Ana içeriğe atla

Biz Bu Haltı Niye İşledik? *

Üstadım, bir ekonomik sıkıntıdan geçtiğimiz malum. Sebepleri arasında güvensizlik, yönetim yanlışları, inatçılık, iç ve dış güçler, yanı başımızdaki savaş, salgın, emtia sıkıntısı, israf, kur garantili TL, cari açık, zamlar; köprü, yol ve hastanelere geçiş garantisinin verilmesi vs. sayılabilir. Bunların üzerinde durmayacağım.

Nereye gelmek istiyorsun?

En büyük sorunlardan biri dövizin ateşinin söndürülememesi yani TL’nin döviz karşısında erimesi.

—Kur Garantili TL ile tedbir aldılar. Üzerinde köpük varmış. 

—İyi de tekrar aynı seviyeye yaklaştı. Yakında Aralık 2021'deki seviyeyi geçecek. Madem kısa zamanda eski hamam eski tas olacak idiyse, biz bu kur garantisini niye verdik? Şimdi bir de dövizini bozdurup TL'ye yatıranlara ilave para verilecek. Bu yük de bize binecek. Akıl var, mantık var, bizim olmayan paraya garanti verilir mi hiç?  

—Sana önce bir anekdot anlatayım:

“Bir borsacı yanına yetiştirmek üzere yeni bir çırak alır. Borsanın inceliklerini anlatır çırağına. Arlarında şu konuşma geçer:
—Bak evladım, borsayı iyi değerlendireceksin. Fırsatları lehine çevirmeyi bileceksin. Ayağına gelen fırsatı asla geri tepmeyeceksin.

Çırağı da hocasını can kulağıyla dinler. Yürürken bir parka girerler. Borsa ustası yerde bir köpek pisliği görür ve talebesine,
—İşte fırsat ayağına geldi. Şu köpek pisliğini yala. Al bir milyarı benden.
—Ustam olur mu öyle şey, pislik yalanır mı hiç?
—Borsa fırsatları değerlendirme yeridir. İşte fırsat.
Çırak, çaresiz köpek pisliğini yalar. Karşılığında ustasının uzattığı bir milyarı cebine koyar. Ağzı batsa da iş yapmadan kazandığı para hoşuna gider.
Yürürlerken parkın çıkışına gelirler. Yerde bir köpek pisliği daha. Çırak ustasına seslenir.
—Ustam, aha bir köpek pisliği daha. Madem borsacı olacağız. Haydi yala, al bir milyarı benden.
Ustası da pisliği yalar. Çırak az önce ustasının kendisine verdiği bir milyarı geri verir. Az daha yürürler. Çırak şaşkınlıkla:
—Ustam, senin bir milyar sen de benim bir milyar da bende. İşin garibi ağzımızdaki köpek pisliği de işin çabası. Biz ne anladık ve ne kazandık bu işten?
—Öyle deme. Borsaya biz bu şekilde iki milyarlık işlem hacmi gerçekleştirdik”.

—İyi de burada herkesin parası yine cebinde kalmış. Sadece ağızlarına pislik ilave olmuş. Bu da ağızdan nasıl çıkar, ayrı bir konu. 

—Aynı şey değil elbet. Bu borsa anekdotunda ustanın da çırağın da paraları cebinde kalmış. TL'nin döviz karşısında erimesi sonucunda başta akaryakıt ve enerji olmak üzere tekrar tekrar zamlar yapılacak. Hoş, kur garanti dolayısıyla yerinde sayarken de zamlar yapıldı. Bu da orta, dar gelirlinin ve sabit gelirlinin alım gücünü iyice yok edecek. Halkın alım gücü azalırken döviz ve enflasyon belasıyla fakirin parası birilerinin cebine girecek. Üstüne üstlük kur garantisinden dolayı mevduat sahiplerine ilave paralar ödenecek. Kuru dizginleyemeyecek idiysek, piyasanın ateşini söndüremeyecek idiysek, zamlara dur diyemeyecek idiysek, millet hala önünü göremeyecek idiyse biz bu kur garantili TL mevduatı niçin verdik? Gerçekten biz bu haltı niye işledik? 

*02/07/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde