Bir camide görev yapar. Cemaati nezdinde hatırı sayılır bir
itibarı var. Ünü cami cemaati dışına da taşmıştır. Aynı zamanda bir cemaatin de
ileri gelenlerindendir.
Sevilip sayılan birisi de olduğu
için düğünlere de davet etmişler kendisini. Her birine de gidebildiği kadar
gitmiştir. Özel sofralarda ağır misafir olarak ağırlanmıştır.
Gel zaman git zaman bu hocamız da
düğün yapacaktır. Çünkü mahdumu evlilik çağına gelmiştir.
Büyük bir titizlikle davet
listesini hazırlar. Kimleri çağırıp çağırmayacağı kararını verir. Hazırladığı
düğün davetiyelerini de sevenlerine ulaştırır.
Düğün günü düğün salonundaki yerini
alır. Davete icabet edenlere hoş geldin demesi gerekir. Çünkü usul böyledir.
Hem kız babası hem de oğlanın babası girişin uygun bir yerinde durur. Salona
girenleri karşılarlar. Yemeğini yiyip gidenlere de güle güle derler.
Düğün sahibi hoca, kimsenin
yapmadığı bir şeye imza atar. Tam salonun kapısında durur. Selam verip hayırlı
olsun dedikten sonra salona girmeye kalkanlardan düğün davetiyesini
göstermesini ister. İşte burada deyip gösterenleri kapıdan içeri alır.
Gösteremeyenleri içeri almaz. Davetiye evde kaldı deseler de nafile. Davetiyeyi
gösteremediniz deyip nazikçe geri gönderir.
Bana bu anekdotu anlatan arkadaş da
hocanın davetlilerinden. Bu arkadaş da düğüne icabet edenlerden. Ama yanında
kartı yok. Üstelik yanında davetli olmayan başkaları da var.
Yolda bu arkadaşı tanıyan biri, S... Abi, davetiyen yanında
değilse geri dön. Hocamız almıyor uyarısını yapar.
Altında arabası yok. Evi ta nerede. Evden davetiyeyi alıp
gelmesi de mümkün değil. Hocayı tanıyor nasılsa. Hoca da kendisini. Geri dönmek
olmaz. Madem buraya kadar geldi. Şansını denemeliydi.
Selamün aleyküm K.... hocam,
hayırlı olsun der. Aleyküm selam S...., davetiyenizi görebilir miyim der.
Hocam, bana davetiye verdiniz. Davetiye evde. Soracağınızı bilmediğim için
getirmedim. Peki. Ya bu yanındakiler kim diye sorar. Yanımdakiler düğün için
İstanbul'dan gelen misafirler deyince içeri girmelerine izin verir.
Düğün sahibinin düğününe gelen misafirlere davetiye sorması,
öyle zannediyorum, garibinize gitmiştir. Gitmesi de normal. Çünkü böylesini daha
önce görmemiş olabilirsiniz. Hoş, ben de görmedim. Demek ki hoca düğünlere gide
gide davetsiz misafirlerden haberdar olduğu için işi baştan sıkı tutmuş olmalı.
Hocanın bu yaptığı garibimize gitse de başka şehirleri bilmem
ama Konya’daki salon düğünlerine, davetlilerin yanında bir de davetsiz misafirlerin
geldiği de bir gerçektir. Düğün yapanlar daha iyi bilir, misafirleri karşılarken
tanımadığı simaları da görür. Düğün sahibi hayırlı olsun diye elini sıkanı bu kimdi
diye düşüne dursun, davetsiz misafir oturduğu bir masada karnını güzelce doyurup
çıkar.
İkinci düğünde dünürle beraber misafirleri karşılarken selam
vermeden içeri giren biri vardı. Selam vermemesi, hayırlı olsun dememesi, bizimle
tokalaşmaması garibime gitmişti. O geçip
gittikten sonra dünüre, bu sizden mi demiştim de değil demişti. O zaman bizden de
değil deyip gülüşmüştük.
Dersine girdiğim bir sınıf düğün yaptığımı duyunca, Hocam bizi
niye çağırmadınız. Haberimiz olsaydı, aramızda para toplar, bir çeyrek alır gelir,
takımızı takar, yemeğimizi de yerdik dediler. (O zamanlar da çeyrek ucuzdu. Şimdi
olsa takamazlar). Aynı öğrenciler, biz hafta sonu düğün salonlarının olduğu yerlere
gider, salona geçer, karnımızı doyururuz dediler.
Hasılı Konya düğün sektöründe davetsiz misafir eksik olmaz.
Az veya çok her düğün sahibi bunu tadar. Sadece düğününde kart soran K.... hocadan
davetsiz misafir nasibini bulamamıştır diyeceğim ama “İstanbul’dan sizi düğüne gelen
misafirler” diyen S....’in yanında, İstanbul’dan gelen misafir harici Konya’dan
bu yemeğe katılan davetsiz misafirler de olmuş. S.... kendisi anlatmıştı bir konuşmasında.
Hatta şu da anlatılır düğünler vasıtasıyla. Bir sofrada birbirini
tanıyan, tanımayanlar oturur. Birbirlerine kız evinden misin yoksa oğlan evinde
mi diye sorarlar. Böyle bir yemekli sofrada yine sormuşlar masadakilere. Biz kız
evindeniz demişler. Halbuki yedikleri yemek sünnet düğünü imiş. Bu anekdot genelde
her düğünde anlatılır ve gülünür.
*29.07.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder