30 Mart 2025 Pazar

Yürüme Üzerine Muhabbetler

Yürümeyi çok sevdiğini söyleyen bazı kişilerden işittiğim sözler:

Yürümeyi çok severim ama vakit yok. Ah bir vaktim olsa...

Yürümeyi çok severim ama dizlerim ağrıyor.

Yürümeyi çok severim ama hava çok sıcak olmayacak, çok soğuk da olmayacak; kar, tipi, yağmur, yağış ve rüzgarlı olmayacak.

Yürümeyi çok severim ama yürüyünce terliyorum. Üstümü değiştirmem gerek. Bu yüzden yürümüyorum.

Yürümeyi çok seviyorum. Yalnız yürüyünce ayağım acıyor.

Yürümeyi ben de seviyorum ve yürüyorum. İşte çalışırken akşama kadar şu kadar adım atıyorum.

Yürümeyi sevenlerin yanında bir de yürümeyi sevmeyenler var:

Nefret ederim yürümekten. İmkanım olsa tuvalete bile arabayla giderim.

Niye yürüyeceğim? Yazık değil mi ayaklarıma?
Kim yürüyecek? Ekmek almaya bile arabayla gidiyorum.

Bir de yürümeyi gerçekten sevenler var. Bunlar;
Ama, fakat, lakin demeden, yürüme edebiyatı yapmadan yürüyenler. Yürümeyi günlük rutin işlerinden görenler. Yürümekten üşenmeyenler. Bir bakmışsın bunları, yollarda ve parkurlarda. Sabahın erken saatinde yürüyüş yollarında ter atarken görürsün. Ter attıkça mutlulukları yüzlerinden okunur bunların. Çünkü yürümek günlük iştir onlar için.

Yürüme üzerine muhabbetler kiminde sözel kiminde fiili bu şekilde devam eder gider. Şu var ki göbeği çıkmış, göbeğinden ayaklarını göremeyen, aşırı kilo ve göbekten dolayı taharetini yapmakta zorlananlara yürümek elzemdir. Buna farzı ayn diyebiliriz. Bunların hiç mazeret üretmeden yollara kendilerini vermeleri gerekir. Çünkü yarın ayaklar çekmemeye başlayınca ve hastalıklar bir bir baş gösterince yürümek isteseler de yürümek onları bırakır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder