16 Aralık 2025 Salı

Yaşlanmayı Gör

Her yaşın ayrı bir güzelliği var derler. Böyle diyenleri, elinde imkan olacak. Sen istedin. Haydi yaşa bu güzelliği deyip yaşlı duruma getireceksin.

Abartma. O kadar da değil diyebilirsiniz.

Gelin olup bitene ve başa gelene bir bakalım.

Yaşına göre dinç, sağlıklı ve işinde verimli olsan ve ben daha çalışmak istiyorum desen dahi 65'ine gelince kamu yüzüne kapanır. Seni kapının önüne koyarlar.

Bu yaştan sonra özel sektör de işe almaz. Ne yapayım seni der.

İlla bir şeyler yapmalıyım dersen, bu yaşın tek istisnası var: Siyaset. Çünkü siyasette yaş şartı yok. Ya mevcut siyasi partilerden birine girer, siyaset yaparsın ya da kendin bir siyasi parti kurarsın. Bahtın yaver gider de birinci parti çıkarsan ülkeyi bile yönetebilirsin. O zaman yaşadın demektir. O seni kamudan dışarı edenlerin amiri olursun. Onlar seni kapıda karşılar. Saygıda kusur etmezler.

Siyaset yaparken emeklilik durumu da olmaz. Çünkü seni hiç kimse kapının önüne koyamaz. Aksasan da konuşmada zorlansan da ölünceye kadar burada kalabilirsin.

Kısaca kamuda çalışmayı ya da kamuda bir dairenin yönetimini senden esirgeyen irade, sana koca ülkeyi teslim ediyor. Al yönet diyor.

Siyaset gibi bir seçenek ve hünerin yoksa bil ki seni ben bile kurtaramam.

Yalnızlara oynarsın.

Yavaş yavaş hastalıklar baş göstermeye ve belirli periyotlarla hastaneye gitmeye başlarsın. Hasta olmasan bile kendini dinler durursun. Raporlu ilacın eksik olmaz.

Vücudun pes etmeye başlar. Dişler dökülür. Erkeksen prostat, kadınsan kadın hastalıkları peşini bırakmaz.

Çenen açılır. Aynı zamanda idrar da sıkıntı. Eskisi gibi tutamazsın. Gittiğin yerlerde gözün wc’de olur.

Pek gelen gidenin ve arayanın olmaz. Evde sıkılır, dışarı atarsın kendini. Otobüs de bedava ise şura, bura dolaşır durursun.

Bakıma muhtaç hale geldiğinde hayat çekilmez olur. Kahrolursun. Çoluk çocuğa muhtaç olduğuna mı yanarsın, eskisi gibi güç ve rahattan düştüğüne mi?

Ölüm yakındır senin için. Akranların bir bir gittikçe sıranın kendine geldiğini hissetmeye başlarsın.

Bir tanıdık ve yakınının cenazesine katılırsın. Onun toprağa defnedilişini ve oradakilerin cenazenin üzerine toprak atışını görürsün. Az sonra herkesin çekip gittiğini görünce bu ne biçim hayat, yarın ben de böyle olacağım dersin.

Kısaca yaşlılık her gün ölümün nefesini ardında hissetmektir ve yaşlılık eve, bacaya bastırılacak bir şey değil.

Ne edersin ki hayatın değişmez raconu bu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder