Ev alacağımız zaman bütçemize göre hareket etsek de evin mevkii, genişliği, cephesi, balkonu, mutfağın tezgahı ve genişliği gibi özelliklerine de bakarız. Özellikle evin kadını için mutfak çok anlamlıdır. Yemek yemek için masa konacak. Kap kacağın konacağı dolapları olacak. Yemek yapmak için uzunca ve kullanışlı tezgahı bulunacak. Çünkü kadının sabahtan akşama işi mutfakta. Mutfak geniş ve kullanışlı olmalı ki yemek kolay hazırlansın. Hazırlanan yemek ise aile bireyleriyle birlikte mutfaktaki masada yapılsın.
Mutfak dolaplarının içi de en kaliteli mutfak araç ve gereciyle doldurulur.
Bunca emek sarf edilerek ve önem atfederek dizayn ettiğimiz mutfaklardan ne derece faydalanabiliyoruz? Her ev için söylemesem de çoğu evlerin mutfakları tam işlev görmüyor. Özellikle kahvaltı es geçiliyor. Daha doğrusu ihmal ediliyor. Türkçesi, evlerde doğru dürüst kahvaltı yapılmıyor. Çünkü neredeyse evlerin çoğunda evde kahvaltı yapma mefhumu yok. Bunu da nereden biliyorum? Gözlemlerime dayanarak söylüyorum.
Okulda derste ve teneffüs esnasında öğrencilerin kahir ekseriyetinin simit ve poğaça ile kahvaltıyı geçiştirdiğini görürüm.
Zaman zaman sınıflarda evinden kahvaltı yaparak gelen kaç kişi var sorusunu sorarım. Ya bir kişi parmak kaldırır ya da hiç çıkmaz.
Evden kahvaltı yapmadan çıkan sadece öğrenciler mi? Anne, baba dediğimiz büyükler de yapmıyor sanki. Çünkü simit fırınlarının önünde, sabah mesai öncesi yoğunluk görürüm. Arabası ile simitçinin önünde durup birkaç simit, poğaça alıp işyerinin yolunu tutuyor. Kimi arabasının içinde araba sürerken kahvaltısını yapıyor kimi de iş yerine varınca mesai içinde yapıyor.
Kısaca büyük çoğunluğumuz evden kahvaltı yapmadan okul ve işimizin yolunu tutuyor.
Niçin evde kahvaltı yapmıyorsun sorusuna, verilen gerekçeler ise şöyle:
"Kahvaltı yapıncaya kadar biraz daha uyurum."
"Benim evim uzak, iki otobüsle geliyorum. Kahvaltıyı nasıl yapacağım."
"Sabah erken olunca kahvaltı yapasım gelmiyor."
"Sabah sabah kahvaltıya zaman mı var. İşe zor yetişiyorum."
"Kahvaltıyı kim hazırlayacak?"
Daha başka mazeret öne sürenler de var. Şu var ki ne gerekçe öne sürersek sürelim en önem vermemiz gereken kahvaltıyı ihmal ediyoruz. Evde kahvaltıya dair her şey olmasına rağmen fırın, market, büfeye verdiğimiz simit, poğaça parasını da önemsemiyoruz. Simit, poğaça ile yapılan kahvaltının çok da sağlıklı olmadığını bilmemize rağmen bu alışkanlığımızdan vazgeçmiyoruz.
Halbuki evde aile bireyleriyle birlikte kahvaltıyı yapıp sonra işimize gücümüze dağılmak planlı olduğumuzun bir göstergesidir. Şayet evden kahvaltı yapmadan çıkıyorsak plansızız demektir vesselam. Yine aile bireyleriyle birlikte kahvaltı yapmak, birlikte yemek yemek evin bereketidir.
Kahvaltı yapmadan evden çıkmaktan geçtim. Akşam yemeği için kahvaltı kadar olmasa da dışarıdan sipariş veriyoruz ya da yemek için lokantaya gidiyoruz. Nasılsa yağı, tuzu aynı hesaba gelir. Üstelik kahvaltı ve yemek hazırlama derdinden de kurtulmuş oluyoruz.
Görünen o ki evlerimizi otel gibi kullanıyoruz. Gerçi otel gibi kullansak yeme, içme otele ait olur. Bizim evlerin otel hali, yeme ve içmenin dahil olmadığı sadece yatma yeri olan oteller gibidir.
Bu durumda sormamız gerekir. Kahvaltıyı dışarıda yapacaksak, yemeği dışarıdan yiyeceksek ya da siparişle eve getirteceksek, o güzelim geniş mutfakları evlerde niye tutuyoruz? Dünyanın masrafını ederek kap kacak, masa ve sandalyeyi niçin alıyoruz?
Kimse kusura bakmasın. Bu kahvaltı yapmadan evden çıkma halimiz plansızlığımızın bir göstergesidir. Bereketsizliğimizin ve eve giren paranın yetmemesinin belki de en büyük sebebi bu kahvaltısızlık halimizdir.
Bu plansızlığa kim dur diyecek? Görünen o ki herkes özellikle evin kadını bu durumdan çok memnun. Nasılsa herkes bir şekil kahvaltısını yapıyor. Ama işte ama yolda ama büfelerin önünde.
Evin kadını da kahvaltı hazırlama derdinden kurtuluyor. Evin kadını kahvaltı yapmıyor mu? Hepsi olmasa da önemli bir kısmı geç kalkıyor. Sıcak havalarda kendisini park ve bahçelere atıyor. Komşu ve arkadaşlarıyla buralarda mükellef bir kahvaltı yapıyor.
Ne diyeyim. Herkese afiyet olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder