Adına hoca, imam ya da dini denen nikah ile resmi nikah türü ile
ilgili Prof. Dr. Abdurrahman Küçük'ün geçmişten günümüze nikahı anlatan
makalesinden madde madde özet yapmak istiyorum:
1. Hz Muhammed'den beri uygulanan nikâh hukuki bir akit
olmuştur.
2. Osmanlı Devleti de evlenme akdini medeni bir muamele saymış,
nikahın resmiyet kazanmasını sağlamıştır. İmamlara
da kıydıkları nikâhı bir belge ile 8 gün içinde nüfus idaresine bildirilmesi
sorumluluğu yüklenmiştir. (1881 yılında çıkarılan kanun.)
3. 1889 tarihli Şûrayı devlet kararıyla, nikâh kıyma, hâkimin
iznine bağlanmıştır.
4. 1914’te yürürlüğe giren kanun, hâkim iznini devam ettirmiş ve
evlenme evrakının düzenlenmesini kocaya bırakmıştır. Koca da düzenlediği
evrakı, nikâhı kıyan imama tasdik ettirip mühürlettikten sonra, nüfus idaresine
vermekle yükümlü tutulmuştur.
5. 1917 tarihli Hukuk
Aile Kararnamesi (HAK), nikâhın önceden ilanı ve hâkimin veya
onun görevlendirdiği bir görevli tarafından yapılması şartını getirmiştir.
6. 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun, evliliği, reşit iki
şahit huzurunda, belediye dairesinde veya köy muhtarlığına bırakmıştır. Bu
Kanun; tarafların hazır bulunmasını, reşit olmalarını, aleniyeti, memurun
beyanını ve evlenme belgesi düzenlemeyi kural olarak koymuştur.
7. Nikâhın aslı; şahitler huzurunda icap ve kabulden,
tarafların rızasından ibaret bir akittir.
8. Nikâhın sağlamlığı ve devamlılığı esastır. Bunun da bir belgeye
veya günün şartlarına göre kurallara bağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde
nikâhın sıhhatine şüphe girmektedir. Bu bakımdan, yürürlükteki kurallara uygun
ve bağlayıcı olmayan nikâh; nikâh değildir. Bu ölçüler içerisinde bir “dinî
nikâh”, “dinî olmayan nikâh” yoktur. Önemli olan nikâhın, evlenmeyi belgelemesi
ve tarafları garanti altına almasıdır. Bu bakımdan günümüz Türkiye’sinde
kıyılan nikâhın yeterli olduğu görüşü hâkim kanaattir.
9. Bütün bunlara rağmen, Türk toplumunda, “imam nikâhı” denilen bir
nikâhın yapıldığı da bir gerçektir.
10. Kanun, medeni nikâh yapılmadan kıyılan dinî
nikâhı yasaklamıştır.
11. Bu durumda, iki nikâh ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan
bazıları, medeni nikâh dışında, “imam nikâhı” ile evlendikleri görülmekte ve
günümüzde de yaygınlaştırılmak istenmektedir.
12. İmam nikâhının ortaya
çıkması, Medeni Kanun ile nikâhın belediyelere ve muhtarlara bırakılmasından
sonra halk arasında, bu nikâhın sıhhati, “dinî nokta”dan tartışılmaya açılmış,
bu şüpheyi gidermek için imam nikâhı kıydırılma esası benimsenmiştir. Bu nikâh,
nikâhın tamam olmasının şartı sayılmıştır. Bu anlayış büyük çoğunluk tarafından
kabul görmektedir. Çok fazla dinle ilgisi olmayan ailelerin bile “dinî nikâh” kıydırmak için görevli
aradığı şahit olduğumuz konulardandır. Çünkü bu bir inanç konusu gibi
insanların zihninde yer etmiş ve örfümüzün bir parçası hâline gelmiştir.
Hâlbuki “imam nikâhı” diye bir nikâh yoktur.
13. Ben, “medeni nikâhın” günümüzde en geçerli
ve bağlayıcı olması bakımından da İslam’a uygun olduğu kanaatini taşıyanlara
katılıyorum.
Sayın Küçük’ün verdiği bu bilgilerden benim anladığım, Hz Muhammed’den
bu yana Osmanlı dahil, nikâhı kim koyarsa koysun, kıyılan nikahlar resmi nikah hüviyetindedir.
Osmanlı döneminde imamların kıydıkları nikah da böyledir. İmam, hoca ve dini nikah
adı altında resmi nikâhın yanında kıyılan nikah ise 1926 tarihinde nikah kıyma yetkisinin
belediye ve muhtarlara bırakan Medeni Kanunla birlikte ortaya çıkmış ikinci bir
nikâh türüdür.
Diğer yazımda hoca, imam ve dini nikah üzerinde durmaya devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder