Ana içeriğe atla

Göbek Sorunumuz *

Başlığı görünce "bıktık senin göbeğinden, bize ne arkadaş" demeyin. Rahat olun. Göbeğimden bahsetmeyeceğim. Zira göbeğim Abbas'ın kör kazı gibi atıştırmalarımın ve hareketsizliğimin bir sonucu ve bu, benim sorunum. Sizi kendi sorunlarımla meşgul etmeyeceğim. Size bir başka göbekten yani dönel kavşaklardan bahsedeceğim. Zira bu kavşaklar da önümüzde taşıdığımız göbekler gibi sorun. 
Trafiğe çıktığımızda tek tip kavşakla karşılaşmayız. Tip tip kavşaklar var. Önce kavşak çeşitlerine bir bakalım: Kontrolsüz ve kontrollü kavşaklar, modern dönel kavşak, dönüş adası kavşağı, 3 yönlü T kavşağı, köprülü ve trafik ışıklı kavşaklar. Kavşakların çeşit çeşit olmasında sanırım kavşak ihtiyacı olan yerin genişliği ve bağlantılı yollar göz önüne alınıyor olsa gerek.
Bu kavşak çeşitlerinden, görüntüsü yuvarlak olan modern dönel kavşağa biz Konyalılar, kavşak yerine göbek demeyi tercih ederiz. Özellikle adres tariflerinde bu tabiri çok kullanırız: Arkadaş, şöyle düz gideceksin. Az sonra önüne bir göbek çıkacak. Bu göbeği geçeceksin. Düz devam edeceksin. Önüne bir göbek daha gelecek. Bu göbekten sağa döneceksin. Sonra adresi  orada bir daha sor" gibi.
Göbeklerle ilgili sorunlara gelince;
1.Bazıları trafiği rahatlatırken bazıları trafiği tıkıyor. Yine bazıları trafik kazalarını en aza indirgerken bazıları da kazaya davetiye çıkarıyor. Kazaların önemli bir kısmı da kavşaklarda meydana geliyor.
2.Belediyelerimiz -hikmeti nedir bilinmez- kavşaklarda sık sık değişikliğe gidiyor. Bir kavşağa alışıyorsun. Bir başka gelişinde dönel kavşak kaldırılmış, yerine başka bir çeşit kavşak konmuş oluyor. Bazılarına önce ışık konuyor, sonra kaldırılıyor ya da tersi. Bazı kavşaklarda sağ tarafa kontrollü geçiş için uygun yer olmasına rağmen bir yol açılmıyor. İkinci düzenlemede sağa bir yol açılıyor.
3.Işık konmamış dönel kavşaklarda yol önceliği kimin tereddüdü yaşanıyor. Bazısında "Öncelik kavşakta dönenlere ait" yazarken bazısında herhangi bir uyarı yok. Kimi sürücüler döndüğü her kavşakta yol benim diyerek gazlayıp giderken kimi de yol kendisine ait olmasına rağmen "Burası Konya. Ne olur ne olmaz" deyip düz geçenlere yol verir. Kiminin trafikten anladığı "Öncelik daima düz gidene ait" diyerek dönel kavşaktan çıkana hiç öncelik tanımaz. Dönel kavşaktan çıkan da "Yol benim. Bu hakkımı kimseye yedirmem" derse bu iki inatçı sürücüden ortaya, nur topu gibi bir kaza çıkar. Bazı sürücüler de "Yol benim. Bunu biliyorum ama bunu gel de karşı tarafa  anlat" deyip karşılıklı "Sen geç" centilmenliği yapar.
4.Dönel kavşağa göbek dendiğini bilmeyen yabancılar, göbekli yol tarifini anlamakta epey bir zorluk yaşıyorlar. Çünkü tarifi unutup bu göbek ne demeye odaklanıyorlar.
5.Göbeklerde ışığa yakalanmamak için hızlananlar, sarı yanarken geçenler, bana yeşil yandı nasılsa deyip hızını düşürmeden kontrolsüz geçenler, kendisine yeşil yandığı halde geçeyim mi geçmeyeyim mi düşünenler, sarı ışığın yanmasıyla birlikte önde durana "uyuma, acele et" dercesine kornaya basanlar, önündeki ışığı değil de karşı tarafın ışığına bakanlar, ateş alırcasına kalkanlar, yol önceliği olan yayalara yol vermemek için gaza basıp korna çalanlar, döneceği yere uygun durmayıp sağdan sola ya da soldan sağa geçmeye çalışanlar, "U dönüşü yasak" levhasına aldırmayıp U dönüşü yapmaya kalkanlar, dönemeyip geri manevra yapanlar, kavşağa gelmeden önce birbiriyle kapışanların kavşakta durdukları zaman el-kol işaretleriyle atışmaya devam edenler, bununla yetinmeyip işi fiziki kavgaya götürenler yine kavşaklarda görmeye alışkın olduğumuz kavşak sorunlarımızdandır.

*20/06/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde