Dört numaralı kabine geçer misin amca dedi
beni çağıran kızımız. Dişini çekmemiz lazım. Çekelim dedim. Ne zaman yemek yedin
dedi. Birkaç saat oldu dedim. Dişini çekersek üç saat yemek yiyemezsin dedi. Problem
değil, beklerim dedim. Tamam o zaman çekelim dedi.
Oturdum daha doğrusu uzanıp yattım koltuğa.
Kızımız ışığı yaktı, koltuğu kendi çalışacağı şekilde ayarladı. Ağzımı açtırıp morfini
vurdu. Biraz bekleyeceğiz dedi. Uyuşmaya başlayınca eline alet ve edevatını aldı.
Bir iki uğraştı. Dilini yukarı kaldırma dedi ama dil bu. Nerede duracağına kendi
karar verir. Ne yapıp ne ettiyse beceremedi. Belki de dilim engel oldu çalışmasına.
Abla, bir bakar mısın diye seslenerek hocasını çağırdı. Soran olmuş gibi abla, dili
çok büyük dedi. Kızım, dilimin büyük olduğunu söyleyen ikinci kişisin. Onu da 2007
yılında özelde kanal tedavisi yaptırdığım bir dişçi söylemişti. Bir 3.kişi daha
söylerse dilimin büyük olduğunda bir ittifak olacak ve kimseye söyleyecek sözüm
olmaz dedim. Bu arada dilimle benim de başım dertte. Hatta bazen onu ısırdığım bile
olur ama dil bu. Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Acaba kesilir mi ki? İşte bunu
bilmiyorum. Bu arada çok konuşmamın dilimin büyüklüğüyle bir alakası olabilir mi?
Dilin büyümüş derler. Demek ki bundan. Eğer böyleyse hakkını veriyorum demektir.
Bazıları da dilim için sivri dili var der. Acaba dilim sivri mi? Sivri dilli olmamda
da dilimin büyük olması mı sebep acaba? Aman neyse ne? Kızımın işi dişimle. O bıraktı
dilimle uğraşıyor.
Hoca abla soldan, stajyer öğrenci sağdan dişe
bir giriştiler. Uğraş Allah uğraş. Ne kadar zaman geçti bilmem. Çekilecek dişten
geçtim. Ağzımın iki köşesini götürüp gidecekler diye korktum. Sağdan soldan nereden
tutabildilerse asıldılar. Sağ taraftan uğraşan kızımız bir ara bastırdığı aletle
ağzımın sağına o kadar bastırdı ki sağ elimle işaret ettim iki defa. Ama kızımızın
gözü dişimden başka bir yeri görmüyordu.
Almıştı bugün başına belayı. Herhalde nereden de dişçi oldum demiştir. Ablası elini
çeker misin diye uyardı. Ondan sonra ağzımın sağını kurtarabildim.
Bugün de hep böyle diş gelmiş nedense. İşlevini
yitirmiş bu tip dişler ablanın iş yaparken konuştuğuna göre kurumuş ağaç gibi olurmuş.
Yani olurmuş kütük. Haliyle çekimi de zormuş. Nice sonra yanlarına üçüncü bir kişiyi
daha çağırdılar. O da hoca olmalıydı. Biraz da o uğraştı. Sonunda dişi ikiye parçalayarak
çıkardılar. Altında kırılıp kalan var mı diye epey bir uğraştılar ve deşelediler.
Dişin altındaki kemiklerle de biraz uğraştılar. Çıkardıkları dişin altına baktılar.
En son daha önce yardıma gelen üçüncü kişiyi çağırıp ona gösterdiler. İçleri pek
rahat etmese de kalmamıştır deyip dikelim dediler. Hocaları dikiş attı ve nihayet
diş işi bitti. Sol alt taraftaki son azı dişim de bu şekilde ameliyatla alınmış
oldu. Dikiş atılan yere de bir pamuk koyup dişinle bastır dediler. Dikiş falan atıldığına
göre ameliyattı bana yapılan işlem.
Hoca gittikten sonra evde ağrı kesici var mı
diye sordu öğrenci kızımız. Bilmiyorum, eve sormalıyım diyerek telefonu işaret ettim.
Eve soracaktım ama nasıl konuşacaktım. Hem pamuk tıkalı hem de ağzımın içi savaş
alanına döndü. Konuş da göreyim. Evi aradım, hoparlörü dışarı verdim. Siz konuşun
diye elimle işaret ettim. Kendisini tanıtıp ağrı kesici olup olmadığını sordu. Ağrı
kesici olunca tek antibiyotik yazdılar. Ardından neler yapmamam gerektiğini söyledi:
Sigara içiyorsam, üç gün içmezsem iyi olurmuş. Ağzımdaki kanı tükürmeyip yutmalıyım.
Sıcak çay içmemeliyim. Üç saat bir şey yememeliyim. Bir hafta sonra dikişi aldırmak
için gelebilirmişim. Akşam akşam size zorluk çıkardım. Emeğinize sağlık deyip teşekkür
ederek çıktım.
İki haftaya yaklaşırken gidip dikişleri aldırdım.
Hala sol tarafımla yemiyorum. Bir iki hafta da iki köşesinden yara olan ağzımın
iyileşmesini bekledim.
Diş hekimliği gördüğüm kadarıyla zor. Hem ayakta çalışmak zorundalar hem de küçücük bir alanda çalışıyorlar. Harekat alanları sınırlı. Çok da dikkat ister. Zira en küçük bir dikkatsizlik diğer dişlere, dile, damaklara ve ağzın içine zarar verebilirdi. Bir de kendimizin bakmaya çekindiği ağzımızın içine bakıyorlar. Zira dünyaları orası. Allah emeklerini yağlı etsin. Yolları açık olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder