Bu ülkede iş bulup çalışmak, çalışırken evin geçimini sağlayacak bir ücret almak, çalışanlar arasında ücret dengesizliği, gelecek endişesi yaşamak bir problem.
Okumuş gençlerde işsizlik had safhada.
İnsan kaynağı planlaması yapamıyoruz.
İş var, çalışacak eleman bulamıyoruz.
Çalışacak kalifiye eleman var, iş veremiyoruz.
İş var ama insanımız iş beğenmiyor. Çalışacak herkese bu ülkede iş var diyoruz. İstiyoruz ki üniversite mezunu biri gidip asgari ücrette çalışsın.
Kiralar makul seviyede değil. Evi olmayanların aldıkları ücretle oturduğu evin kirasını ödemede zorlanmaması mümkün değil.
İş bulup çalışmak mesele iken çalışma hayatı sonrası emekli olmak da problem, erken emeklilik de problem. Çünkü esas geçim gailesi emeklilikten sonra başlıyor. En düşük emekli maaşı alanlar hala kirada ise aldıkları emekli maaşının üstüne para koyup kirayı ödemesi gerekiyor.
Aynı zamanda emekliler de problem. Çünkü haddinden fazla emekli var. 17 milyon emekliden bahsediliyor.
Çalışma ve Güvenlik Bakanı'nın açıklamasına göre SGK bütçesinin yüzde 67'i emekli maaşı ödemesine gidiyormuş. Yine Bakan'a göre emekliler içerisinde en düşük emekli maaşı alanların sayısı 4 milyonmuş. Emeklilerin maaşını ödemekte zorlandıklarını, şükür ki ödeyebildiklerini söylüyor.
Bu emeklilere her yıl EYT ve yaş haddinden emekli olanları da eklersek karşımızda çözüm bekleyen emekliler ordusu var. Çünkü ülke bütçesini şimdi olduğu gibi ileride zorlayacak en büyük problem emekli olanlar ve emekli ettiklerimiz olacaktır.
Durumumuz bu iken problemin altından nasıl kalkarız, ne yapıp ne edebiliriz üzerine kafa yormamız gerekirken Çalışma Bakanı Işıkhan, "Bağ-kur'lu çalışanların 9000 olan prim gününü 7200 prim gününe indirme üzerine bir çalışma başlattıklarını, üzerinde çalıştıklarını, seçim vaatlerinden biri olduğunu" açıklıyor. Bu demektir ki 9 bin prim günü için 25 yıl çalışması gereken Bağ-kur'lu 20 yılın sonunda emekli olabilecek.
Her şeyden geçtim. Emeklilerin yükünden, fazlalığından, SGK bütçesinin % 67'i emekli aylığı ödemesine gidiyor şeklinde dert yanarken prim gününü düşürme üzerine çalışma yapmak yangının üzerine benzinle gitmek demektir. Çünkü Bağ-Kur'lunun beş yıl önce emekli edilmesi erken emeklilikten ve emekli sayısını daha da artırmaktan başka bir işe yaramaz.
Biz ülkenin yarınını ve geleceğini bu şekil yok edip, mevcut problemi daha da büyütürken, Sayın Bakan aynı zamanda "Avrupa'da bir çalışan 40 yıl çalışıyor" demeyi de ihmal etmiyor.
Sayın Bakan'ın açıklamalarını hayretle okudum. Ne yaman çelişki dedim. Çünkü bir taraftan erken emeklilikten dert yanarken bir taraftan bir fabrikanın seri üretimi gibi insanları erken emekli ediyoruz. Sonra da alınan düşük emekli maaşını Mısır ile kıyaslıyoruz. Avrupa'daki uzun çalışma hayatından örnek veriyoruz, bir taraftan da habire emekli ediyoruz. Anlamadım gitti. Anlayan varsa beri gelsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder