“Timsah, sıcak bölgelerdeki akarsularda yaşayan, Timsahgiller takımından iri yapılı, kalın ve kabuksu derili sürüngen türlerinin genel adıdır. Uzaktan bakıldığında kertenkeleye benzerler. Vücutlarının üzeri, sert kemiksi plakalarla örtülüdür. Ön ayaklarında beşer, arka ayaklarında dörder parmak bulunur.” (wikipedi)
“Balık, kuş ve suya gelen
memelilerle beslenirler. İnsanlara da saldıranları vardır. Timsahlar avına
saldırmadan önce yaklaşık 2 metrelik bir alana girmesini beklerler. Avı
saldırabileceği kadar yakına gelen timsah, yaklaşık 12 m/s bir hız ile
avını yakalar. Bu hıza; vücutlarının yapısı, arka bacakları ve de en önemlisi
kaslı kuyrukları sayesinde ulaşırlar. Avlarını güçlü çeneleri arasına
sıkıştırıp suya çekerek boğarlar. Kendilerinden büyük olan avlarını 200 kg
bir kuvvet uygulayabildikleri ve avını ağzı ile kavrayıp kendi etrafında birkaç
kez dönerek gerçekleştirdikleri ölüm dönüşü adı verilen yöntemle daha küçük
parçalara ayırırlar. Çeneleri sağa sola hareket etmediği için besinleri
çiğneyemeden büyük parçalar hâlinde yutarlar. Sindirim için çakıl ve taş da
yutarlar. (wikipedi)
Niyetim, timsahı anlatmak değil.
Halk arasında timsah gözyaşları deyimi kullanılır. Gözyaşı denince bizde içten
gelen bir ağlama, bir samimiyet göstergesidir. Kişinin bir olay esnasında
çektiği acı ve üzüntüyü ifade eder. Bakalım timsahlarda gözyaşı ne anlama
geliyormuş?
“İkiyüzlü bir kişinin
sahte acı gözyaşları dökmesi gibi sahte, samimiyetsiz bir duygu
gösterisidir . Bu ifade, timsahların avlarını yerken
gözyaşı döktüğüne dair eski bir inançtan türemiştir. Timsahların gözyaşı
kanalları olmasına rağmen, genellikle uzun süre sudan uzak kaldıklarında ve
gözleri kurumaya başladığında gözlerini yağlamak için ağlarlar. Ancak
kanıtlar bunun beslenmeyle de tetiklenebileceğini gösteriyor.” (Wikipedia)
“Timsahlar avlarını yiyecekleri sırada
ağzını çok açtığı zaman gözlerinden sıvı gelir. Ancak salgılanan bu
sıvının gözyaşı ile herhangi bir ilgisi yoktur. Bu durumdan başlamak
suretiyle timsah gözyaşı, bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi
görünen insanlar için değerlendirilir.” (Milliyet)
“Timsah gözyaşları deyimi Türk
Dil Kurumu üzerinden direkt olarak insanlar için ifade edilir. Bu doğrultuda herhangi
bir durum karşısında üzülmemesine rağmen üzülmüş gibi görünen insanlar için
timsah gözyaşları deyimi kullanılır. Yani gerçek olmayan bir üzüntü göstergesi
timsah gözyaşları şeklinde anlatılır.” (Milliyet)
Tüm bu alıntılar, timsahtan ziyade insanlar
için kullanılan timsah gözyaşı deyiminin ne anlama geldiğini anlatmaya yeter de
artar bile. Yine iki anekdota daha yer vereyim.
28 Şubat sürecine giderken
televizyonlarda ilk defa gördüğümüz Fadime Şahin şovunu izledik. Öyle konuşuyor,
öyle gözyaşları döküyordu ki bu kadar gözyaşı döken bir kadın yalan söylemez. Çünkü
gözyaşı samimiyettir dedim. Sonra anlaşıldı ki Fadime Şahin’in düzmece, döktüğü
gözyaşlarının ise kitleleri inandırmak ve bir amacı yerine getirmek için sahte
gözyaşı olduğu ortaya çıktı. Ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.
Tanıdığım bir zabıta daire başkanı
anlatmıştı: Bir esnafın, “Dükkanımın önünde seyyar satıcı var. Elektrik, su
ödüyoruz. Kira veriyoruz. Bunlara niye bakmıyorsunuz” şikayeti üzerine belirtilen
yere ekip gönderdim. Ekip seyyar satıcıya işlem yaparken içeriden dükkan sahibi
çıkıyor. “Evine üç beş kuruş ekmek parası götürmeye çalışan şu Allah’ın
garibinden ne istersiniz? Sizde Allah korkusu yok mu” deyince ekibim şaşırıp kalır
ve işlemden vazgeçer. Çünkü seyyardan şikayetçi olan ile seyyarı koruyan kişi
aynı kişi idi dedi.
Son örnek de İsrail mallarına
uyguladığımız boykot olsun. Halk boykot uyguladı. Bunda da samimi idi. Devlet
de en üst perdeden İsrail’e tepki gösterdi. Üzerine miting yaptı. Sonra
anlaşıldı ki halk boykot ile uğraşırken etkili ve yetkili kişiler, İsrail ile
gemi ticaretine ara vermeden devam etmişler. Üstelik ortakları da etkili ve yetkili
kişilerin kendisi ya da çocukları imiş.
Şaşırtıcı olan insanlar nasıl iki
yüzlü olabiliyor? Nasıl iki kalp taşıyabiliyor? Gözyaşı dökerek nasıl ticarete
devam edebilir? Nasıl karşıymış gibi davranabiliyor? Nasıl Bağırıp çağırır ve mangalda
kül bırakmaz? Mağdurun yanında görünüp nasıl mağrur ile iş çevirir?
Nasıl ki timsah, gözyaşı dökerek
avını tüm tüm götürüyorsa öyle zannediyorum, bazı insanlar da gözyaşı dökerek
malı götürüyor.
Vay be nasıl bir dünyada yaşıyoruz
böyle?
*22/12/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.
Merhabalar.
YanıtlaSilTimsahları ve gözyaşlarını anlatan yazınızı okudum. AKP kurtlarla birlikte kuzuları afiyetle yiyorlar, ondan sonra da çobanla birlikte ağlıyorlar. Lakin bu durumun farkında olmayan o kadar çok insanımız var ki, ağzınızla kuş tutsanız bu durumu onlara kabul ettiremezsiniz.
Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
As. Bu dünya kimseye kalmaz. Algılarla yaşadığımız bu dünyada gerçekler belki ortaya çıkmayabilir ama gerçeklerin er geç ortaya çıkma gibi bir gerçekliği var. Nasılsa öbür dünya var. Bunlara ve kimseye kalmayacak. Araştıran, inceleyen, kafa yoran, okuyan olmazsa hayata at gözlüğüyle bakarsa başkası da beklenmez o büyük yığınlardan. Onlar için erkek deve daima dişi devedir.
Sil