmamasi gerektigini ögrendim.
 
5- Insanin kendisinden daha sorunlu birisiyle evlenmemesi gerektiginin ögrendim.
 
6- Çalistirdigimiz insanlara iyi davrandigimizda, onlarin da müsteriye
        iyi davrandiklarini ögrendim.
 
7- Bir toplantida zekâmi ya da sohbetimi göstermek konusunda tercih
        yapmak gerektiğinde sohbeti seçmenin daha iyi olacağını
 
8- Insanlara iyi davranmanin hiçbir maliyeti olmadigini ögrendim.
 
9-Gerçekten yasamaya baslamak için emeklilik beklenirse, çok uzun bir süre
        beklenilmiş olunacağını öğrendim
 
10-Iyi kalpli olmanin mükemmel olmaktan daha önemli oldugunu
 
11-Bir domuza ve bir çocuga istedikleri her seyi verirseniz sonuçta
        çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz olacağını öğrendim.
 
12-Kimle evlenecegin kararinin hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.