Yazıma, eğitimci yazar ve sağ beyin uzmanı Selçuk Karaman’ın bir paylaşımına yer vererek başlamak istiyorum:
“Geçen hafta bir kurumda idim. Yaşı sanırım 60 üzerinde bir memur gördüm. Elleri titriyordu. Eller kalem tutmadığı için başka bir görev vermişler.
Biraz sohbet etme şansım oldu. "Bu kadar eziyete gerek var mı? Emekli olsanız." Deyince, sonradan pişman oldum. (Çünkü) bu soruyu sorduğumda gözleri yaşardı. "Hocam 62 yaşındayım. Evet haklısınız. Bu hale geldikten sonra emekli olmam gerekiyor.
Şu an herkesin bana acıyarak baktığını da biliyorum. İşimi layıkıyla yapamadığımı da biliyorum.
Gelen vatandaşın bazen ne gözle baktığını görüp onurum kırıldığını gönlümün yıprandığını da biliyorum. Ama emekli olamıyorum.
Bir çocuk üniversite üçte, diğeri işsiz, öbürü evlenecek. Şu an elime 60 bin ₺ maaş geçiyor. Emekli olduğumda maaşım 17 bin ₺'ye düşüyor. Emin olun yarı yarıya olsa bile hemen emekli olacağım.
Söyleyin ne yapayım ben?
Zaten 65 yaş dedi mi emekli olunca öleceğimi biliyorum. En azından çoluk çocuğumu 65 yaşına kadar yaşatmaya çalışıyorum."
Bunları anlatırken gizli gizli gözyaşlarını sürekli siliyordu. Bu sohbetten sonra en az 3 kez kendisi ile helalleştim. Bu durum da bana ders oldu, kulağıma küpe oldu.
Bir emekli olarak bizi yönetenler! Milyonları geçtim. Sadece bu insanın vebali yeter size.” Selçuk Karaman
Sayın Karaman’ın şahit olduğu bu paylaşımını okuyunca etkilendiğimi söylemeliyim.
Pek dillendirilmese de bu ülkede emeklilik toplumsal bir sorun. Çünkü emeklilerin büyük bir çoğunluğu, aldığı emekli maaşı ile geçinemiyor. Çünkü çalışırken aldığı maaş yarıdan fazla düşüyor. Bunu bilen emekliliği düşünmüyor. Sağlığı el vermese dahi çalışma haddi olan 65 yaşına kadar çalışmaya devam ediyor.
Bu durum eskiden böyle değildi. Çalışan ile emekli olan arasında maaş uçurumu yoktu. O yüzden emekliliğini hak eden bir gün dahi beklemez, hemen emeklilik dilekçesini verirdi. Emekli olana da hayırlı olsun, darısı bizim başımıza denirdi.
Emekli ikramiyesi ile de evini ve arabasını alırdı. Tahakkuk eden maaşı da kendisini ve ailesini rahat geçindirirdi. (Hastanede bir gece yattığımda, öğretmen olduğumu öğrenen sağlık çalışanı, “Babam da öğretmendi. Emekli olduğunda emekli ikramiyesi ile bir ev bir araba almıştı. İlk defa evimiz ve arabamız olunca ailecek çok sevinmiştik” demişti.)
Yapılan değişiklikle, çalışan ile emekli arasında maaş yönünden makas açıldı. Büyük uçurum meydana geldi. Çünkü maaşlar ya yarı yarıya ya da üçte iki oranında düşüyor. Bunu bilen, çalışan da hasta da olsa mecburen zorunlu emekli yaşını beklemek zorunda kalıyor. Emekli olduktan sonra aldığı emekli ikramiyesi de değil bir ev ve araba almayı, evin bir odasını bile alamıyor. Yaşı geldiği için emekli olana da şimdilerde kimse hayırlı olsun, darısı bizim başımıza demiyor. Geçmiş olsun, Allah yardımcın olsun diyor. Yani acıyor.
Bu durum işçilerden ziyade memurlarda böyle.
Memurların çoğu da geç evlendiği için emeklilik yaşına geldiği halde daha baş göz edemediği okuyan çocuğu olabiliyor. Haliyle emeklilik yaklaştıkça kara kara düşünüyor.
Selçuk Bey’in şahit olduğu durum da milyonlarca memurun bir hikayesi aslında.
Nereden nereye demek birilerinin sloganı. Gerçekten nereden nereye düşmüşüz. Şartlar daha da iyileşeceği yerde daha kötüye gitme durumu söz konusu.
Bugün asgari ücretin altında emekli maaşına talim eden milyonlarca kişi, yanlış SGK politikasının bir kurbanı. Bunda seçim öncesi siyasilerin emekli yaşı ile oynamasının payı büyük. Bu payda gelmiş geçmiş hükümetlerin vebali var.
Zamanında bir beş yıl daha hesabı yapılmasaydı, seçim ekonomisi uygulanmasaydı, bugün 16-18 milyon emeklimiz olmazdı. SGK büyük yara almazdı. Az sayıdaki emekliye de insanca yaşayabileceği bir maaş verilebilirdi.
Halihazırda Türkiye hem erken yaşta emekli olanların hem de 65 yaşına kadar çalışmak zorunda olanların çelişki halini yaşıyor. Ülke bir nevi emekli cenneti. Bu emeklilik aynı zamanda emekliye hayatı zindan etmekte ve onlara cehennem azabı yaşatmaktadır.
Yazıya başlarken niyetim, Selçuk Bey’in paylaşımına yer verdikten sonra yaşı ilerlediği ya da emekliliği hak ettiği halde çalışanlar için bazılarının; “Daha çalışın mı? Bırakıver artık. O kadar işsiz genç var. Yerinize gençler gelsin. Hayatta her şey para değildir. Mezara mı götüreceksiniz” türünden bol keseden konuşanlara birkaç kelam etmek idi. Ama gördüğünüz gibi eski, yeni emekli kıyaslamasına girdim. Yazım da uzadı. Son bir paragrafta da olsa buna değinmiş oldum. İnanın, emekli ol aklı verenler, bekara avrat boşamak kolay misali, sadece avrat boşuyorlar. Hem bekarlar hem bol avrat boşuyorlar hem de zenginin parası züğürdün çenesini yorar misali çenelerini yoruyorlar. Hiç vazifeleri değil halbuki. Unutmasınlar ki her çalışanın bir hikayesi vardır. Hepsini hikayesi birbirine benzese de farklıdır. Yaşayan bilir, eşekten düşen bilir.
Merhabalar.
YanıtlaSilBen de genç yaşta emekli olanlardanım ve çok pişman oldum. Çünkü ben daha 70 yaşıma kadar bile çok rahat görevimi layıkıyla yapabilecek güç ve kudrette olan biriydim. Aslında kimse 65'inden evvel emekli olmasın ve varsın devlet resen emekli etsin.
Bir de gerçekten ihtiyaçlı olan memurlarımız var, paylaşımınızda yer verdiğiniz o şahıs gibi. O da emekli olmasın. Kim ne derse desin, bir kulağından girsin, diğerinden çıksın. Kimseyi memnun edemezsin. Birazcık da kendimiz için alalım o malum kararları.
Sayın hocam, sakın siz de 65'inizden evvel emekli olmayın. Devlet sizi de resen emekli etsin. Ben memleketimdeki çok öğretmen arkadaşlarıma, sakın emekli dilekçesi vermeyin, devlet sizi resen emekli etsin diye hep salık verdim. Çoğu sözümü dinledi ve resen emekli oldular. Bu durum devlete bir posta koyuştur. Ben daha sağlıklı ve görevimi layıkıyla yapabilecek durumdayım, ben emekli olmuyorum ve takdiri devletime bırakıyorum demektir. Devlet de yasaların gereğini yapmak zorunda olacağı için, memurunu resen emekliye sevk ediyor.
Selam ve saygılarımla.
Tabiatta insan dışında emekli olan bir canlı yok. Özel sektörde çalışan da emekli olmuyor. Emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyor. Nice faydalı insan tam tecrübesini aktaracağı zaman emekli oluyor. Nedense devlete yön verenler 70-80'e kadar hatta ölünceye kadar çalışıyor. Bu çalışma memura esirgeniyor. Niyetim 65'e kadar çalışmak. Nasip artık. Bekler miyim, zaman gösterecek.
YanıtlaSil