Pazar pazar, pazartesi sendromunu yaşarken
önüme bir alışveriş listesi kondu. Listenin başında beyaz ve renkli deterjan
vardı. Sonrasını okumadım. Bu dert önceki derdimi unutturdu. Vara cumartesi,
pazar da çalışsaydım. Pazartesi sendromu da nedir ki dedim.
Bir düşüncedir
aldı beni. Alsam ne kadardır, hangi markette indirim vardır, düşün dur.
Komşudan istesek, ekmek ve yumurta değil ki bu.
Hemen aklıma,
biraz kirli giyinemez miyiz, giydiğimizi çıkarıp sonra giyemez miyiz dedim.
Pazar pazar soğuk esprileri sevmem dedi ev. Espri yapan kimdi halbuki. Hiç
olmadığı kadar ciddiydim üstelik. Bu devirde, bu zamanda alışveriş yapmak büyük
cesaret isterdi çünkü.
Daha ben bunları
hazmetmeye çalışırken arka arkaya şunlar da lazım denmez mi? Mübarek vur
dediysem, öldür demedim ki... (bulaşık deterjanı, un, yumurta, peynir, irmik
vs.)
Markete gitmeden,
market daha bana vurmadan içimi bir düşüncedir aldı. Ya bu yazımı birileri
okursa. Ondan sonra al başına belayı. Çünkü her şeyden nem kapan, niyet okuyan,
her şeyi kendine ve bir yere çeken bir güruh türedi bugünlerde. Hemen "Sen
hayat pahalılığından dert yanıyorsun. Sen git bu alacaklarını Almanya'dan al
bakalım, kaç lira tutacak? 80'den önceki kuyrukları unutmadık daha. Bunu sana
hatırlatırım. Tüm bunları ve dış güçleri de ihmal etme..." diyecekler. O
yüzden bu yazdıklarımı unutun.
Komşudan
isteyemeyeceğime göre içinizde bana, daha önce fazlaca aldığı renkli ve beyaz
deterjanı aldığı fiyattan verecek var mı? Veremem diyeniniz olursa, fiyatlar
makule ininceye kadar bana birkaç çay bardağı borç verecek olanınız var mı?
Bunu da veremem derseniz, çamaşırları size getirsem de sizde yıkansa olmaz mı?
Şöyle on, on beş kişi çıksa her birinize bir defa getiririm.
Sözün özü, bilin ki çarem sizsiniz. Eğer siz de çare olmazsanız, yandığımın resmidir. Allah ne beni ne sizi başkasına, eşe-dosta, özellikle namerde muhtaç etmesin, başkasının eline baktırmasın. Altından kalkamayacağımız dert vermesin. Kendi yağımızla kavrulmayı nasip etsin. 09.01.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder