Hazır izinde iken nicedir
ihmal ettiğim şu dişlerimi bir göstereyim dedim. MHRS'den randevu almaya
çalıştım. Diş hekimliği yoktu randevu sayfasında. Randevusuz olmalı diyerek diş
hekimliğine gittim öğleden sonra. Randevulu imiş meğer. Bir görevliye durumu izah
ettim. İlk muayene sekteri ile bir görüş dedi. Birkaç sekreter bir arada
"yaşın kaç amca" dedi. 59 dedim. Olmaz, İnternetten randevu alacaksın
dediler. MHRS'de burası görünmüyor, bu yüzden randevu alamadım deyince,
fakültenin kendi sayfasından almam gerektiğini söylediler. Kızlar yardımcı olun
dedimse de mümkün değil, tüm kabinler dolu dediler.
Çıktım. Boş bir koltuk
bularak fakültenin sayfasını açarak ertesi gün için randevu aldım. Kolaymış
randevu almak. Merak ettim, çok mu zor MHRS'de diş hekimliklerine yer vermek.
Bu çift başlılık niye? Sağlık Bakanlığı ayrı bir telden, üniversiteler niçin
ayrı telden çalar? Bu ülkede üniversiteler ayrı bir eyalet ya da devlet içerisinde
devlet mi?
Neyse olan oldu. Bu vesileyle
bu kadar yolu yürüyerek bugünün yürüyüşünü bu şekil fazlasıyla yerine getirmiş
oldum desem de daha etabın bir yarısı duruyor.
Yolcu yolunda gerek deyip
geldiğim yolları tekrar tepmeye başladım. Yürürken her şey akla gelir ya. Bu
kızlar tüm poliklinikler randevulu hastalarla dolu diyecekleri yerde niçin
yaşımı sormuşlardı. Tabii ya. Nasıl da akıl edemedim. Olmayan akıl nasıl akıl
etsindi ki. Bazı yerlerde bir ara okumuştum. 60 yaş üstü hastaların önceliği
vardır diye. Şimdilerde görmüyorum ama aynı teamül devam ediyor olmalı. Değilse
yaşımı niye sorsunlardı. 60 deseymişim, herhalde tamam amca diyeceklerdi. 59
nereden aklıma geldiyse... Halbuki hanım üstüne basa basa 60 yaşına geldin diye
kaç defa kafama vura vura söylemişti. Vazifesi sanki. Sanki kaç yaşındayım diye
sormuştum? Gören de nüfus müdürü sanır. Aman bu konuyu kapatayım. Yok yere başıma
iş açmayayım. Bu konuda beni rahatlatan yazılarımın ilgili kişi tarafından okunmaması...
Şu da benim kulağıma küpe olsun, sair yerlerde girdiğin yaş dikkate alınırken
hastanelerde bitirdiğin yaş esas alınıyor. Küçük gösterince bu da hoşuma gitmiyor
değil. Aman neyse ne? Kaç yıllardır ötelediğim dişi bir gün daha ötelerdim. Sonunda
ölüm yoktu ya.
Ertesi gün tabana kuvvet deyip randevudan bir 45 dakika önce soluğu
diş hekimliğinde aldım. İnternette randevu almak yetmiyormuş. Bir de buraya geldikten
sonra ben geldim sırası almam gerekiyormuş. Bunu da personel girişindeki güvenlik
söyledi. İyi ki sormuştum. Değilse, beni çağıracaklar diye ekrandan kendini takip
et dur.
İsmimin ekranda yanmasıyla birlikte beni muayene edecek öğrenci kızımız
güler yüzüyle beni ve benden önceki çağırdığı hanımefendiyi ayakta karşıladı. Muayene
etmeden önce benden öncekine ve bana bir yığın sorular sordu. Herhangi bir rahatsızlığım
olup olmadığını, tansiyon olup olmadığını,
sürekli kullandığım ilaçları, daha önce ameliyat olup olmadığımı sordu da sordu.
Şeker olup olmadığını es geçmeyelim. Ne varsa bu şekerde? Benden önceki kadın hastadan
ilave olarak bana, herhangi bir psikolojik rahatsızlık geçirip geçirmediğimi sordu.
Ne alaka demeyin. Herhalde saldırgan olup olmadığıma göre tedbirini alacak. Öyle
ya o da sizin gibi can taşıyor. Daha hekim olmadan bir psikolojik hastanın elinden
şiddet görmek istemezdi.
Kadın hastadan sonra muayene koltuğuna oturunca, kızım, az önceki hastaya
psikolojik tedavi görüp görmediğini sormadın, bana sordun. Benden öyle bir imaj
mı edindin dedim. Estağfurullah amca, unutmuşum ona sormayı. Özür dilerim. Herkese
aynı soruları soruyorum dedi. Bileyim de ona göre hareket edeyim dedim. Bu arada
ben herkese göre amcayım, onlar da benim kızım. Muayene eden erkekse, nereden oğlun
oluyorum derler mi diye oğlum diyemiyorum. Olanlara ne diyeceğim hasılı muamma.
Hazır elim değmişken bu konuya devam edeyim inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder