Konya’da daha önce 200 gramı 11 liradan satılan ekmek 21.10.2025 tarihi itibariyle zamlandı. Ekmeğin yeni fiyatı 13 lira oldu. Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen Fenni Fırın’da ise ekmek yine 9 liradan satılmaya devam edecek.
Bu demektir ki Belediyenin ürettiği ekmekle fırıncıların ürettiği ekmek arasında iki liralık fiyat farkı varken özellikle merkezi yerlerde belediye satış noktalarında ekmeği iki lira daha ucuza almak için oluşan uzun kuyruklar, fiyat farkının dört liraya çıkmasıyla daha da uzun kuyruklara yerini bırakacak. Bu uzun kuyruklar yetmişlerin tüp kuyruğunu andırıyor.
Maliyet artışları gerekçe gösterilerek iğneden ipliğe her şeye gelen zamlar haliyle ekmekte de kendini gösterecek.
Yaşadığımız hayat pahalılığının bir sonucu olarak zamlar ve vergi artışları rutin artış hale gelse de ekmeğe gelen zam can sıkıcı ve üzücü. Çünkü günde 5-6 ekmeğin girdiği evler bu zamla birlikte kara kara düşünmeye başlayacak.
Aslında bu zamla birlikte ekmeğe veda etme zamanı. Gel gör ki bizim için ekmek temel besin kaynağı. Sofrada bin bir çeşit yemek olsa bile bu seferlik ekmek yemeyeyim. Çünkü yemek çeşidi fazla demeyiz. “Ben ekmek yemezsem doymam. Ekmeksiz yapamam” sözleri çoğumuzun belleğine yerleşmiş. Bulgur ya da pirinç pilavını bile ekmekle yeriz. Bir kaşık pilava, bir lokma ekmek her Konya pilav düğününde çoğumuz için vazgeçilmez. Düğün sofralarında sayısız tabak tabak pilav gelmesine rağmen ekmek Allah’ın farzlarından biriymiş gibi yenmeye devam edilir.
Adeta her öğünde ekmek bizim için sigara bağımlılığı gibi bir şey. Sigara içenlerin çoğu, “Sigarayı bırakmak lazım. Ama bırakacağım” demesine rağmen kolay kolay sigarayı bırakamadığı gibi ekmeği bırakmak lazım diyenler de ekmeği bırakamıyor. Sigarayı bırakanlar kendilerinde bir eksiklik hissediyor. Aylar ve yıllarca içmese bile daha dün bırakmış gibiyim. Bir içersem arkası gelir diyenler de eksik değil.
Yine ekmeğe bağımlılığımız o kadar aşırı ki herkesin ekmeğini evde yaptığı zamanlarda, şehirden bakkala gelen ekmeği yufkanın içine koyup katık olarak yendiği zamanları görmüştür bu ülke. O zamanlar şehirden gelen ekmeğe çarşı ekmeği, şehir ekmeği denirdi.
Geçmişte her işin bedenen yapıldığı zamanlarda vücudu dinç tutsun, daha iyi çalışılsın diye ekmeğin fazlaca tüketilmesini anlıyorum. Bir de yemek adına besin kaynağımız çok çeşitli değildi.
Günümüzde ise eskisi gibi doğal beslenemiyor olsak da yemeklerimiz çeşitlendi. Dün görmediğimiz ve ihtiyaç hissetmediğimiz şeyler zaruri ihtiyaçtan sayılmaya başlandı. Bugün dünkü gibi yüzde yüz bedenen çalışmıyor çoğumuz. Eskisi gibi vücudun efor sarf etmediği günümüzde hala ekmekten vazgeçmeyişimiz düşündürücü. Bundandır ki dünyada ekmek tüketiminde birinciliği kimseye vermiyoruz. Yıllık ekmek tüketimimiz 200 kilo. Bizi takip eden en yakın ikinci ülke olan Sırbistan’a 65 kg fark atıyoruz.
Her sigara zammının ardından ajanslar “Tiryakilere kötü haber. Sigara ve tütün mamullerine şu kadar zam geldi. Sigarayı bırakmanın tam zamanı” dediği gibi bu ekmek zammıyla birlikte özellikle yediğini eritemeyen ve masabaşı iş yapanların, emekli olup iş yapmayanların, ev kadınlarının, kısaca çalışırken vücudu terlemeyenlerin ekmeği bırakmasının tam zamanı.
Böyle diyorum ama ekmeği kafada bitirmeden bırakmak zor. Yine de ekmeği bırakmayı denemek lazım. İnanın, bugün yediğimiz ekmeğin kilo aldırmaktan, göbeği çıkarmaktan, hazmı zorlaştırmaktan, mideyi büyütmekten, bizi daha çabuk acıktırmaktan başka bir işlevi yok. Yani külliyen zarar. Belki de geçmişte iki öğün yediğimiz yemeği üç öğüne çıkarmamız bu ekmek yüzünden.
Ekmeksiz beslenmede hayat var diyorum. Daha çabuk acıktırmaz. Mideyi küçültür. Yediğimiz, içtiğimiz kolay kolay kilo ve göbeğe dönüşmez.
Ekmeği bırakırsak, kolay kolay kilo ve göbek sorunumuz olmaz. Kolay kolay acıkmayız.
Fırsat bu fırsat. Gelin hep birlikte ekmeğe veda edelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder