Dünyanın, özellikle bir İslam dünyasının herhangi bir yerinde, bir iç karışıklık veya savaş olur.
İç karışıklığı veya savaşı durdurmayı süper güçlerden, özellikle ABD'den bekleriz.
"Burada petrol yok da ondan müdahale etmiyor. Ölenler nasılsa Müslüman. Müslüman'ın Müslüman'dan başka dostu yoktur" gibi serzenişlerimiz olur.
Kendi sağlayamadığımız barışı bitimi kadar sevmediğimiz ABD'den bekliyoruz.
Süper Lig kulüplerimiz hemen hemen her maçında, hakemler tarafından korunup kollanmasına rağmen takımlarının aleyhine bir düdük çalsa, o hakemi yerin dibine batırıyorlar. İstenmeyen kişi ilan ediyorlar.
Büyük kulüplerden özellikle GS ve FB kendi maçlarındaki pozisyonlardan ziyade ezeli rakibinin pozisyonlarını masaya yatırıyor. "Yok penaltı idi, değildi, öncesinde faul vardı. Pozisyon sarı kart idi, göstermedi, kırmızı karttan atılmalıydı. İkinci sarıyı veremedi. Bu hakemlerle olmaz. Bu lig bitmez. Biz kendi lehimize bir şey istemiyoruz. Sadece adalet istiyoruz" gibi açıklamalar yapıyorlar.
Sonunda olmayacak bu hakemlerle deyip yabancı VAR'da karar kıldılar.
Bunun ardından orta hakemler de yabancı olsun şeklinde şimdiden dillendirmeye başladılar.
Bu ağlama, sızlama böyle devam ederse büyük ihtimalle orta hakemler de yabancı olur.
Kendi hakemlerimizle sağlayamadığımız adaleti yabancı hakemlerden bekliyoruz.
Kendi futbolcularımızı beğenmiyoruz. Beğendiklerimize de fazla para vermiyoruz. Futbol hayatının son demlerini yaşayan yabancı futbolculara dünya kadar para vererek bunlarla maç kazanmayı, şampiyon olmayı, takımı kurtarmayı bekliyoruz.
Aynı şekilde çoğu kulüplerin teknik heyeti de yabancı.
İster futbolcu ister futbolcu olsun bu yabancılar öyle bir sözleşme yapıyorlar ki iyi oynasalar da kötü oynasalar da son kuruşuna kadar paralarını alıp öyle gidiyorlar.
Verdiğim örneklerden anlaşılacağı gibi barış için ABD'den, adalet için yabancı hakemden, iyi futbol için yine yabancıdan, aynı şekilde iyi oyun oynatmadı ve şampiyon yapması için yabancı teknik direktörden medet bekliyoruz.
ABD kaostan besleniyorsa niye akan kanı durdursun?
Kendi hakeminle sağlayamadığın adaleti, yabancı hakem niye ve nasıl sağlasın?
Kendi futbolcundan ve teknik heyetinden alamadığın verimi, yabancı futbolcu ve teknik heyet niyet versin?
Burada el elin eşeğini türkü çağırarak arar sözünü tam hatırlamanın zamanı.
Bizim bir defa bu kafa yapısından kurtulmamız gerekir.
Bir diğer husus, bizim bu her şeyi başkasından bekleme, onları kurtarıcı görme durumumuz şuna benzer: Görücü usulü evlenmenin yaygın olduğu eski zamanlarda, oğluna gelin arayan anne, mahallesindeki komşu kızını beğenmez, burun kıvırır. Oğluna uzak mahallelerden kız arar ve bulur. Bu annenin niyeti halis. İstedi ki ailemize ve oğlumuza yakışan bir gelin olsun. Uyum ve geçim olursa ne âlâ. Şayet olmazsa, annenin ömrü pişmanlıkla geçer. Mahallemdeki gül gibi kızı kaçırdım diye. Teşbih oldu veya olmadı. Ama şu var ki biz her şeyi uzaktan, yaban ellerden ve yabancılardan bekliyoruz. Şu var ki kendi ülkesinde kendi insanıyla adaleti sağlayamayan, başkasıyla özellikle yabancıyla asla sağlayamaz.
Sözü uzatmadan, adalet arayan bizler gerçekten adaleti istiyor muyuz? İstediğimizi sanmıyorum. İstesek şu âna kadar sağlardık. İstemiyoruz ki beklenen adalet bir türlü gelmiyor. Biz ne istiyoruz? Bizi koruyup kollayan, istediğimizin gerçekleşeceği kendi adaletimizi istiyoruz. Buna da adalet denmez zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder