Kur'an'ı
Kerim'in en uzun süresi Bakara Süresi, bu ve diğer sürelerin en uzun ayeti ise yine
Bakara Süresindeki 282.ayettir. Tamı tamına bir sayfalık bir ayet. Bu ayete
borç ayeti de diyebiliriz. Bu uzun ayetin mealini buraya yazmayacağım. Yalnız
şu kadarını söyleyeyim. Ayet az veya çok olsun belirli vade ile borçlandığınız
zaman bu borcu karşılıklı yazın, iki şahit tutun vs. demek suretiyle
borçlanmalarda borçlular arasında ileride ortaya çıkabilecek sorunların önüne
geçmeyi hedeflemektedir. Günümüzde kayda alınmayan veya tek taraflı yazılan
borçlanmalarda ortaya çıkan sorunlar göz önüne alındığında ayetin önemi daha
iyi anlaşılmaktadır.
Burada başımdan geçen bir anekdota
yer vermek suretiyle karşılıklı yazışmanın, ortaya çıkabilecek problemlerin
önüne nasıl geçtiğine, bunun karşılıklı güveni yok etmediğine işaret etmeye
çalışacağım.
1994 veya 95 yılı olsa gerek.
Kahta'da Karşıyaka adında bir mahallede oturuyorum. Devir şimdiki gibi bol
enflasyonlu bir devir. Kredi kartı kullanımı fazla yaygın değil. Sende varsa
her esnafta post cihazı olmaz. Esnafta olursa da her müşteride olmazdı. Kredi
kartı almak için bankalar iki memur kefil isterdi.
Çarşıya gitmediğim zaman bazı
alacaklarımı mahallemdeki bakkaldan büyük bir marketten yapıyorum ve yazdırıyorum.
Marketi iki kardeş işletiyordu. Birinin adı sanırım Mehmet olmalıydı.
Market sahiplerinden iki kardeşten
hangisi olursa olsun, ne almışsam, aldığım ürünleri tek tek yazar. Karşısına da
miktarlarını yazardı. Birkaç defa market sahibine, abi tarih ve toplamını
yazsanız olmaz mı? Yazık değil mi? Hem vakit kaybı hem de elinize yazık dedim.
Her defasında da olsun hocam, ne olur ne olmaz. Biz yazalım şeklinde cevap
verirlerdi. Sahipleri, ürün çeşidi ile birlikte yazmaya devam ettiler, ben ise
toplamını kendi tuttuğum kağıda not ettim.
Ay başında miktarı bende belli
borcumu ödemeye gittim. Marketçinin söylediği miktar bendekinden 500 lira daha
fazlaydı. Toplamda bir yanlışlık olmasın. Bendeki farklı dedim. Markette olan
bir başka kişi, ben senin iki katın ödedim. Sizinki benden düşük. Öde gitsin
dedi. Ona, yapmışsın ki ödeyeceksin. Ben bu kadar alışveriş yapmadım dedim.
Marketçi, hocam yaptığın alışveriş burada. Buyur bir de sen bak dedi. Baktım.
Omo Matik ve beş paket küp şeker dikkatimi çekti. Burada Omo Matik ve küp şeker
var. Ben evimde bunları hiç kullanmıyorum ki alayım. Bunlar bana ait değil
dedim. Marketçi, hocam! Şu Omo Matiği ve küp şeker toplamını çıkardığımızda
sizin hesap tam dediğin gibi olur. Bu kısımdaki yazı bana ait değil. Biraderimin.
Gelince bir sorayım. Hesap netleşinceye kadar siz ödeme yapmayın dedi.
İkinci gelişimde marketçi,
"Hocam, dediğim gibi fazla dediğin miktarı biraderim yazmış. Belediyede
sizin isminizde bir çalışan var. Ona telefonla, bizden Omo Matik ve küp şeker
aldın mı diye sorduk. Aldım dedi. Almış ama onun borç hanesinde bu ürünler
yazılı değil. Hasılı sizin hesabınız doğru. Biraderim isimleriniz aynı olunca
böyle bir yanlışlık yapmış. Kusura bakmayın. Bir daha olmaz" dedi. Ben de
sizi uğraştırdım. Siz de kusura bakmayın. Önemli olan doğrunun ortaya çıkması.
Bu vesileyle sizi tebrik ediyorum. Ben size ürünleri niye yazarsınız dememe
rağmen siz yazmaya devam ettiniz. Şayet siz ürünleri borç defterine
yazmasaydınız, bu sehven yazılma bilinmeyecek ve doğru ortaya çıkmayacaktı. Siz
bana bakmayın, yazmaya devam edin dedim. Borcumu ödeyerek vedalaşıp ayrıldım.
Bu anekdottan sonra sanırım fazla
söze hacet yok. Borçlanmalarda tek taraflı yazmanın yanında, sağlamasını yapmak
için karşılıklı yazmanın, yazarken alınan eşyanın cinsinin de yazılması önemli.
Şayet böyle olmasaydı, esnafa güvenim kalmayacaktı. O da bana güvenmeyecekti.
Alırken alıyor. İş ödemeye gelince yan çiziyor diyecekti. Siz siz olun işinizi
sağlam yapın. Tedbiri elden bırakmayın ve karşılıklı yazın.
*27/05/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder